İstanbul Barış Anneleri İnisiyatifi, Marmara Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Yardımlaşma Derneği (MATUHAYDER) ve Anadolu Yakınlarını Kaybedenler Derneği (ANYAKAYDER), öncülüğünde Anneler Günü dolayısıyla Sancaktepe’de bulunan bir restoranda şölen gerçekleştirildi. Şölene İzmir’den gelen Anneler, İzmir ve İstanbul’da Adalet Nöbeti’ne katılan tutsak yakınları, Deniz Poyraz’ın annesi Fehime Poyraz, Silopi’de katledilen Seve Demir’in annesi Sakine Demir, Özgür Kadın Hareketi (TJA) aktivistleri, Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, Roboski aileleri ve çok sayıda kişi katıldı.
‘Anneler olarak sonuna kadar direneceğiz’
Şölende konuşan Deniz Poyraz’ın annesi Fehime Poyraz, bütün annelerin Anneler Günü’nü kutlayarak sözlerine başladı. Annelerin her alanda mücadele ettiklerine dikkat çeken Poyraz, “Devlet ne kadar önümüze engele koymaya çalışsa da bizler direneceğiz. Ve boyun eğmeyeceğiz. Bizler anne olarak sonuna kadar direneceğiz” şeklinde konuştu.
‘Barzani Kürt çocuklarını öldürüyor’
Ardından söz alan İzmir Barış Annesi İnisiyatifi Sözcüsü Behiye Yalçın, Kürt anneleri için Anneler Günü’nün de yasak olduğuna ve annelere sadece acının reva görüldüğüne dikkat çekti. Yalçın, “Kürt anneleri de dünyadaki bütün anneler gibi çocuklarını, ölmesi ve öldürmesi için dünyaya getirmiyor ama çocuklarımızın rahat bir şekilde yaşamalarına bile izin vermiyorlar. Biz bunu biliyoruz ki Kürdün Kürt’ten başka dostu yoktur. Ama Barzani Kürt çocuklarını öldürüyor. Barzani bu savaşı şekillendiriyor. Sadece bizim çocuklarımız ölmüyor, Türk, Arap çocukları da ölüyor. Biz barış Annesi olarak ne olursa olsun bu zulmün karşısında durup mücadele edeceğiz” diye konuştu.
‘Çocuklarımızın arkasında duracağız’
İstanbul ‘da devam eden “Adalet Nöbeti” eylemcilerinden tutuklu annesi Fince Akman, Kürt halkının baskılar ve tutuklamalarla bitmeyeceğini vurguladı. Akman, “Düşman her fırsatta bize saldırıyor ve gözaltına alıyor. Ama bize ne kadar baskı uygulansa da nöbetlerimizden vazgeçmiyoruz. Sizden korkmuyoruz ve boyun eğmiyoruz. Bizler tutsak olan çocuklarımızın ve şehitlerimizin arkasında duracağız” diye konuştu.
Mezopotamya Kültür Merkezi sanatçısı Dengbej Xalide de stranlarını seslendirerek şölene eşlik etti. Anneler stranlara zılgıt ve alkışlarla karşılık verdi.
Zılgıtlarla yürüdüler
Söylenen stranların ardından kadınlar, şölen alanından sloganlarla Yakacık E5 Yolunda yürüyüş gerçekleştirdi. Yürüyüş boyunca sık sık alkışlar ve zılgıtlar eşliğinde saldırın durdurulması için çağrıda bulunuldu.
‘Her cenazenin sorumlusu AKP-MHP’dir’
HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran yürüyüşün sonunda kısa bir konuşma gerçekleştirdi. Başaran, “Yürütülen savaş bizim savaşımız değil. Bu savaş AKP-MHP ittifakının savaşı. Bu savaşla Kürt ve Türk çocuklarını katlediyorlar. Gelen her cenazenin sorumlusu AKP-MHP’dir. Bundan dolayı Türkiye’deki bütün kadınlara sesleniyoruz, gelin hep beraber bu kirli savaşın karşısında duralım. Birlikte durduralım ve mücadelemizi büyütelim” ifadelerini kullandı.
Yüksekova’da yürüyüş
Türkiye’nin, Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ile 17 Nisan’da Güney Kürdistan Bölgesi’ndeki Zap, Metîna ve Avaşîn’e yönelik başlattığı saldırı Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde de protesto edildi. Eyleme, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Berdan Öztürk, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eşbaşkanları Saliha Aydeniz ve Keskin Bayındır, Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri, Tevgara Jinên Azad (TJA), Barış Anneleri Meclisi üyeleri ile bölgeden çok sayıda kişi katıldı.
