Türkiye’nin saldırılarını değerlendiren hukukçu Aram Haci: “Türkiye’deki Kürt sorununa bakarsak, bunun barış ve demokrasi yoluyla çözülebileceğini görürüz. Ama gerçekte gördüğümüz şu ki, Türk devleti çözüm aramıyor, Kürdistan Bölgesi’ni ve ardından Kuzey ve Doğu Suriye’yi işgal etmek istiyor”
Türkiye’nin Federe Kürdistan Bölgesi’ne dönük KDP iş birliğiyle 17 Nisan’da başlattığı saldırılar 22’nci gününde devam etti. Türkiye’nin saldırılarını ve KDP’nin ortaklığını Rojnews’e değerlendiren araştırmacı ve hukukçu Aram Haci, KDP’nin Türkiye’yle iş birliği yapmasının sır olmadığının altını çizdi. Bu iş birliğinin Türkiyeli yetkililer tarafından da açıklandığını kaydeden Haci, “Üst düzey Türk yetkililer bizzat dostlarıyla birlikte ve iş birliği içinde Güney Kürdistan’a saldırılar yaptıklarını söylüyor. Dostları kim? Suriye’nin kuzeyinde ve Kürdistan Bölgesi’nde resmi olmayan güçleri var. Her biri, seviyesi ve ağırlığına göre, Türkiye’nin bir uzantısıdır. Söylenenler, Türk devletinin gerilla alanlarına yönelik saldırılarında KDP’nin aktif olarak yer alan bir parti ve önemli bir müttefik olduğunu göstermeye yeter. Daha önceki saldırılara da karışmış olabilir” dedi.
Saldırının amaçları
Türkiye’de yaşanan ekonomik krize rağmen saldırılarda ısrar edilmesinin nedenlerine de değinen Haci, “Türkiye’nin askeri stratejisinde de yer aldığı üzere, bu saldırılarla Kandil’in bağlantılarını kesmek, Kuzey ile Rojava’nın bağlantısını kesmek ve Kürdistan’ın dört parçasını birbirinden koparmak tehlikesi var. Türkiye’nin saldırılarının asıl amacı budur” diye konuştu.
Saldırıların uluslararası sonuçlarına işaret eden Haci, “Türkiye’nin Kürdistan Bölgesi’yle Avrupa’ya doğal gaz boru hattıyla gaz taşıma anlaşması var. Bu konuyu hayata geçirmek için dünya enerjisi ve Rusya ile ilgilisi de var. Artık dünyanın birçok ülkesi burayı kendi doğal gaz alternatifi olarak görüyor, Türkiye bu sorunun çözümünün bir parçası olmak istiyor. Mesrur Barzani’nin Türkiye’ye, Birleşik Arap Emirlikleri’ne ve en son olarak Birleşik Krallık’a yaptığı ani ziyaretler, Türkiye’nin Kürdistan Bölgesi’nden birçok ülkeye doğal gaz ihraç etmesi için önemli bir bağlantı olmuştur. Türkiye’nin saldırılarının bir amacı da Şengal’e kadar olan sınır bölgelerinde 120 kilometre derinliğinde stratejik bir ticaret hattı kurmaktır. Irak ile ticari ilişkilerini geliştirmek ve Irak üzerinden Körfez ülkeleriyle ilişkilerini geliştirmek istiyor. Anbar’da bulunan milyarlarca dolarlık doğal gazı kontrol etmek istiyor” ifadelerini kullandı.
KDP anlaşmanın bir parçası
Türkiye’nin “Yeni Osmanlıcılık” stratejisiyle hareket ettiğini ifade eden Haci, bu planın Türkiye’nin iç sorunuyla bir alakasının olmadığını belirtti. Haci, “Türkiye’deki Kürt sorununa bakarsak, bunun barış ve demokrasi yoluyla çözülebileceğini görürüz. Ama gerçekte gördüğümüz şu ki, Türk devleti çözüm aramıyor, Kürdistan Bölgesi’ni ve ardından Kuzey ve Doğu Suriye’yi işgal etmek istiyor” dedi. Irak hükümetinin hâlâ kurulamamasının var olan siyasi belirsizlikle de bir ilgisinin olduğunu dile getiren Haci, “Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi, Barzani, Helbusi ve Sadr arasındaki üçlü ittifak tarafından bu saldırıları gerçekleştirmeye zorlanmış olabilir. Ya da aralarında başka bir anlaşma var, başka bir kırılma için bu adımı da atmış olabilirler. Bu ittifak Türkiye başta olmak üzere bölge ülkelerinin açıkça menfaatine olan bir anlaşmadır. Anlaşmaya varan partilerin üzerinde Türk hegemonyası olduğu açıktır, KDP de bunun açık bir parçasıdır. Çok sayıda Sünni lider, Irak seçimlerinin ardından Ankara’da Türk yetkililerle bir araya geldi” ifadelerini kullandı.
