Dünyada bu kadar çok zırhlı araçla cinayet işlenen başka bir ülke yok. ‘Yerli ve milli’ bir icat. Bugün resmi olarak Çocuk Bayramı, zırhlı araçla katledilen 5 yaşındaki Efe’nin ‘asli kusurlu’ olduğu gün! Baba Tektekin, ‘Hep Kürdüz diye’ diyor
Gülcan Dereli
Zırhlı araçla cinayet buraya mahsus yöntem. Dünyada bu kadar çok zırhlı araçla cinayet işlenen başka bir ülke yok. “Yerli ve milli” bir icat. SİHA’nın bir nevi kara versiyonu. Cinayet araçları bu memlekette genellikle Kürtler düşünülerek icat edilir. Sağda solda bulunan mühimmattır, karakoldan atılan havandır, şehrin içinde bir silah olarak kullanılan demirden silahtır… İlk muhatabı da tabii Kürtlerdir, belki de tek muhatabı… En çok da onların çocuklarıdır. Ceylan’dır, Uğur’dur, Ayşe’dir… 4 yaşındaki Taha Kılıç’tır, 5 yaşındaki Hakan Sarak’tır, 6 yaşındaki Bünyamin Bayram’dır, 6 yaşındaki Felek Batur’dur, 7 yaşındaki Muhammet’tir, 6 yaşındaki kardeşi Furkan Yıldırım’dır, 7 yaşındaki Berfin Dilek’tir, 7 yaşındaki Kobanêli Raşid Oso’dur, 9 yaşındaki Yusuf Yılan’dır, 10 yaşındaki Diren Basan’dır, 7 yaşındaki Maziye Aslan’dır ve tabii daha 5 yaşındaki Efe Tektekin’dir… Liste buraya sığamayacak kadar uzundur, acısı ve öfkesi de… ‘Asli kusurlu’ hep Kürt’tür. Memlekette çok uzun zamandır Kürt olmak zaten ‘asli kusur’dur!
İnsan Hakları Derneği’nin verilerine göre 2008-2021 yılları arasında en az 20 çocuk zırhlı araçlarla katledildi. Bu cinayetlerin davası da cinayet kadar ürkütücü. Yargının şaşmaz kararı katledilen çocuğun ‘asli kusurlu’ olduğudur. Demirden araçla çarpan daima haklıdır! Top peşinde koştuğu için, bakkala gittiği için, bilye, saklambaç oynadığı için Kürt çocuk da daima suçludur. Dahası zırhlı aracın ezmesi sonucu ölürken araca zarar verdiği için suçludur! 5 yaşındaki Efe, trafik kurallarının anlatıldığı el kitabını okuyup uygulamadığı için suçludur! Efe Tektekin, 11 Eylül 2019 yılında zırhlı araçla katledildi, polis beraat etti ve vicdanının rahat olduğunu söyledi. Mahkeme beraat kararının gerekçesini açıkladı ve evet Efe ‘asli kusurlu’ dedi. Bugün resmi olarak 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı; 5 yaşındaki Kürt Efe’nin, milyonlarca Kürt çocuğun ‘zırhlı’ eğitim sistemiyle anadillerinin ve bedenlerinin öğütüldüğü günlerden bir gündür! Efe Tektekin’in davasını ailesine ve avukatlarına sorduk, annesinin hıçkırıklarına kulak verdik.
