Yaşamı savaşlara karşı direnmekle geçti İne Akgün’ün. Barış Anneleri Meclisi kurucularındandı. ‘Geriye mücadele mirası bıraktı’ diyen yakınları, Akgün’ün hiçbir zaman ‘ah’ demediğini ve boyun eğmediğini söyledi
İzmir’de yıllarca savaşa karşı barış mücadelesi veren İne Akgün, 28 Nisan’da yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle 77 yaşında yaşama veda etti. Menderes ilçesinde toprağa verilen Akgün, ömrünü adadığı barışı göremeden bu dünyadan göçerken, arkasında büyük bir mücadele mirası bıraktı.
Eşi cezaevinde yaşamını yitirdi
Mardin’in Ömerli ilçesi Fafe köyünde dünyaya gelen Akgün, 1973 yılında yakını olan Necip Akgün ile evlendi. Yaşadıkları ekonomik sorunlar nedeniyle ailesiyle birlikte İzmir’in Kadifekale ilçesinde göç etmek zorunda kalan Akgün’ün eşi, 1992 yılında “Örgüt üyesi” iddiasıyla tutuklanarak, Buca Cezaevi’ne konuldu. Gözaltında 13 gün işkence gören Necip Akgün’e, 12 yıl 8 ay hapis cezası verildi. Sırasıyla Çankırı ve Aydın’a sevk edilen Necip Akgün, gördüğü işkenceden dolayı akciğer kanserine yakalandı ve 1999 yılında tutulduğu Aydın Cezaevi’nde yaşamını yitirdi.
Savaşsız dünya için direndi
İne Akgün, eşinin tutuklanmasının ardından nerede bir eylem ve hak ihlali varsa en ön saflarda yerini aldı. Eşinin yaşamını yitirdiği 1999’da kurulan Barış Anneleri İnisiyatifi’nin kurucularından oldu. İnisiyatif çatısı altında mücadelesini sürdüren Akgün, barış mücadelesinin simge isimlerinden oldu. Yürütülen savaşa karşı bölge kentlerine giderek, sınırda canlı kalkın ve çadır eylemlerine katıldı. Çocuğu olmayan Akgün, tüm çocuklara savaşsız, şiddetsiz bir ülke bırakmak için direndi. 2015 yılında verdiği bir röportajda ömrü yettiğince mücadeleyi sürdüreceğini söyleyen Akgün, “Evde oturamıyorum, mücadele içinde olmak beni dinç tutuyor” dedi.
Varlığı bize güç veriyordu
Akgün’le Barış Anneleri’nde yıllarca mücadele veren Behiye Yalçın da, onunla yol yürümenin gurunu yaşadığını söyledi. Yalçın, “İne Anne, hasta olduğunda bile eylem ve açıklamalara gelirdi. Bize, ‘Sizinle birlikte mücadelenin içerisinde olduğumda hastalığımı unutuyorum. Mücadele beni iyileştiriyor’ diyordu. Nerede bir ailenin, annenin başı sıkışsa İne Anne oradaydı. Çok güzel bir arkadaşlığı, yoldaşlığı vardı. İne Anne ile Dersim, Diyarbakır Şırnak bölgelerinde yürütülen savaş politikalarına karşı birlikte eylemler yaptık. Doğal öncü bir misyonu vardı. Her annemiz kıymetlidir. Ama İne Anne’nin yeri başkaydı. Varlığı ve yaşamı bize güç veriyordu” diye konuştu.
O’nu ayakta tutan mücadelesiydi
Akgün’ün mücadele dolu yaşamını kardeşi, yol arkadaşı ve yeğeni anlattı.
Sözlerine ablasının zor ve mücadele dolu bir yaşamı olduğunu söyleyerek başlayan Sevim Sökmen, “Birlikte mücadele yürüttüğü arkadaşlarını çok severdi. Nerde bir eylem, açıklama olsa gitmek isterdi. Ablamın hayatı zorluklara karşı direniş ve mücadele ile geçti. Ablamı ayakta tutun da mücadeleydi. Yaşamını yitirmesi hayatımda büyük bir boşluk ve üzüntü oluşturdu” dedi.
Dünyanın en güçlü kadınıydı
Çocukluğundan beri teyzesiyle birlikte yol arkadaşlığı yapan yeğeni Berfin Ökmen ise, teyzesini “Benim için dünyanın en güçlü kadınıydı” olarak tanımladı. Ökmen, şöyle devam etti: “Örnek alınabilecek biriydi. Onun ellerinde büyüdüm. Tüm zorluklara rağmen hiç bir zaman ‘ah’ demedi, boyun eğmedi. Ekonomik olarak da çok zorluk çekti. Dikiş dikerek, el emeğiyle evini idame etti. Teyzem bana, ayakta durmayı öğretti. Mücadeleyi miras bıraktı. Her zaman ‘Benim çocuklarım yok, ama bütün Kürdistan’ın çocukları benim çocuklarımdır. Ben onları kendi çocuğummuş gibi bağrıma basıyorum’ diyordu. O hepimizin annesiydi.”
Semra Turan-Delal Akyüz / İzmir-MA