TEV-DEM: İhanet direnişle giderilir
Türkiye’nin bir yandan Federe Kürdistan bölgesine dönük saldırılarını sürdürürken öbür yandan Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik de hava saldırıları düzenliyor. Fırat Haber Ajansı’na (ANF) konuşan TEV-DEM Eşbaşkanları Rûken Ehmed ve Xerîb Hiso’ya göre, eş zamanlı olarak yürütülen saldırıların asıl amacı, Kürt halkının iradesinin imhasıdır. Türkiye’nin Federe Kürdistan’a dönük başlattığı saldırı ile Mustafa Kazımi’nin başbakanlığındaki merkezi Bağdat hükümetine bağlı Irak ordusunun Şengal’e dönük saldırısına dikkat çeken Rûken Ehmed, “Başûrê Kürdistan ve Şengal halkımız bilmelidir ki yalnız değiller. Özellikle anaların direnişleri ve savaşçıların yanında durma ve Şengal’i savunma ısrarı var” dedi.
Direniş güçlenmeli
Saldırılarda KDP’nin de ihanet içerisinde olduğunu belirten Ehmed, Federe Kürdistan halkının bu ihanete tepki göstermesi gerektiğinin altını çizdi. İhanetin ancak direnişle giderilebileceğine vurgu yapan Ehmed, “Örgütlenir ve büyük direniş sergilenirse ihanetin de yok olacağına inanmalıdırlar. Halkımız Barzani ailesinin hakikatini bilmelidir. Kendi çıkarları için halkları kurban ettiğini bilmelidir. İhanetin yok olması için Kürdistanlılar direnişlerini büyütmelidir. Bu zamanda oturmamalıyız, ayakta olmalı ve direnişimizi büyütmeliyiz” diye belirtti.
Direnişi destekliyoruz
TEV-DEM’in Eşbaşkanı Xerîb Hiso ise Türkiye, Irak, Suriye ve KDP’nin Kürt halkının kazanımları ve iradesini imhayı amaçlayan saldırılar içinde olduklarını ifade etti. Bu amaçla Şehba’dan Zap’a kadar büyük bir alana savaş yayıldığına dikkat çeken Hiso, “Kazımi hükümeti KDP yardımıyla Şengal’e saldırıyor. Sınır hattı boyunca Kürt ve Êzidî halkının iradesini yok etmek istiyor. Bu saldırılara ve kirli tehlikeye, siyasete karşı halkımızın iradesi büyük, direniş ve kahramanlığını ön plana çıkarıyor. Biz de TEV-DEM ve çatısı altındaki tüm kurumlar olarak bu direnişi destekliyor ve selamlıyoruz” diye konuştu.
Hakikati öne çıkarmalıyız
Bazı Kürt partilerinin de AKP-MHP iktidarının hizmetine girerek Kürt halkına karşı harekete geçtiklerini belirten Hiso, şunları dile getirdi: “Gelecek hesapları yapmadan bunu yapıyorlar. Bu işgali ve ihaneti sadece kınamamalıyız, bunların hakikatini öne çıkarmalıyız. KDP niçin böylesi kirli bir plana dahil oluyor? Herkes bu sürece göre harekete geçmelidir, görev ve sorumlulukta tutum sahibi olmalıdır. Tutum sahibi olmamak bu süreçte fayda sağlamıyor. Sürekli eylem içerisinde olmalıyız. Direniş ve halkların iradesi birbiriyle bağlanmıştır, işgale ve saldırılara karşı ateş topunda birleşmiştir.”
SÜLEYMANİYE