8 Mayıs sabah saatlerinde kentin tüm cadde ve sokakları TOMA ve polisler tarafından kapatılırken, Halkların Demokratik Partisi (HDP) İlçe Örgütü binasına gelmek isteyenlere ise Genel Bilgi Toplama (GBT) yapıldı. Üç noktada toplanan kitlenin bir araya gelmesini engelleyen polis, açıklama yapılmasına izin vermeyeceklerini söyledi. Tüm engellemelere rağmen kitlenin bir bölümü Zağros İş Merkezi önüne gelerek, “İhanet ve işgale karşı, topaklarımızı savunacağız. Yaşasın onur savaşı” pankartını açtı.
Eylemde, “Bê dengî mirin e”, “Kurdistan yek e perçe neke”, “Bijî berxwedana Kurdan” ve “Bimre ixanet, yaşasın özgürlük” dövizleri de açıldı.
Saliha Aydeniz: Çözümsüzlüğü dayatan bir savaş
DBP Eşbaşkanı Saliha Aydeniz, savaşın halkların geleceği için yürütülmediğini belirterek, “Bu iktidar tüm geleceğini Kürt halkına ve diğer halklara düşmanlık üzerinde kurmaya çalışıyor. Bu iktidar, savaş politikalarından beslenmektedir. Kendi bekaları için her gün savaş, katliam ve tecrit politikası peşindeler. Biz de burada savaş politikasının halkların yararına olmadığını bir kez daha söylüyoruz. Yüzyıllık devlet politikasından zeminini alan AKP-MHP iktidarı başta Kürtler olmak üzere halklara, kadınlara, gençlere karşı her türlü tecrit, zulmü, cezaevini ve işkenceyi yürüttüler ve yürütmeye devam ediyorlar. Ama buradan söylüyoruz; bu çöktürme ve savaş politikalarının geldiği aşama kendilerinin çöktüğü aşamadır. Her gün ‘beka sorunumuz’ var diyorlar. Biz çok iyi biliyoruz ki, bu savaş Saray’ın beka savaşıdır. Bu savaş, AKP-MHP’nin devam ettirme savaşıdır, bu savaş, krizi daha çok derinleştirme, Kürt sorununun çözümsüzlüğünü dayatan bir savaştır” dedi.
Yıllardır farklı iktidarların ülkeyi yönettiğini ancak hiçbirinin savaş politikalarından sonuç elde edemediğine dikkat çeken Aydeniz, “Bu iktidarın da bu savaş politikalarından bir yere varmayacağını çok iyi biliyoruz. Bunun için Kürt halkı yıllardır bu politikalara karşı nasıl direndiyse, bugün savaşa, tecride karşı da direnecek, demokratik siyaset ve özgürlük mücadelesini vermeye devam edecektir. Bu savaşta sadece Kürtler kaybetmeyecek, bu savaş Türkiye demokrasisinin de kaybetmesine neden olacak. Bu savaşa hep beraber ‘hayır’ dememiz gerekiyor. Bu savaş en çok Türkiye’nin geleceğini yok ediyor. Bu nedenle savaşa sadece Kürtlerin hayır demesi yetmez. Türkiye halklarının da bu savaşa karşı sesini yükseltmesi gerekiyor” diye konuştu.
Berdan Öztürk: Saldırı Kürtlerin diline, kültürüne yönelik
DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk ise “Bu savaş, Kürt ve Kürdistan’ın 100 yıllık geleceğini belirleyecek. Bu nedenle AKP-MHP iktidarı Kürdistan’ın dört parçasına saldırıyor. Bu saldırı Kürtlerin yok edilmesi ve topraklarının işgal girişimidir. Bunların amaçları bellidir ve göz önündedir. Bu saldırılar, Kürtlerin diline, kültürüne yönelik saldırılardır. Bu nedenle nerede olursa olsun bunlara ve menfaatleri için bu değerleri satanlara karşı cevap olmalıyız. Yıllardır tüm saldırılarından bir sonuç almadılar. Bunların amacı Kürtleri yok etmektir, buna karşı Kürtlerin birlik olması gerekiyor. Bunlara karşı Kürtlerin bir araya gelmesi ve birlikte hareket etmesi gerekiyor. Kürtlerin, Türkiye’nin hizmetçiliğini yapan KDP’ye karşı tepki göstermesi ve tavır alması gerekiyor. 75 yıl önce Qazi Mihammed bir vasiyet bıraktı. Qazî, ‘Para ve menfaat için halkınızı satmayın. Bir olun çünkü siz güçlüsünüz. Birlik olursanız kazanırsınız’ diyordu. Bugün KDP, Qazî’nin vasiyetini ayaklar altına alıyor. Ama Kürtler onun vasiyetini yerine getirecektir. Halkımızın duruşu geleceğimizi belirleyecektir. Bunun için Güney halkının da artık KDP’ye yeter demesi gerekiyor” diye konuştu.
İSTANBUL