Rojbin Deniz: Şengal’de fırtına öncesi sessizlik hâkim, ‘Sünni Hilal’ için bir hazırlık var
AKP ve KDP’nin Federe Kürdistan Bölgesi’ne yönelik gerçekleştirdiği saldırılar ve Şengal’in son durumuna ilişkin JINNEWS’e değerlendirmelerde bulunan gazeteci Rojbin Deniz, Şengal’de fırtına öncesi sessizliğin hâkim olduğunu belirtti.
Şengal’de Irak ordusunun bir savaş hazırlığında olduğunu belirten Deniz, “Şengal’e bu kadar güç yığması Şengal’in savunması için değil, bir savaş hazırlığıdır. Şengal’in güneyi savaşla kazanılmıştı, büyük bedeller verilmişti. Fermanla beraber o alanlar DAİŞ’in eline geçmişti. Ancak orada büyük bir direniş oldu. Daha sonra YBŞ-YJŞ, HPG ve YJA-STAR gerillaları orada büyük bir direniş sergiledi ve oralar DAİŞ’ten temizlendi. Bu durumdan kaynaklı YBŞ-YJŞ de direnişle elde ettiği kazanımları vermek istemiyor. Şengal’i korumak için YBŞ ve YJŞ yeterliydi ama duruma baktığımız zaman Irak ordusunun bu pozisyonunu değiştirdiğini görüyoruz. Şengal’in durumu fırtına öncesi sessizlik olarak değerlendirmek gerekiyor. Bununla beraber iki tarafın bekleme halinde olduğunu görüyoruz” dedi.
‘DAİŞ’le ortaklıkları var’
18 Nisan’da Irak ordusunun Şengal’e geldiğini ve bununla beraber AKP-KDP’nin Federe Kürdistan Bölgesi’ne saldırdığını hatırlatan Deniz, şu ifadeleri kullandı: “Şengal’e gelen Irak ordusu Ninova’ya bağlı olan bir güçtür. Kendi içinde parçalara ayrılıyor. Sünniler, Şiiler, hükümete yakın olanlar, hükümete yakın olmayan gruplar, Şengal’e yakın duranlar-durmayanlar, DAİŞ’e yakın olanlar-olmayanlar gibi. Yani kendi içerisinde ayrışan bir sürü gruptan oluşuyor. Ninova’ya bağlı bütün askeri güçler Sünni kesime bağlı ve KDP, Türkiye ile ortak paydada buluşan gruplardır. Daha önceki pratiklerde de görüldüğü gibi kısmi olarak DAİŞ’le de ortak paylaşımları var. Bunun için belki elimizde somut deliller yok. Ancak bu durum basına çok yansıdı. Bu güç üzerinden Şengal’e dönük bir saldırı gerçekleşti.”
Deniz, saldırıların amacına dair ise şöyle konuştu: “Til Efer ve sonrasında ağırlıkta Êzidî, Şiiler ve Haşdî Şabî güçleri var. Bu saldırılar ile beraber Ninova ve Şengal hattı birbirine bağlanmak isteniyor. Şengal’e yönelik saldırılar soykırım politikalarının bir devamıdır. Son yıllarda Türkiye’nin Kürtlere yönelik geliştirdiği soykırım politikaları derinleştirildi. Şu an AKP-MHP iktidarı kendisini yaşatmak adına KDP’yle beraber en ağır ve yasak olan silahlarla Medya Savunma Alanları’nı işgal etmeye çalışıyor. Aynı şekilde Şengal’e yönelik de yürütülüyor. Êzidîlere yönelik gerçekleştirilen soykırımla bu süreç birbiri ile bağlantılıdır.”
‘Parçalama yaratacaktır’
Şengal, Ninova’nın askeri, istihbarat ve ekonomik alanına dahil olursa, Irak’ın ikiye bölüneceğini kaydeden Deniz, “Sünni Hilal için bir hazırlıktır aslında. Erdoğan daha önce bu durumu çokça dillendirdi. Örneğin ‘Misak-i milli sınırlarımız’, ‘Osmanlı zamanında kazanımlarımız vardı ve bunları tekrar geri almak istiyoruz, bunun için mücadele veriyoruz’ dedi. Bazı yerlerde şu dillendiriliyor, ‘Pençe-Kilit’ meselesi bundan kaynaklı. ‘İşte pençeyi vuracaksın, kilitle Misak-i Milli’ye bağlayacaksın’. Bütün taşlar yan yana getirildiğinde bir sonuç oraya çıkıyor. Kazımi hükümeti üzerinden böylesi bir saldırı Irak’ta parçalanmayı yaratacaktır. Bununla beraber Türkiye’nin isteği Misak-i Milli sınırlarını oluşturmaktır” şeklinde konuştu.
