Soma’daki maden faciasının üzerinden 8 yıl geçti. Görülen davada patronlar ceza almazken dava avukatları ise tutuklu. Bağımsız Maden-İş Örgütlenme Uzmanı Başaran Aksu ‘yargılama uzadı, patronlar ceza almadı’ dedi
Manisa’nın Soma ilçesinde 13 Mayıs 2014 tarihinde Soma Holding’e bağlı madende çıkan yangın sonucu en az 301 işçinin hayatını kaybetmesinin üzerinden 8 sene geçti. Aradan geçen süreçte ne sorumlular cezalandırıldı ne de mağdur ailelerin talepleri yerine getirildi.
Yargıtay kararı bozdu
Soma Katliamı’ndan bir sene sonra 13 Nisan 2015 tarihinde Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlayan yargılama süreci ise yine cezasızlık ile sonuçlandı. Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada karar 2018 yılında açıklandı ve basit taksir suçundan Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan’a 15 yıl; bilinçli taksirden Genel Müdür Ramazan Doğru’ya 22 yıl 6 ay, İşletme Müdürü Akın Çelik’e 18 yıl 9 ay, yardımcısı İsmail Adalı’ya 22 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Yargıtay 12’nci Ceza Dairesi, 30 Eylül 2020’de kararı bozdu. Gürkan, Doğru, Çelik ve Adalı’ya 301 kez olası kastla öldürme ve 162 kez olası kastla yaralama suçlarından ceza verilmesi gerektiği vurgulandı.
Her madenci için 8 günlük hapis
Ancak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bu karara itiraz etmesi ve 12’nci Ceza Dairesi heyetindeki 3 üyenin değişmesi sonucu yeni heyet ikiye karşı üç oyla dairenin daha önce aldığı kendi kararını bozdu. Yargıtay’ın kararını değiştirmesinin ardından, yeniden görülen davada Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi, Gürkan’a verilen 20 yıl cezanın infazı yarı yarıya indirilerek 10 yıla düşürüldü. Gürkan, 301 madencinin her biri için 8 gün hapis yatmış olacak.
Katliam sonrası süreci MA’dan Tolga Güney’e değerlendiren Bağımsız Maden-İş Örgütlenme uzmanı Başaran Aksu yargılama esnasında ‘iktidarın müdahalesi ile mahkeme heyetinin değiştirilmesi sonucu patronlar ceza almadı’ dedi
18’inci yüzyıldan kalma çalışma metotları
13 Mayıs 2014 tarihine kadar madencilik gibi dünyanın en ağır, hastalık ve ölüm üreten mesleğinin Soma’da kölelik sistemi ile yapıldığını aktaran Aksu, içinde sendika, siyasiler ve işverenin bulunduğu yüksek kar üreten oligarşik bir yapının oluşturulduğuna dikkati çekti. Bu yapının muhalefet ve iktidardaki siyasi temsilcileri belirleyebilen, kendi temsilcisini milletvekili bile çıkarabilen bir yapı olduğunu vurgulayan Aksu, “Maden işçileri tek tek yaşanan ölümlerde seslerini bile duyuramamışlar. Ama 301 tane maden işçisinin ölümü tüm madencileri sarstı. Şok etkisi uzun süre insanlardan kalkmadı. Çalışan madenlerdeki arkadaşlar 2-3 ay işe gidemediler. Bazı insanlar madenciliği bıraktı. 18’inci yüzyıldan kalma çalışma metotları ve rejimi ile işçilerin çalıştırılması bölge ve dünyadaki insanları etkiledi. ‘Sahiden madenciler böyle mi çalışıyormuş’ denildi” ifadelerini kullandı.
Patronu kurtarma operasyon
Bu süreçten sonra şirket yetkililerinin yargılandığı dava sürecinin başladığını belirten Aksu, bu süreçte katliamdan sorumlu olanların etkin bir ceza almasının yolu tam açılmışken iktidar müdahalesiyle hâkim heyetinin değiştirildiğini aktardı. Aksu, “Bundan sonra patronlar ödüllendirildi. Kişi başına 8 gün ceza yatarak kurtulmuş oldu. Bununla ilgili Anayasa Mahkemesi’ne başvuru da yapıldı. İşçiler tek başına öldüğü zaman bir anlamı olmuyor. 301 kişinin böyle katledilmesi sarsıcı bir şey ama orada da yargı, iktidar, sermaye sınıfı süreyi uzatarak patronun cezasızlığı sağlandı. İnsanların katliama olan infialinin boyutları azaldıktan sonra patronu kurtarma operasyonunu gerçekleştirildi” diye belirtti.
