Muğla Deştin’de yapılması planlanan çimento fabrikasının yaratacağı kirliliğin doğaya ve insan sağlığına ciddi zararlar vereceği raporlandı. Diğer yandan çimento sanayisi Avrupa’da 1. sırada olması dikkat çekici
Çimento Fabrikaları bulundukları alanlarda toprağı, suları, havayı zehirlediği biliniyor. Dünya tekellerinin kendi ülkelerindeki kirlilik kriterlerinden kaçarak geldikleri Türkiye’de, bu şirketler Avrupa 1.cisi ve Dünya 4.cüsü güç haline geldi. Atıkları nedeniyle en tehlikeli sektör olarak nitelenen çimento fabrikalarına ‘yeşil’ ekonomi yakıştırması yapılıyor olması manidar bir durum. Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği (TÇMB) Yönetim Kurulu Başkan Vekili Suat Çalbıyık yaptığı bir açıklamada, Türk çimento sektörünün Avrupa’da birinci, dünyada ise 4’üncü büyük üretici konumunda bulunduğunu söyleyerek, “Sektör olarak 2018 yılında 55’i entegre, 19’u öğütme olmak üzere 74 tesisle yıllık yaklaşık 71 milyon ton klinker ve yaklaşık 75 milyon ton çimento ürettik” diye belirtti. Üretimde yaşanan büyüme Muğla’nın ilçeleri olan Yatağan’ın Deştin ve Menteşe’nin Bayır köylerinde sürdürülmek isteniyor.
Tarım alanları ve sular
Türk Toraks Derneği Çevre Sorunları ve Akciğer Sağlığı Çalışma Grubu, Muğla’da yapılmak istenen çimento fabrikası ve hammadde tesisine ilişkin “Muğla Bayır/Deştin’de Kurulmak İstenen Entegre Çimento Fabrikası ve Hammadde Ocaklarının Çevre ve İnsan Sağlığına Etkileri” isimli bir rapor yayınladı. Çimento fabrikaları hem hammadde ocakları, kırma ve öğütme tesisleriyle, hem fosil yakıt kullanarak yapılan çimento üretim teknikleriyle havayı, suyu, toprağı kirleten en önemli kirletici tesislerden birisi olduğu belirtilen raporda, “Deştin ile Bayır Mahallesi ortak sınırında olan Tekağaç sırtı mevkiinde, etrafında yerleşim yerleri, bağ, bahçe, zeytinlik alanlar, tarım alanları, dere ve baraj gibi su kaynakları bulunan ve tamamen orman alanı içerisinde, 7 bin 751 dönümlük alana Entegre Çimento Fabrikası kurulmak isteniyor” diye hatırlatıldı.
Ağır metaller açığa çıkıyor
Raporda, “Muğla Çimento San. ve Tic. A.Ş tarafından, tamamen orman alanı içinde, 13 adet kil ve kalker ocağı, bir beton santralı ve çimento fabrikası ile Bayır Ovası sulama sahasını, Kazan Göleti yağış havzasını ve yağışlı dönemlerde buraları besleyen sulu ve kuru dereleri, Bayır barajını, nitelikli tarım alanlarını, zeytinlikleri, arıcılık dahil bütün tarım ve hayvancılık faaliyetlerini ve o yörede yaşayan tüm canlıları olumsuz etkileyecek, hastalıklara ve dönüşü olmayan sonuçlara yol açacaktır” denildi. Çimento tozunda arsenik, kurşun, krom, kobalt, bakır, nikel, kalay, çinko, civa gibi metallerin bulunduğuna dikkat çekilen raporda, çimento üretiminde fosil yakıt yakmanın yanı sıra yakıt maliyetini düşürmek amacıyla alternatif yakıt olarak kullanılan sanayi atıklarının yakılması atmosfere daha çok ağır metaller, dioksin ve furan gibi zehirli gazların çevreye yayıldığı vurgulanıyor.
Proje iptal edilmeli
“Kurulması planlanan çimento fabrikasının doğaya ve insan sağlığına zararlı etkilerinin olması kaçınılmazdır” denilen raporda, şu ifadelere yer verildi: “Ayrıca bölge de yakınında üç termik santral, çok sayıda mermer ocağı olan ormanlık bir alandır. Doğru olmayan yere çimento fabrikası yapılması, halka rağmen yeni çimento fabrikası yapılması en temel insan haklarından olan sağlıklı yaşama hakkının, temiz hava soluma hakkının hiçe sayılması anlamına gelmektedir. Bunun için bizler; 1/100.000 ve 1/25.000 ölçekli planlardan sanayi alanı tanımının çıkarılmasını, mahkeme kararı ile iptal edilmiş 1’inci ÇED raporunun kopyası olan 2’inci ÇED raporunun iptal edilmesini, Entegre Çimento Fabrikası amaçlı hazırlanmış 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planlarının iptalini, Menteşe Belediyesi tarafından verilmiş Yapı Ruhsatının iptalini istiyoruz.”
Fabrikalarda zehirli atık yakılıyor
‘Döngüsel Yeşil Ekonomi! içinde değerlendirilen çimento sanayicilerinin örgütü olan TÇMB’ye üye 14 fabrikada kurulan 23 atık ısıdan enerji üretim hattıyla 130 megavat kurulu güce ulaştıklarını belirtiyor. Özellikle Avrupa’da belirlenen çevre kriterlerinden kurtulmak isteyen tekeller, Türkiye’de yatırımlar yaparak devasa boyutlarda büyüdüler. Büyürlerken bulundukları alanlarda tarım arazilerini, suları ve havayı kirletirlerken halk sağlığını da ciddi anlamda tehdit ederek büyümeye devam ediyorlar. Yüksek ihracat hacmine yapılan vurgularla süslenen üretimlerde çimentonun büyük çoğunluğu ihraç edilirken, dünyanın en kirli sektörüne ‘Yeşil Ekonomi’ vurgusu yapılıyor olması kapitalizmin yaşam düşmanı yüzünü orataya seriyor.
Kontrol yabancılar da!
Türkiye’de yaşamı zehirleyen çimento üretiminin ne halka ne de doğal yaşama hiçbir yararı yok ancak uluslararası sermaye ve yerel ortakları bu süreçten yararlanan tek kesim. TÇMB verilerine Türkiye’de 74 adet çimento ve öğütme, onlarca da beton fabrikası bulunuyor. Sektör yabancıların ya da yabancı ortakların kontrolü altında. Dünya çimento tekelleri arasında yer alan Fransız Vicat-Parficim, Ankara ve Konya’da 2 fabrika işletiyor. Taiwan Cement Corporation ile ortak olan Oyak Çimento ise 6 fabrika ile üretim yapıyor. Sektörün büyük üreticileri arasında bulunan ve Muğla Çimento’nun sahibi ADOÇİM Yunanistan merkezli Titan Çimento ile ortak. Akçansa se İngiliz HeidelbergCement ve Sabancı ortaklığı olan şirket, üç fabrikasında çimento ve klinker üretimi yapıyor. 12 ülkede faaliyet gösteren İspanya merkezli Votorantim şirketinin Türkiye’de 5 fabrikası ve 14 hazır beton tesisi var. İtalyan Cimentir ise 2001 yılında Çimentaş’ı satın alarak Türkiye’ye girin firma 5 fabrikada söz sahibi. 6 fabrika ve çok sayıda beton üretim tesisi olan Sabancı Gruba ait Çimsa’nın yüzde 8’i İngilizlere ait.
EKOLOJİ SERVİSİ