‘DAİŞ’e zemin hazırlanıyor’
Musul’un da idari, askeri ve toplumsal boyutuyla Türkiye’ye hizmet eden bir konumda olduğuna işaret eden Deniz, seçim sürecinde KDP’nin Ninova’nın genelinde 9 milletvekili çıkartmasının normal bir durum olmadığını dile getirdi. Deniz, bu seçim sonucunda Türkiye’nin desteğinin etkili olduğunu kaydederken, “Ninova çevresine yerleştirilen Türkmenler vardı, bunların hepsi altyapıyı hazırlıyor. Aynı şekilde bu durum Kerkük’te yapılıyor. Kerkük ve Musul’da. En çok da Musul’da Misak-i Milli hedeflerini yerine getirdi. Aynı şeyi Şengal’de de yapmak istiyor. Şengal’de şu an sergilenen direniş bu duruma büyük engeldir. Geçtiğimiz günlerde Ninova Valisi Necim Cuburi kaymakam olarak Şengal’e atandı. Bu ilkti. Necim Cuburi çok da temiz bir geçmişe sahip değil, Sünni kesimden geliyor. Sünnileri kötülemek için söylemiyoruz. Ancak şu an Musul’da var olan Sünni kesim DAİŞ’e zemin sunan, DAİŞ’le iç içe olan, MİT’le bağlantısı olan bir yapıya sahip. Necim Cuburi de bu kesimden biri. Zaten Necim Cuburi de Kazımi hükümeti tarafından atandı. Tabi Kazımi daha sonra verdiği karardan döndüğünü açıkladı” sözlerine yer verdi.
‘Êzidîleri yok etmenin bir parçası’
Deniz, Irak’ta yaşanan siyasi krizin, askeri krizi de beraberinde getirebileceğinin altını çizdi. “Necim Cuburi’nin orada güçlenmesi demek, DAİŞ’in güçlenmesi demek” uyarısında bulunan Deniz, “Bununla beraber Şengal’de var olan Êzidîleri yok etmek anlamına geliyor. DAİŞ’i güçlendirmek, Şengal’i Sünni bir yapıya dönüştürmek, Tel Efer’deki Şii varlığına bir saldırı demektir. Şengal’e MİT’i tamamen konumlandırmak demektir. Halktan da büyük tepki geldi. Bunun üzerine Kazımi bu kararı değiştirdi. Böylesi bir süreçte Kazımi’nin böyle birini ataması normal değil. Kürt ve Êzidîleri yok etmek için yaptığı planların bir parçasıdır” dedi. ŞENGAL
‘PKK meşruluk kazandı’
Deniz, “KDP ile beraber hareket eden Êzidîler var. Kasım Şeşo gibi. Bahsedeceğimiz birçok isim daha var. Hepsinin maddi bir çıkarı vardır. Kasım Şeşo daha önce Irak’ın, sonra Suriye rejiminin yanına gitti. Bu kişi bütün Êzidîler tarafından tanınıyor. KDP de bunu kendisine göre kullanıyor. KDP bunu yaparken medyayı çok kullanıyor. Yalan bir yayın çizgisi üzerinden halka yöneldiğini görmek gerekiyor. KDP yürüttüğü siyasetle Türkiye’ye çok benziyor. KDP, her yerde PKK’yi illegalize eden bir tutum içerisinde. Ancak Irak’ta PKK terörist olarak görülmüyor. Başûr’da güven duyulan bir harekettir” dedi.
‘Irak DAİŞ’ekarşı durmadı’
Saldırıların Êzidî halkına yönelik ihanetin bir sonucu olarak gerçekleştiğini ifade eden Deniz, “Bunun bir parçası KDP’ydi, diğer parçası da Irak ordusuydu. Çünkü Irak’ın o süreçte bölgede 7 bine yakın gücü vardı. Ancak hiçbir şekilde DAİŞ’e karşı durmadı. Ferman öncesi Şengal’in güvenliği KDP ve Irak’ın elindeydi. Halk bu durumdan rahatsızdı. Halkın sürekli sorgulanması halkta bir bıkkınlığa neden olmuştu. Ancak ferman sonrası halk kendi kendisini yönetmeye başladı. Hem asayiş güçlerini hem de idaresini kurdu. Bu 7 yıllık süreç Şengal halkına çok şey kattı. İradesini ortaya çıkartı, iradesine güvenmeyi öğrendi. Şengal halkı artık daha rahat hareket edebiliyor, köylere gidiş gelişlerde sorun yaşamıyor. Tabi bu durum kendi kendisini yönetmekle oluştu. Irak ordusu asayiş güçlerinden aldıkları noktalarda bunu yapıyor. Halka ferman öncesinde yaptıkları yaklaşımın aynısını yapıyor. Dolayısıyla Şengal halkı da ferman öncesinde yaşadıklarından yola çıkarak, sonucun ihanete kadar gittiğini biliyor” dedi.
‘KDP’nin ihaneti bitmiyor’
Deniz, “KDP son süreçlerde bulunduğu noktayı belli etti. İşbirlikçilik, kendi toplumuna ihanet, kendi aile menfaatleri için bütün Kürdistan’ı peşkeş çekme durumu var. Herkes bu durumu artık görüyor, analiz edebiliyor. Sokaktan geçen bir çocuğa KDP tanımını sorduğun zaman, ihanet, hırsızlık, yalan, dolandırıcılık, halkını pazarlayacak her şeyi yapabilecek güçte olduğunu söyler. KDP, gerillaya dönük yaptığı savaşta da bunu en üst düzeyde yürütüyor. Bu durumu çok kirli ve vicdansızca yapıyor. Kürt toplumunun duygularını rencide ederek, kırarak bunu yapıyor. Kürt toplumunun yüreğinde çok büyük bir yara açarak bunu yapıyor. Ancak KDP’nin bu duruma destek vermesi halkta çok büyük bir incinmeye neden oluyor. Bu durum Êzidîler için de geçerli” dedi.