Jonathan Watts*
Fatima Babu, Sterlite maden ocağının neden olduğu zehir tehdidine karşı 24 yıldır Hindistan’ın güneyindeki Tamil Nadu eyaletinde yer alan Tuticorin’deki yurttaşları harekete geçirmek için mücadele veriyor. Kimi zaman karşılıksız kimi zaman yalnız mücadele eden Fatima, dava açıyor, atölye düzenliyor ve farkındalık yaratmak için röportaj veriyor. Yaşam savunucusu ve profesör Fatima, insanların maden karşıtı kampanya için eninde sonuna destek vereceğini ummasına rağmen kamuoyunun fikrinin bu kadar çabuk değişeceğini veya yetkililerin şiddetle yanıt vermekte bu kadar hızlı davranacağını aklından bile geçirmediğini söylüyor.
Protestoculara saldırı
Bu yıl 22 Mayıs’ta plantasyonun iki katına çıkarılacağının açıklanmasıyla 20 bine yakın yurttaş sokaklara çıktı. Polisin protestoculara yanıtı biber gazı, ardından da gerçek mermi oldu. Polis saldırısı sonucu 13 kişi hayatını kaybederken, onlarca kişi yaralandı. Protesto, 2018 senenin en ölümcül çevre protestosu olarak kayıtlara geçti. Yetkililer protestocuların polisi taşladığını ve araçları yaktığını söyleyerek saldırıyı savundu. Fatima ise polisin verdiği yanıtın makul olmadığını belirtiyor: “Kalabalığı dağıtmak için açılan bir ateş değildi. Biber gazı veya plastik mermi değildi. Açılan ateş insanların kafasının üstüne veya dizlerinin aşağına açılmadı. Doğrudan kalabalığa açıldı. Tahminimce Sterlite’a ve diğer projelere dönük protestoları bastırmak istediler. Bize ders vermek istediler: ‘Sesinizi yükseltirseniz, karşılığında bunu alırsınız.’”
Yerel yönetimle görüşme yaparak gerginliği azaltma çabasında bulunduğunu söyleyen Fatima, şöyle devam ediyor: “Şiddete yönelik planlarımız yoktu. Kadınların ve çocukların geldiğini biliyorduk. Binlerce polisin seferber edildiğini duyduğumuzda coplu saldırılar olacağından korktuk. O yüzden kadınlara koşmayı zorlaştıran sariler yerine başka bir şey giyme tavsiyesinde bulunduk.”
Yetkililer, cinayetlere yönelik soruşturma başlattı. Sterlite ise kendisiyle polisin eylemleri arasına mesafe koydu, ölümlerden dolayı pişmanlık duyduğunu belirtti. Tamil Nadu yönetimi ocağı kapattı. Plantasyonun temelinin atıldığı 1994 yılından bu yana Sterlite’a karşı mücadeleyi sürdüren Fatima ise ortada kutlanacak bir zafer olmadığına işaret ediyor. Hayatını kaybedenlerin sayısının yüksek olduğunu belirtirken, geçmiş tecrübelerine göre plantasyonun sadece bir süreliğine kapatılmış olabileceğini dile getiriyor. Fatima yine de şimdilik en azından sağlık tehlikesinin azalmasından memnun.
Hastalıklarda artış
Plantasyondan çok da uzak olmayan Pandarampatty köyünde, 1996 yılından bu yana kanser teşhisi konulan yurttaş sayısının 200’ü bulduğu bildiriliyor. Fatima, solunum hastalıklarıyla ilgili vakaların da artış gösterdiğine dikkat çekiyor. Britanya merkezli Vedanta Resources şirketine bağlı Sterlite ise bu bulguları reddederken, buradaki kanser olma oranının Hindistan’ın genelindeki ortalamaya kıyasla düşük kaldığını söylüyor ve tesislerinin çevre kurallarına uyduğunu iddia ediyor. Ancak şirket yöneticileri, plantasyonun kapatılmasının ardından elektriğin kesilmesiyle önemli seviyede sülfürik asit sızıntısı yaşandığını kaydediyor. Bu sızıntı, çevreye ciddi zararlar verme tehlikesi taşıyor. Sterlite’ın internet sitesindeki bilgilere göre hali hazırda var olan maden ocağının yılda 400 bin ton bakır kapasitesi bulunuyor. Buna ek olarak, bir yılda 1.2 milyon ton sülfürik asit ve 220 bin metrik tondan fazla fosforik asit meydana getiren kömür santrali ve tesis bulunduğu belirtiliyor. Kapatılmanın ardından bu kimyasalların çoğunun başka yerlere gönderildiği bildiriliyor. Fatima, bu kapatılmanın omuzlarındaki yükü azaltacağını umuyor: “Zor zamanlardan geçtim. Şirket beni her zaman düşman olarak gördü. Bu, içinde olması tehlikeli bir durum.”
‘Değerlerimize tutunmalıyız’
Fatima, mücadelesini engellemek isteyenlerin itibarını zedelemeye, ailesini bölmeye ve Hıristiyanlığını kullanarak diğer dinlerden olan insanları ona karşı getirmeye çabaladığını kaydediyor: “Hıristiyan olduğum için bizi antisosyal veya anti-Hindistan olarak etiketliyorlar veya öyle olduğumuzu iddia ediyorlar. Fakat mücadele içerisinde Hindular ve Müslümanlar da var. Biz yurtseveriz. Biz ülkemizin kaynaklarını kurtarmak istiyoruz.” Artık 65 yaşında olan Fatima, yaşamına yönelik tehditler nedeniyle endişelenmek için çok yaşlı olduğunu söylüyor, ancak kendisi ve diğer yaşam savunucularına dönük karalama kampanyaları nedeniyle öfkeli olduğunu kaydediyor: “Dünyada gerçekleşmekte olan bir şey var. Aktivistler terörist olarak etiketleniyor, ancak biz bu ülkeye karşı değiliz. Biz çok yurtseveriz. O yüzden bunu yapıyoruz. Ülkemizin kâr için satılmasını istemiyoruz. Kâr için insanları ve gezegeni yok etme fenomeni sadece Hindistan’da olmuyor. Dünya genelinde bu böyle. Gelecekteki nesiller için bir araya gelmemiz gerekiyor. Güçlü ve cesaretli olmalı, değerlerimize tutunmalıyız.”
Jonathan Watts’ın The Guardian için hazırladığı yazı Tolga Er tarafından çevirilmiştir.