Türkiye ve KDP’nin saldırılarının sadece Federe Kürdistan Bölgesi’ne yönelik olmadığını belirten YPG Sözcüsü Mehmûd, Musul, Kerkük, Hewlêr, Rojava için tehdit durumunun olduğunu söyledi: “Ukrayna’daki savaş ciddi bir savaş olsa da DAİŞ terörünün büyümeye devam ettiğini görmeliyiz”
Türkiye’nin KDP ile birlikte 17 Nisan’da Federe Kürdistan Bölgesi’nin Zap, Avaşîn ve Metîna’ya yönelik Pençe-Kilit adıyla başlattığı askeri saldırıları devam etti. Eşzamanlı olarak Şengal’e yönelik saldırılar da olurken bölgeden ve dünyada Kürt halkı ve Kürt yetkililerden tepkiler arttı.
Halk Savunma Birlikleri (YPG) Sözcüsü Nûrî Mehmûd, Hawar Haber Ajansı’na (ANHA) yaptığı değerlendirmede, Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik de ciddi saldırı tehditlerinin olduğunu belirtti. Ukrayna ile Rusya arasındaki savaşın tırmanmasıyla birlikte Türkiye’nin 17 Nisan’dan bu yana Federe Kürdistan Bölgesi’ne saldırdığını belirten Mehmûd, Türkiye’nin Ukrayna-Rusya savaşını fırsat olarak kullandığını belirtti. Mehmûd şunları söyledi: “Türkiye’de son dönemde siyasi, ekonomik ve diplomatik durum çok kötü bir noktaya geldi. Ukrayna savaşında Türkiye’deki iktidar için bir fırsat doğdu. Ukrayna ve Rusya’daki sorunların çözümü için dünyanın kendisi sorumluluk almadı. Dünya, bölge halkının kanının dökülmesi, Suriye devriminin amacından saptırılması, Ortadoğu’daki sorunları derinleştirme gibi görevleri Erdoğan’a verdi. Erdoğan da bu fırsatı değerlendirdi. Kürt halk devrimini yok etme ve Kuzey ve Doğu Suriye’de demokrasiyi ilerletme hedeflerini yok etmek için fırsat yarattığını bugün bir kez daha görüyoruz. Dünya bu gerçeğe kayıtsız kalıyor. Dünya, Ukrayna’daki savaşın ciddi bir şekilde devam ettiğini görüyor. Erdoğan da bu fırsatı değerlendiriyor.”
‘Tehditler ciddidir’
Federe Kürdistan Bölgesi’nde devam eden saldırılara ilişkin küresel sessizliğe dikkat çeken Nûrî Mehmûd, “Irak merkezi hükümeti ve KDP zaman zaman savaşa yardım ediyor. Bu da beraberinde büyük bir tehlike getiriyor. Bu sadece Kandil’e yönelik bir saldırı değil. Bombalar, kısa bir süre sonra Musul, Kerkük ve Hewlêr’e de sıçrayacaktır. Türk devleti bir bütün olarak bölgedeki etkisini güçlendirmeye yönelik tüm demokratik umutları baltalamak istiyor. Bu saldırı devam ederse Başûrê Kurdistan’ı tamamen işgal edecekler. Rojava için de bir tehdit olacaktır. Ciddi saldırı ihtimalleri var. Türk hükümeti açıkça ‘Rojava, Kuzey ve Doğu Suriye’ye saldıracağız’ dedi. Bu tehditler ciddidir” uyarısında bulundu.