Devlet dersinde ölen çocuklar
Tektekin ailesinin avukatı Sedat Çınar’a sorduk. Çınar, bilirkişi raporlarına ilişkin, “Birincisi olay sonrası bir trafik kaza tespit tutanağı var. Olayda trafik kaza tespit tutanağında sürücü polis kusurlu, hani az kusur, çok kusur ama kusurlu diyor. Tali kusurlu demiş. Yine savcılık iki ay sonra bir bilirkişi raporu aldırmış. Orada da kusurlu olduğunu söylemiş. Üstelik bir polis memuru hazırlamış. 26 Temmuz 2021’de keşif yapıldı ve olay yerini gözleyen bilirkişi de sürücüye polisin tali kusurlu olduğunu söyledi. Ardından dosya İstanbul ATK’ye gitti, polis kusurlu değil denildi. Fakat bu rapor geldikten sonra biz de söyledik, savcı da gördü, yani mevcut dosyadaki duruma uygun değil bu rapor. Bu çelişkinin giderilmesini istedik, bu kez tekrar gitti. 7 kişilik bir genişletilmiş uzmanlar kurulu bir rapor hazırladı. Gönderdi. Orada da çoğunluk görüşü sürücü polis memurunun kusurlu olduğunu söylüyor. Yani trafik tespit tutanağında ve iki bilirkişi raporunda üstelik bunlar polis memuru ve ATK’nin genişletilmiş uzmanlar kurulunda 4 kez kusurlu bulundu. Teknik rapor olarak. Ama mahkeme bir tane azınlık görüşe dayanarak kusurlu olmadığını söylüyor. Yani polis memurunun nasıl mahkemede ‘Benim vicdanım rahat’ dediyse, her nedense bu mahkemede de hukuk yolculuğuna çıkmış hakim heybesinden vicdanından çıkarmış daha hafif olsun diye yola çıkmış. Ve polis memurunu beraat ettirmek için elinden geleni yaptı” diyor.
Efe Tokatlı olsaydı!
Av. Çınar, şöyle devam ediyor: “Kürtlerde bir söz var. Diyor ki güçsüz Kürt, ‘Xwede hakê me ne hêle’, Allah hakkımızı bırakmasın, sizin yanınıza koymasın! Yani güçsüz Kürt, gücünün yetmediği zalime karşı bunu söylüyor. Her hukukçuda vicdan olması gerekir. Vicdan önemli bir kavramdır. Hukukta da önemli bir kavramdır. Ahlak felsefesinde de önemli bir kavramdır. Siz eğer vicdanınızı bir kenara bırakırsanız, yolculuğunuzda heybenizden vicdanı çıkarırsanız, ahlaki değerlerinizi de bir kenara bırakmış olursunuz. Yani gerçekten de artık hukukla izah edilebilir bir durum değil bu. Efe Tektekin’in ölümü eğer Tokat’ta olsaydı, Efe Tokatlı bir ailenin çocuğu olsaydı veya Yozgat’ta meydana gelseydi, bu davada ortaya çıkan sonuç bu olmayacaktı. Artık söylenecek bir şey yok. Şimdi şöyle siz eğer hukukta o kürsüye otururken kendi kişisel tarihinizde bir Kürt’e ilişkin ön yargılara sahipseniz Kürt çocuk, çocuk değil. Kürt insan insan değil, o Kürt’ün hayatı hayat değil. Dolayısıyla bunlar onu korunması gereken bir değer olmaktan çıkıyor.”
‘Bilinçli cinayet’
Cinayetin kasten olduğuna vurgu yapan Av. Çınar, “Şimdi bu güzergah sürücünün oradan geçmemesi gereken bir güzergah. Güzergahına tanımlanmamış bu yol. Şimdi mesela diyorlar ki çocuğun anne-babası, ebeveyni yok ki orada, bir kusur var. Hani 5 yaşında bir çocuk ama meskun mahal. Yani hemen yan sokakta çocukların top oynadığı bir alandır burası. Yaşam alanı. Kadınlar ve çocuklar, yaşlılar var, dükkanlar, kahvehaneler, bakkal ve fırın var. Siz buradan geçmek durumundasınız. Yani özel bir görev verilmemiş ise zırhlı araçla oradan geçemezsiniz. Yani nasıl ki Efe, 5 yaşında bir çocuk, tek başına o caddede bulunması gerekmiyor diyorsanız, bu bir kusur diyorsanız, sizin oradan geçişiniz bile başlı başına bir sorundur. Yani polisin oradan geçmemesi lazım. Bölünmüş bir yol var ve ben orası da kısa diye oradan geçtim diyor. Halbuki uzun dediği yer 30-40 metre ya var ya yok. Oradan geçiyor. Ama yani oradan geçerken de şunu biliyor: Birine çarpabilirim. Sonuçta siz o caddeden geçerken, bu zırhlı araçla birilerine çarpmayı göze almışsınız demektir. Yani ortada bilinçli bir taksir var. Bu durumun tartışılması gerekirken polis cezasızlıkla ödüllendirildi” dedi.
