Ragıp Zarakolu
24 Nisan anmasına son kez İsveç parlamentosunda katıldım, Covid öncesi. Toplantı parlamentodaki bütün siyası partilerin ortak kararı ile düzenlenmişti. Toplantı sırasında Erivan’daki anmaya da bağlanılmıştı. Bir yandan da onu izliyorduk, sessiz aktarım ile. Arada bir kamera o sırada muhalefet lideri olan Paşinyan’a takılıyordu.
Ve daha sonra neler yaşandı. Paşinyan başa geçti. Rusya’nın bölgedeki hegemonyasından Ermenistan’ı özgürleştirmeye çalışan Paşinyan’a Azerbaycan üzerinden dersi verildi. Ve şimdi Paşinyan Moskova’ya biat etmiş durumda.
24 Nisan’ın yıldönümünde son Ermeni anavatansal varlığının pantürkist tehdit altında olması acı.
İki yıl önce Nor Zartonk ve Arjantin Ermeni Kültür Derneği’nin yaptığı 24 Nisan açıklamasında yapılan çağrı güncelliğini koruyor. Ben sözü onlara bırakmak istiyorum: “24 Nisan 1915 tarihinde iki yüzü aşkın Ermeni aydını evlerinden alınarak zorla sürgün edildi ve bu aydınların tamamına yakını sürgün yolunda İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin kurduğu ve Harbiye Nezareti’ne bağlı Teşkilat-ı Mahsusa tarafından planlı bir şekilde katledildi. Ermeni halkının bilincine, aklına, sesine ve vicdanına vurulan bu hançeri 2 milyonu aşkın Ermeninin evlerinden ve yurtlarından zorla sökülmesi takip etti. Pek çoğu benzer bir kaderi paylaştı. Kurtulanların adalet arayışı hala sürüyor. Bizler de, Ermeni Soykırımı’nın 105. yılında, Nor Zartonk ve Arjantin Ermenileri Derneği olarak, Ermeni halkı için ve aynı yıllarda soykırıma uğrayan Süryani ve Pontus halkları için adalet ve yüzleşme talep etmeye devam ediyoruz.
Bugün hala imha, inkâr ve asimilasyon politikaları Türkiye hükümetleri tarafından sürdürülse de her geçen gün daha fazla insan bu hakikati dile getirmekte, gerek Türkiye’de gerekse dünyanın dört bir yanında inkâra karşı çıkmakta, adalet ve yüzleşme talebini sahiplenmektedir. Ermeni Soykırımı hakikati konuşulmaya ve hatırlanmaya devam etmektedir. Devletin soykırım ve asimilasyon cenderesinden geçen halklar bugün yan yana adalet mücadelesi büyümektedir.
Bugüne kadar verilen mücadeleler sonucunda Türkiye Cumhuriyeti tümden inkâr siyasetini terk etmiş, Erdoğan taziye açıklaması yapmak durumunda kalmıştır. Bu taziyeler ile gerçekleştirilmek istenen yeni tip inkâr siyasetinin de başarısızlığa uğrayacağı açıktır. Ancak süregelen inkâr ve yalan siyaseti Ermenilere karşı nefreti, ırkçılığı her gün yeniden üretmekte; Ermeniler halen sözlü ve fiziksel saldırılarla karşılaşmaktadır.
105 yıl önce Osmanlı coğrafyasında yaşayan Ermenilerin sistematik ve planlı bir şekilde katledilmesinin, sürgün edilmesinin, mülklerinin gasp edilmesinin, kültürel birikimlerinin ortadan kaldırılmasının, mezarlıkları üzerine tuvaletler inşa edilmesinin, kiliselerinin talan edilmesinin, hayatta kalanların anayurtlarına dönüşlerinin engellenmesinin “hadiseler”, “olaylar”, “kötü koşullar” gibi muğlak ve belirsiz ifadelerle ve bahanelerle geçiştirilmesini hiçbir zaman kabul etmeyeceğiz.
Geçtiğimiz yıl İHD’nin her yıl Sultanahmet Meydanı’nda yaptığı anma ve 24 Nisan akşamı yapılan anmada soykırım sözünün kullanılması polis zoruyla engellenmiştir. Yine bir yoldaşımız yaptığı bir konuşmada soykırım kelimesini kullandığı için Türkiye’de savcılık tarafından hukuka aykırı şekilde ifade vermeye çağrılmıştır. Türkiye’nin demokratik kamuoyu süregelen baskılar nedeniyle Soykırım kelimesini kullanmaktan kaçınmamalı, gelinen noktadan geri adım atmamalıdır. Bizler her ne pahasına olursa olsun tıpkı Hrant Dink gibi hakikati dile getirmeye, başka bir Türkiye hayal etmeye devam edeceğiz.
Gerçekler yok edilemeyeceği gibi değiştirilemez de. Ancak geçmişin bugün ve gelecek üzerindeki etkileri hafifletilebilir, birlikte adil bir gelecek inşa edilebilir. Nor Zartonk ve Arjantin Ermenileri Derneği olarak geçmişle yüzleşilmesi, adaletin tesisi ve müşterek bir geleceğin kurulması yolunda öncelikle,
Türkiye’nin tek taraflı olarak kapattığı Ermenistan sınırını koşulsuz şartsız açmasını,
Kökleri bu topraklar olan Diaspora Ermenileri’ne yurttaşlık verilmesini,
Yaşananların bir soykırım olduğunun tanınmasını ve özür dilenmesini,
Soykırım faillerinin basında ve ders kitaplarında ifşa edilmesini,
Hala okul ve sokak isimlerinde yer alan soykırım faillerinin adlarının, soykırımdan kurtaranların adları ile değiştirilmesini
İnkarcılığı sürdüren ve destekleyen her türlü kişi ve kurumun ifşa edilmesini ve bunlarla işbirliğinin sona erdirilmesini,
İnkâr propagandası için kurulmuş bütün kurumların lağvedilmesini ve bunlara ayrılan bütçenin toplumsal bir yüzleşmenin sağlanması için kullanılmasını talep ediyoruz.
Bu talepler doğrultusunda yürütülecek birleşik bir mücadele, geçmişte ve bugün halen yaşanmakta olan benzeri cürümleri engelleyecektir. İnkâr edilen geçmiş, barış dolu bir geleceğin önündeki en büyük engeldir. İnkâr sürdükçe, soykırım sürmektedir.
Türkiye ve dünya halklarını başarısızlığa mahkûm bu inkâr siyasetini bertaraf etmek ve birlikte barış içerisinde yaşayacağımız adil bir geleceği inşa etmek için Nor Zartonk’un ve Arjantin Ermenileri Derneği’nin taleplerini sahiplenmeye, bu mücadelede kendi sözleri ve sesleriyle yer almaya davet ediyoruz. Bir yüz yıl geçti. Bir gün daha geçmesin.”