‘KDP AKP/MHP rejiminin etkisi altındadır’
Irak hükümetinin Kuzey ve Doğu Suriye ile Şengal arasına ördüğü 250 kilometre uzunluğundaki duvara değinen Nûrî Mehmûd, “İşte Türk devleti ya da DAİŞ bu şekilde büyüyor. Türk devleti bizim bölgelerimizde ne yapıyorsa, Irak’ta da aynısını yapıyor. KDP de aynı şeyi yapıyor. Tamamen AKP/MHP’nin faşist, cihatçı rejiminin etkisi altındadırlar ve bu anlayışla hareket etmektedirler. Orada özgür irade yoktur. Başûrê Kurdistan da Erdoğan ve MHP’ye devrediliyor. AKP/MHP’nin müdahalesi sonucunda Başûrê Kurdistan’da yaşananlar bunlar” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin hedeflerinin tehlikeli olduğunu söyleyen Mehmûd, “Ukrayna’daki savaş ciddi bir savaş olsa da, DAİŞ terörünün büyümeye devam ettiğini görmeliyiz. Kuzey ve Doğu Suriye’deki demokratik projeyi ortadan kaldırmaya çalışan Türk devleti, Osmanlı haritasına ulaşmak istiyor. Dünya hükümetleri buna göz yumuyor” ifadelerini kullandı.
‘DAİŞ’in yapamadığını AKP/MHP iktidarı yapmak istiyor’
Türkiye ve paramiliter güçlerin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılarının IŞİD’i yeniden canlandırma çabası olduğunu belirten Mehmûd, şunları söyledi: “Elbette DAİŞ’e karşı savaştık ama kendimizi savaşla öne çıkarmadık. Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşananlar bölgenin yeniden inşasıyla gelişti. Sorunu siyaset ve diplomatik yollarla çözmek istiyoruz. Onurlu, demokratik, özgür bir yaşam için neye ihtiyacımız varsa buna göre hareket edeceğiz. DAİŞ’in yapamadığını şimdi AKP/MHP iktidarının yapmak istediğini dünyanın bilmesi gerekiyor. DAİŞ ve Erdoğan’ın amaçları farklı değil.”
‘Saldırılara sessiz kalmayacağız’
Mehmûd açıklamasını şöyle sürdürdü: “Bu saldırılar böyle devam ederse sessiz kalmayacağız” diyen, “Elbette meşru müdafaa çerçevesinde kendimizi müdafaa ediyoruz. Uluslararası Koalisyon, ABD ve Rusya bu saldırıları görmeli. Bu saldırı bizi kendimizi nasıl savunacağımızı düşünmeye zorluyor. Bu saldırılar devam ederse güçlerimiz kesinlikle sessiz kalmayacaktır. Halkımız da bu gerçeği görmelidir. Sinaa Cezaevi’ne yapılan saldırılara halkımız büyük destek vererek güçlerimizin yanında durdu. Halkımız tüm barbar saldırılara karşı vatanını terk etmeyecek” diye konuştu. Kuzey ve Doğu Suriye halkına devrimci halk savaşını yoğunlaştırma çağrısında bulunan Mehmûd, sözlerini şöyle tamamladı: “Devrimci halk savaşı bağlamında örgütlenmeliyiz. Savaş eğitimi almış kuvvetlerimiz bölgeyi savunmaya devam edecek. Güçlerimizin daha etkin olabilmesi için halkımızın da görev yaptığı kurumları örgütlemesi ve üzerine düşen görevleri yerine getirmesi gerekmektedir. Halkımız bize karşı hiçbir şey tanımayan bir gücün olduğunu bilmelidir. DAİŞ’e karşı yaptığımız gibi kendimizi savunmalı, savaşmalı ve başarılı olmalıyız.”
Hesen Koçer: Saldırının temel amacı demokratik projeyi yok etmek
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Yürütme Meclisi Eşbaşkan Yardımcısı Hesen Koçer, Türkiye ve desteklediği grupların Kuzey ve Doğu Suriye ile Federe Kürdistan Bölgesi’ne yönelik saldırılarını Hawar Haber Ajansı’na (ANHA) değerlendirdi. Türkiye’nin Suriye ve diğer Arap ülkelerindeki planlarına değinen Koçer, KDP’nin de planlara destek verdiğine dikkat çekti.