Soma’daki değişim
Bu katliamdan sonra Soma’da dönüşümün de başladığına dikkati çeken Aksu, Bağımsız Maden-İş’in de ortaya çıkması ile birlikte toplumsal, siyasal güç ilişkilerinde de bir kayma yaşandığını vurguladı. İnsanların örgütlenme, itiraz etme ve hak aramanın meşru olduğunu kanıksadığını aktaran Aksu, “Soma katliamına kadar iş kazalarında şirketlere karşı dava bile açılmazdı. Ama artık insanların hak arama davranışlarında 180 derece bir dönüşüm yaşandı. Buradaki insanlar kültürel hakikatin yanı sıra bir de işçi gerçekliği olduğunu idrak etmeye başladı. Yerel oligarşinin çıkarlarıyla kendisinin çıkarlarının farklı olduğunu, bunun etrafındaki iktidar ve muhalefetten olanların siyasi tavırlarını sorgulamaya başladı. Keskin bir toplumsal dönüşüm daha uzun süreli bir dönüşümdür. Bu dönüşümün yaşanması için büyük emekler verilmesi gerekir” dedi.
İşçilerin mücadelesi ile yasa değişikliği
Yaşanan bu katliamdan sonra verilen mücadelelerin sonucunda 2015 Kasım ayında Madencilik Kanunu’nda değişikliğe gidildiğini kaydeden Aksu, şöyle devam etti: “Maden işçileri 2015’deki düzenlemeyle artık çift asgari ücret almaya başladılar. Çalışma saatleri azaltıldı. Haftada iki gün izin hakkı elde edildi. 301 madencinin bu biçimde katledilmesinin yol açtığı infialin toplumda yarattığı basınçla iktidar bu yasal değişikliği yapmak zorunda kaldı. 12 Eylül’den sonra ilk kez işçi lehine bir yasa meclisten geçti. Yine başka bir yasa değişikliği ile devlet kendisine ait olmadığını iddia ettiği özel bir şirketin borçlarını ödemek zorunda kaldı. İşçilerin yüzde 100’lük desteği olmasa bu başarılamazdı. Yasak iptal ettiren yasa yaptıran bir mücadele sürecini Somalı işçiler gerçekleştirdi. Bunların sonucunda ölümlü iş kazası üreten vaka sayıları azalmaya başladı. Bunu da 301 kardeşimizi ve sonrasında verilen mücadeleye borçluyuz.”
Soma’da yeni madenler açıldı
Katliamdan sonra işçi sayısının azalması beklenirken giderek yükseldiğini belirten Aksu, o tarihten sonra Koç ve Özyeğin gruplarının yeni madenler açtığını ifade etti. Yine yoğun bir özelleştirme yapıldığına dikkati çeken Aksu, “Devletin yapmış olduğu sahaları bu şirket eliyle özelleştiren bir yaklaşım geliştirdiler. Yeni kömür sahası ihaleleri açıldı ve bu şirketler ürettikleri taşı, toprağı devlete satmaya devam ediyorlar. Türkiye’nin madencilik merkezi eskiden Zonguldak iken şimdi Soma oldu. Bu bölge göç almaya, insanlar madenlerde çalışmaya devam edecek. İşçi sınıfının bunlara karşı kendi içinden önderler yaratmak dışında başka bir seçeneği yok” diye aktardı.
Katliamda yaşamını yitiren işçiler anılacak
Katliamın yıl dönümünde bir anma gerçekleştireceklerini de sözlerine ekleyen Aksu, “13 Mayıs Cuma günü Hükümet Meydanında saat 11.00’de toplanıp Madenci Anıtı’na yürüyüş düzenlenecek. Burada ölen 301 kardeşimizin sorumluların yargılandığı davayı, davada mağdurların avukatları olan Selçuk Kozağaçlı ve Can Atalay’ın tutukluluk hallerine eleştirilerimizi ve bir süredir mücadelesini yürüttüğümüz emeklilik haklarını anlatacağız. Yine tazminatları ödenmeyen insanların tazminatlarının mutlaka ödenmesi gündemleri üzerinden taleplerimiz olacak. Oradan da mezarlığa kadar sessiz yürüyüşle maden şehitlerini anacağız” diye konuştu.