Kandıra 1 No’lu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde ağır hasta olan Kürt siyasetçi Aysel Tuğluk’un yaşamını yitirdiğine dair sanal medya üzerinden yayılan bilgi aile avukatları tarafından yalanlandı. Yazılı açıklama yapan avukatlar, Tuğluk’un bugün haftalık aile görüşü yaptığını kaydetti. Tuğluk’un uzun süredir demans hastalığıyla mücadele etmekte olduğunu hatırlatan avukatlar, Kocaeli Tıp Fakültesi Adli Tıp Kurulu’nun yaklaşık 10 ay önce Tuğluk hakkında “cezaevinde kalamaz” raporunu verdiğini anımsattı. Kurulun ayrıca acil tahliye edilmesine dönük görüş bildirdiğini belirten avukatlar, “ATK’nın bilime, etiğe, hukuka ve gerçeğe aykırı raporları sebebiyle halen cezaevinde tutulmaktadır” diye belirtti.
Son başvuru sonucu bekleniyor
Tuğluk’un hakkında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinin uzman mütalaası, cezaevi tabipliğinin raporları ve reçeteleri, Cezaevi Gözlem Kurulunun değerlendirme raporları ve son olarak Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) tarafından hazırlanan bilimsel mütalaanın Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığına, Baş Denetçilik Kurumuna ve ATK Üst Kuruluna gönderildiği bilgisinin yer aldığı açıklamada, “ATK Üst Kuruluna ve Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığına yapmış olduğumuz sonuncu başvurumuz 18 Mart 2022 tarihinden bu yana sonuçlanmayı beklemektedir. Belirtmek isteriz ki, müvekkilimizle ilgili hazırlanan uzman mütalaaları, uygun koşullarda tedavisinin sağlanmaması durumunda kalıcı hasarların ağırlaşacağı ve bazı durumlarda ölümcül olma riskini artıracağını belirtmektedir” ifadelerine yer verildi.
Haberler yalanlandı
Tuğluk hakkında sanal medyada çıkan haberlere de işaret eden avukatlar, şöyle sürdürdü: “Müvekkilimiz biraz evvel cezaevinde rutin haftalık aile görüşünü gerçekleştirmiştir. Ancak bu vesileyle bir kez daha hatırlatmak isteriz ki, Sayın Tuğluk’un cezaevinde geçirdiği tek bir saat dahi sağlığını geri dönüşü olmayacak şekilde tahrip etmekte, bir başkasının yardımı olmaksızın hiçbir ihtiyacını karşılayamamakta ve bir an önce insani koşullarda bir sağlık merkezinde tedavisinin sağlanması gerekmektedir. Müvekkilimizin tam teşekküllü bir hastane yerine halen cezaevinde kalması sürecinde sorumluluğu bulunan kamu görevlilerinin, geldiğimiz aşamanın birincil sorumlusu olduklarını ve sürecin takipçisi olduğumuzu bir kez daha hatırlatırız.”