Geçtiğimiz Mart ayında 135 adet enerji yatırımına, teşvik belgesi verildi. Bu teşvikler içinde Cengiz Holding’e ait Eti Alüminyum’a verilen teşvik dikkat çekerken kişiye iş sağlanacağı belirtiliyor
AKP iktidarı inşaat, enerji, maden, savaş sanayisi gibi üretimleri merkezine oturtarak özelde 5’li çete olarak nitelenen şirketlere büyük destekleri kamudan alıp taşımaya devam ediyor. Sermayenin ihtiyaç duyduğu yeni yasalar, yönetmelikler çıkarmayı ve ihaleler yapmayı sürdüren iktidar büyük teşvikler düzenliyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, 2022 yılının Mart ayında çeşitli sektörlerde toplam 971 projenin yatırım teşvik belgesi verileceği, teşvik verilen projelerden 135 adedinin enerji sektörüne yönelik projeler olduğu bildirildi.
En büyük teşvik Cengiz’e
AKP’nin biricik holdinglerinden biri olan Cengiz Holding’in normal yolla tanımlanamaz büyümesi sürerken verieln yatırım teşviklerinde ise hiç boş geçmiyor. Yenilenebilir savıyla destek verilen projelerde sermaye elini cebine sokmadan yatırımları gerçekleştirirken, ne vergi veriyor ne de işçilerin işveren payını ödüyor. Enerji sektörü için son açıklanan teşvik belgesi verilen projeler arasında yatırım tutarı en yüksek olan proje, 342.033.986 TL ile Eti Alüminyum AŞ’nin Konya ilinin Seydişehir ilçesinde gerçekleştireceği lisanssız güneş enerjisi santrali (GES) projesi oldu. 40MW yıllık üretim kapasitesiyle çalışacak olan proje tamamlandığında ‘5 kişiye’ istihdam imkanı yaratacak. Projeye verilen teşvik paketinde gelir vergisi muafiyeti ve KDV istisnası bulunuyor.
İstihdam yok, teşvik var
5 kişiye istihdam yaratacağı vurgulanan Eti Alüminyum’u, Mutluer Enerji Üretim Yatırım İnşaat Madencilik Sanayi ve Ticaret AŞ tarafından Konya Selçuklu’da gerçekleştirileceği açıklanan ve yılda 25MW üretim kapasiteli hibrit GES projesi takip etti. ‘Bir kişiye’ yeni istihdam yaratacağı belirtilen projenin teşvik paketinde de gelir vergisi muafiyeti ile KDV istisnası bulunuyor. Üçüncü sırada olan Samsun Makina AŞ ise Adana’nın Sarıçam ilçesinde gerçekleştireceği 9,99MW üretim kapasiteli lisanssız GES projesi oldu. Projeye verilen teşvik paketinde KDV istisnası, 6 yıllık sigorta primi işveren hissesi desteği, yüzde 70 vergi indirimi ve yüzde 30 yatırıma katkı oranı bulunan proje ile ‘2 kişiye’ yeni iş imkanı yaratılacağı beliritilirken ilk üç şirketin toplam istihdam sayısının 8 olması dikkat çekiyor.
Halka faydası yok
Sekiz kişiye iş yaratacak yatırımlara verilen teşviğin gerekçesi ‘yenilenebilir’ enerji yatırımı olduğu iddiası. Yenilenebilir enerji iddiası sermaye kesimlerini yenileyerek güçlendirirken, halkın ise bu süreçten her hangi bir fayda görmediği, küresel ısınmaya yönelik bir katkısının da olamayacağı hem dünyanın hem de Türkiye’nin enerji politikalarına bakınca anlaşılabilmesi mümkün. Kapitalizmin hammadde deposu olarak kullandığı doğal yaşamın gördüğü zararların yenilenebilir savıyla üretime geçişle durdurulması olanaksız. Büyümek ve sürekli genişlemek zorunda olan sermaye hangi yolla enerji üretirse üretsin doğayı sömürmekten vaz geçemez.
‘Yenilenebilir’ teşviği kimin için
Verilen teşviklerin şirketler için bir başka amacıda emisyon ticaretinde kirli üretimlerinden doğacak olan vergileri ‘temiz’ yatırımlarla sıfırlanmasını sağlamak. İklim kriziyle mücadele etmek amacıyla olduğu iddia edilen, ‘Emisyon Ticaret Sistemi’ (ETS) ve karbon vergisi iklim zirvelerinin ‘karbon kaçağı’ ile mücadele planlarının temelini oluşturuyor. Karbon fiyatlandırması için tanımlanan iki farklı piyasa aracı olan karbon vergisi ve emisyon ticaret sistemi, halihazırda birçok ülkede uygulanıyor ve bu iki piyasa aracı birbirlerini tamamlayıcı nitelik taşırken, çevre politikasının en temel ilkesi,’kirleten öder’ mekanizmasıdır. Tüm ülkelerde uygulamaya sokulmak istenen emsiyon ticareti ile sermayeye yeni birikim alanları yaratırken, doğa sömürüsünün ‘iklim’ süsü ile daimi kılınması amaçlanıyor.
Net sıfır emisyon!
İklim zirvelerinin bu bağlamda hedeflerinden biri olan ve Türkiye’nin de bu sürece eklemlendiği ‘net sıfır emisyon’ hedefi kapitalizmin büyüme sürecinin önemli kilometre taşlarından birisidir. Bir örnek vermek gerekirse, Yatağan Termik Snatrali geçtiğimiz günlerde ‘hibrit’ üretime geçeceği ve bu amaçla güneş tarlası oluşturacağı duyrurulmuştu. Net sıfır emisyon; karbonla üretim yapanı ‘kirleten öder’ bağlamında vergiye tabi tutarken, Yatağan patronunun ‘güneş enerjisi’ santralini kurarak ekonomik anlamda ödüllendirilerek bu vergiden kurtulması sağlanırken yakın süreçte halklara ‘iklim vergisi’ uygulamasına geçilecek ve bu durum sürecin varacağı son nokta olacak. Doğal yaşam ise kapitalizmin hammadde deposu olarak sömürülmesi kesintisiz devam edecek.
BM’nin Enerji Eylem Planı
Dünya da ormanlar, tarım alanları, su havzaları, meralar, deniz ekosistemleri kapitalizmin üretim süreçleri için yerle bir edilip adeta yok edilirken, yaşanan sürecin kapitalist üretim ilişkileriyle bağı kurulmadan iklim değişimine odaklanarak yürütülen çare arayışlarında çözüm üretmek imkansız olduğu bir gerçek. Bu gerçek görünmez kılınıp iklim değişimini sadece karbon yakmaya bağlanmaya devam edilirken Birleşmiş Milletler (BM)açıklanadığı planla, 2025’e kadar yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği alanlarında 30 milyon iş yaratılmasının hedeflediği duyuruldu. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in Başsözcüsü Stephane Dujarric, BM’nin 2030 yılına kadar herkes için temiz ve düşük maliyetli enerji elde edilmesi amacıyla Enerji Eylem Planı’nı başlattığını açıkladı. Dujarric planın, iklim acil durumuna çözüm bulmak ve 2050 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşmak için kritik önemde olduğunu belirtmesi ise havanda su dövüleceğini gösteriyor.