Kadın Meclisi toplantısındaki gelişmeleri ve Türkiye’nin Federe Kürdistan Bölgesi’ne dönük saldırıları değerlendiren HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran:
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi 16 Nisan’da bir araya gelerek toplantısını gerçekleştirdi. Toplantıda, Türkiye’nin içerisinde olduğu ekonomik kriz, savaş politikalarının kadınlar üzerindeki etkileri, cezaevlerinde yaşanan işkence ve hak ihlalleri, partilerine dönük kapatma davası, tecrit ve partilerinin büyük kongresine dönük çalışmalar başta olmak üzere birçok konuda tartışmalar yürüttü. HDP Kadın Meclisi sonuçları ve Pençe-Kilit operasyonunu değerlendirdi.
Uzun süredir, Türkiye’de AKP ve MHP ittifakının kendini Kürt ve kadın düşmanlığı üzerinden var ettiğini ve Kürtlerin statüsüne düşman anlayışıyla saldırdığını belirten HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, Efrin, Grê Spi ve Serekani’ye dönük saldırıların bunun birer örnekleri olduğuna vurgu yaptı.
KDP’nin tarihsel hatası
Türkiye’nin KDP desteğiyle Federe Kürdistan Bölgesi’ne dönük başlattığı saldırıya da değinen Ayşe Acar Başaran, AKP ve MHP’nin başlattığı operasyonun çoklu nedenlerinin olduğunu, bu nedenlerinden birinin de Kürt düşmanlığı olduğunun altını çizdi.
2015 tarihinden bu yana iktidarın attığı bütün siyasi adımların hedefinde Kürt düşmanlığının yer aldığına dikkat çeken Başaran şöyle devam etti: “Sayın Abdullah Öcalan ile görüşmelerin kesilmesi, Kürt sorunun demokratik yollarla çözülmesinden vazgeçilerek yeniden çatışma politikalarına geçilmiş olması, şehirlerin yıkılması, belediyelere atanan kayyımlar, çalışma yürüten herkesin tutuklanması, demokratik siyasetin tasfiye edilmesi, Kürtlere seçme ve seçilme haklarının ortadan kaldırılmasına kadar vardı. Ortadoğu ve dünyada değişen dengeler yüzyıllık uluslararası sözleşmelerin kendini var etmesi, Ortadoğu’da sınırların yeniden belirlenmeye çalışması bir neden olarak kabul edilebilir. KDP maalesef ki Güney’de bu saldırılara zemin sunan, bir işbirlikçi çizgi ile Türkiye’nin yürüttüğü saldırılarda kendisini ortak ederek, tarihsel bir hatanın da içine girdi.”
‘Kürtlerin ve Türkiye’deki demokratik kamuoyu savaşa karşı güçlü refleks göstermeli’
Federe Kürdistan Bölgesi’nin gerçekleştirdiği referandumda AKP ve MHP’nin KDP’ye dönük ittifakını anımsatan Başaran, IŞİD’in Kobanê’ye dönük saldırılarını ve Efrin’deki demografik yapının değişmesini hatırlatarak şöyle devam etti:
“Bu saldırı esasında Güney’in kendi statüsü de tehlikeye atılmış oluyor. Birkaç gün önce Süleyman Soylu’nun açıklamalarında, ‘Irak ve Suriye’yi tıpkı Güneydoğu gibi daha yaşanabilir bir hale getireceğiz’ dedi. Bunun alt zeminini okuduğumuz da neredeyse Suriye ve Irak’ı Türkiye’nin bir parçası olarak gören ve egemenlik hakkı olduğunu iddia eden bir yaklaşımı olduğunu görüyoruz. Bu saldırının aslında Güney’in statüsünü hedefleyen bir girişim. Bir taraftan AKP ve MHP’nin içerideki sıkışmışlığını gidermek için giriştiği bir saldırı olarak değerlendirebiliriz. Türkiye’de AKP’nin toplumsal karşılığı olmadığını çok iyi biliyoruz. Elinde sadece Kürt düşmanlığını koz olarak tuttuğunu farkındayız” Başarana sözlerini savaşı karşı mücadelenin yükseltilmesi çağrısı ile bitirdi: “Kürtlerin ve Türkiye’deki demokratik kamuoyunun bu savaşa karşı daha güçlü refleks vermesi gerekiyor. Savaşın faturası bütün Türkiye toplumuna çıkarmış oluyor. Kriz daha derinleşerek, kutuplaştırarak, geleceksizlik halinin yaratmak istenildiğini Türkiye toplumun farkında olması gerekiyor. Kürtlerin de bu saldırıların belirli bir parti, kesim ve gruba karşı olmadığını, Kürtlerin kazanımlarına ve statüsüne karşı olduğunun farkına varması lazım.”
Dilan Babat/Ankara-JİNNEWS