Türkiye’nin, bölgeye yönelik saldırılarının yeni olmadığını belirten Koçer, “Suriye devrimi ve Arap Baharı’nın başlamasıyla birlikte Türk devleti, bölgede kötü bir rol oynamış, Suriye devriminin gidişatını değiştirmiş, devrimi demokratik içeriğinden uzaklaştırmış, aşırılıkçı grupların desteğiyle halkın umutlarını paramparça etmiştir. Bu saldırıların yeni olmadığını ve devam edeceğini söylemek istiyorum. Saldırının temel amacı demokratik projeyi yok etmek, toplumu ve bölge halkını bölmek, halkın kültürünü yok etmektir” diye konuştu.
‘KDP’nin duruşu insani değerlere aykırıdır, bu politikadan vazgeçmeli’
Nêçirvan Barzani ve Mesrur Barzani’nin Ankara ziyaretlerinin KDP’nin Federe Kürdistan Bölgesi’ne yönelik saldırılara katılımının açık bir göstergesi olduğunun altını çizen Koçer, şunları söyledi: “Bu katılım Kürt sorununu derinleştirecektir. Bu iş birliğinin Başûrê Kurdistan’daki kazanımları tehlikeye attığını bilmeliyiz. Türk devleti Başûrê Kurdistan topraklarının tamamını işgal edecek. Ben bir Kürt olarak diyorum ki; Kürtler bu politikayı kabul etmiyorlar. KDP’nin milyonlarca doları var, Kürt davası adına Kürtleri feda ediyorlar. Türk devletinin Kürtlere karşı savaşını destekliyorlar. KDP’nin duruşu milliyetçiliğe, Kürdistan’a ve insani değerlere aykırıdır. Kendini Başûrê Kurdistan’ın sahibi olarak gören ve onun yönetiminden sorumlu biri nasıl olur da Başûrê Kurdistan’ı savunan bir güce karşı savaş yürütebilir. KDP bu politikadan vazgeçmelidir. Başûrê Kurdistan’da 23 Türk üssü var, bu üslerin işlevi nedir? Onların ve KDP’nin görevi demokrasiyi ortadan kaldırmaktır.”
Dêrin Peşmergeleri: Saldırılara karşı durulmalı
Dêrin Peşmergeleri Derneği yetkilileri ve üyeleri, Türkiye’nin KDP işbirliği ile Federe Kürdistan Bölgesi’ne yönelik saldırılarına dair Rojnews’e konuştu. Süleymaniye Dêrin Peşmergeleri Derneği Başkan Yardımcısı Hemereşid Qeredaxi, bölgeye dönük tüm saldırıları ve askeri harekatı kınayarak, “Türkiye ve İran yıllardır PKK gerillalarının varlığını bahane ederek, Kürdistan Bölgesi topraklarına giriyor. Bu aynı zamanda bir müdahale ve tehlikeli bir adımdır. Kürdistan Bölgesi kendi bağımsızlığına sahiptir. Türk devleti Kürdistan’ın bağ ve bahçelerini tahrip ederek yurttaşlarımıza ve ülkemize zarar vermemelidir” dedi.
Türkiye’nin müdahalesinin tehlikeli olduğunu belirten Hemereşid Qeredaxi, tüm Kürt güçlerini saldırıları durdurmaya çağırdı.
Dêrin Peşmergeleri: Saldırılarına karşı çıkacağız’
Kerkük Dêrin Peşmergeleri Derneği Başkanı İbrahim Mihemed de şunları söyledi: “Dêrin Pêşmergeleri olarak Türkiye’nin Kürdistan Bölgesi topraklarına yönelik gerçekleştirdiği saldırılar konusunda oldukça endişeliyiz. Halkımıza yönelik yapılan kirli planlar gayri meşrudur. Türkiye’nin Kürdistan Bölgesi’ne yönelik saldırılarını doğru bulan biri ne Kürt’tür ne de onda Kürtlük bilinci vardır. Türkiye’nin saldırılarına karşı çıkacağız. Çünkü bütün ömrümüzü ülkemiz için savaşarak harcadık. Şimdi bile, kalan son enerjimizle herhangi bir işgale karşı durmaya hazırız.”
HABER MERKEZİ