Veysi Sarısözen
Altılı Masa partilerinin her birini destekleyen altı seçmenle bir araya gelsek ve şu soruyu sorsak:
“Seçimde AKP-MHP’nin seçimi kaybetmesini yürekten istiyor musunuz?”
Hepsi iman tahtalarını yumruklayarak, “istemez olur muyuz hiç” diye bağırırlar.
“Neden Saray rejimini yıkmak istiyorsunuz?” diye sorsak, cevapları da şöyle olur:
“Çünkü Saray rejimi Türkiye’yi yıkıyor, vatanımızın bekası için Saray rejimi seçimi kaybetmelidir.”
İnsan bu cevabı duyunca bir tuhaf olur. Çünkü cevap çok kuvvetlidir. Altılı Masa partilerinin seçmenlerini ayakta alkışlarız. Vatanı kurtarma kararlılıklarına hayran olur, bayılırız.
Bu heyecanlı konuşmalardan sonra onlara desek ki:
“Bildiğiniz gibi şu sırada Irak Devleti’nin topraklarında Türk ordusu Erdoğan’ın Başkomutanlığında PKK’yle savaşıyor. Eğer Erdoğan bu savaşta yenilirse, AKP-MHP diktası çöker. Ama müthiş bir zafer kazanır, PKK’yi tasfiye ederse seçimi kazanır. Bu durumda siz seçimi kazanmak için Türk ordusunun savaşta yenilmesini ister misiniz?”
Bu soru karşısında Altılı Masa’nın altı seçmeni ne der?
“Ağzından yel alsın gazeteci, böyle soru mu olur, Allah Mehmetçiğin ayağına taş değdirmesin, ordumuz savaştan muzaffer çıksın.”
Biz devamla şöyle desek:
“Neden Erdoğan’ın savaşı kazanmasını istiyorsunuz?”
Yine hepsi iman tahtalarını yumruklayarak, “Çünkü PKK Türkiye’yi yıkıyor, vatanımızın bekası için Erdoğan savaşı kazanmalıdır.”
“Vatanın bekası için Erdoğan seçimi kaybetmeli”, ama “vatanın bekası için Erdoğan savaşı kazanmalı.”
İşte böyle…
Altılı Masa’nın ortalama seçmeni hem Erdoğan’ın seçimi kaybetmesini hem de Erdoğan’ın seçim kazanmak amacıyla başlattığı Zap savaşını kazanmasını aynı anda istiyor. “Savaşı kazansın” demek, “seçimi kazansın” anlamına gelir.
Kürt sorununun askeri zaferle Kürdü ezerek “çözülmesine” karşı çıkmayan, açık bir şekilde savaşı mahkum etmeyen Altılı Masa partileri, içinden geçtiğimiz savaş koşullarında seçim meçim kazanamaz.
Şöyle düşünün: Güney Kürdistan’daki savaş büyük ihtimalle kışa kadar devam edecektir. Gelişmeler göstermektedir ki bu savaş böyle devam ederse savaş, Türk devleti ile PKK arasındaki bir savaş olarak kalmayacaktır. Daha şimdiden Türk devletinin Güney Kürdistan, dolayısı ile Irak Devlet topraklarını işgal etmesi, Irak’ı tehlikeli şekilde istikrarsızlaştırdı. Cumhurbaşkanı seçimi sonuçlanmıyor. Güney’in iki partisi KDP ve YNK karşı karşıya geldi. Malum, Irak nüfusunun çoğunluğu Şii’dir. Şiiler Sadr kuvvetleri ve Haşdi Şabi olmak üzere ikiye bölündü. Türk devleti KDP’yi denetimi altına alınca, İran devleti buna karşı giderek artan ölçülerde karşı çıkmaya başladı. Kısaca şu anda hem Güney Kürdistan Federe Bölgesi parçalanmanın eşiğindedir, hem de Irak Devleti tehlikeli bir krizle karşı karşıyadır.
Türkiye’de seçimlere on gün kala, Erdoğan rejimi Irak’ta bir provokasyonla ortalığı karıştırıp, “Kerkük’teki Türkmen soydaşlarımızın can ve mal güvenliğini sağlamak” bahanesiyle yüzlerce tank ve on binlerce askerle birlikte Kerkük’e girmeye kalksa ne olur? Seçmenin o anda “Misak-ı Milli” damarları kabarmaz mı? TV’lerde “Kerkük barış harekatı”yla ilgili sahte ya da gerçek görüntüleri izleyen Altılı Masa seçmenleri ne yapar? Elleri Erdoğan’ı devirecek oy pusulasına gider mi?
Böyle bir Kerkük fütuhatı ihtimali var mı?
Neden olmasın? YNK’nin vaktiyle etkili olduğu Kerkük’ü KDP itiraz bile etmeden Bağdat’a nasıl verdiyse, yine Erdoğan rejimiyle anlaşma halinde Kerkük kapılarını ona neden açmasın? Ukrayna savaşının bu kışa kadar nasıl bir seyir takip edeceğini kestirmek zordur. Ama tahminlerde bulunabiliriz. Geçtiğimiz gün Suriye devlet başkanı Esad’ın Tahran ziyareti bize bir fikir verebilir. ABD, Saray rejimini İran’a karşı harekete geçirebilir. Ona nasıl Serekaniye’yi “ikram” ettiyse, geçici de olsa Kerkük’e girmesine de yeşil ışık yakabilir. Böyle bir durum, anında İran’la Türkiye’yi cephe cepheye getirir.
Ve böyle bir durumda Altılı Masa’nın seçmenleri bile değil, masanın altı partisi, toptan Yenikapı’da yapılacak “Kerkük Türktür, Türk kalacaktır, ilk hedefimiz Misak-ı Milli hudutlarıdır” mitingine topukları mabadlarına vurarak koşturur.
Hatta Kerkük istilası sadece seçime kadar sürecek palavradan bir gösteri bile olsa, on günlük propaganda Erdoğan’a büyük bir seçim zaferi kazandırır.
O halde Altılı Masa seçmenlerine şöyle seslenelim:
Seçimi kazanmak mı istiyorsunuz, o halde seçimden önce savaşa karşı barışı kazanmalısınız. Her türlü sınır dışı askeri harekata karşı ilhaksız, işgalsiz barışı savunmalısınız.
Kerkük oyununun foyası diyelim ki seçimin yapılmasından bir saat sonra ortaya çıktı. Ne olur?
“Atı alan Üsküdar’ı geçmiş olur.”