‘Peşini bırakmayacağız’
Efe Tektekin’in dedesinin de zırhlı araç ile katledildiğini anımsatan Av. Çınar, “Kürt olunca ve karşı tarafta polis olunca iş bu noktaya getiriliyor. Yani gerçekten hukukçu olarak ben ne söyleyebilirim. Teknik olarak elbette ki söylememiz gereken şeyleri söylüyoruz. Ve biz bu davanın peşini bırakmayacağız. Sonuçta yaşam hakkı ihlal edildi. Devlete yüklenen, hakime yüklenen görevler ihlal edildi. Savcılara yüklenen görevler ihlal edildi, savcının emrinde çalışan polis görevini yapmadı. Ne yapmadı? Bilgileri doğru dürüst toplamadı” diye vurguladı.
‘7 buçuk metre sonra duruyor’
Olay anına dair de bilgi veren Av. Çınar, sözlerine şöyle devam etti: “Çocuğa önce vuruyor. Ardından ön tekerleği ile üzerinden geçiyor. Arka tekerleği üzerinden geçiyor. Ondan sonra araçta bir zıplama oldu deyip 7 buçuk metre sonra durabiliyor. Mahkeme diyor ki çok süratli değildi. Yani sürati hukuki sınırlar içerisinde. Dolayısıyla bir sorun yok. Yani sizin birini öldürmekten, ceza alabilmeniz için herhalde belli bir kilometreye ihtiyaç var. Çok zorlama kararlar bunlar. Mahkeme bu adamı beraat ettirmek için elinden geleni yaptı. Yani nasıl böyle bir karar veriyor hakim, hakikaten anlamak mümkün değil. Karardan hemen sonra da bazı muhalif gazeteciler, ‘Hiç şaşırmadınız değil mi?’ dedi. Ya nasıl şaşırmam? Çok şaşırdım. Böyle bir hukuksuzluk olur mu ya? Hazırlık soruşturmasında mesleki dayanışma dedik. Sonuçta polis, kazaya karışan polis tutanağı tanzim edenler polistir. Yani korur, kollar, mesleki dayanışma. Ama bir hakim nasıl böyle davranır, onu anlamak mümkün değil. Yani bir hukukçunun, bir avukatın bunu anlaması mümkün değil. Onu bir kenara bırakalım. Başta vicdandan bahsettim. Yani hakikaten de heybesinde vicdanı olmayan bir hukuk. Onun için ailenin diliyle söylersem Xwedê heqê me nehêle. Yani Allah hakkımızı bırakmasın.”
*Allah hakkımızı yanınıza bırakmasın!
Baba: Kürdüz diye çocuklarımız öldürülüyor
Mahkemenin kararına tepki gösteren Efe’nin babası Ahmet Tektekin de “5 yaşındaki bir çocuğu öldürüyorlar, bir de suçlu diyorlar. Bir de polis vicdanının rahat olduğunu açıkladı. Bu nasıl bir vicdandır? Kendi çocuğu olsaydı kabul eder miydi acaba? Kabul etmez” dedi. Daha önce Cizre’de, İdil’de, yine Diyarbakır’da birçok çocuğun zırhlı araçla katledildiğine dikkat çeken Ahmet Tektekin, “Ve davalarda neredeyse hiçbir polis tutuklanmadı. Kürt meselesinden dolayı Kürdüz diye çocuklarımız öldürülüyor. Onlar için Kürtlerden bir kişi daha eksilmiş” diye konuştu.
‘Çocuğu bilerek eziyor’
Görgü tanıklarının verdiği ifadelerin de dikkate alınmadığını kaydeden Ahmet Tektekin, şöyle devam etti: “Mobese kamerasının kayıtları ortada yok. Ben olayda kamera kayıtlarını gördüm, çocuğu bilerek eziyor. Savcı geldi, olay yeri inceleme yaptı. Kamera kayıtlarını almadı. Arabayı süren bekçiymiş. Sürekli yalan ifade verdiler, hepsi davada ortaya çıktı. Hepsi yalan çıktı. Mahkeme de tek taraflı karar verdi. Davanın sonuna kadar takipçisi olacağım. Anayasa Mahkemesi olsun, Avrupa İnsan Hakları olsun. Sonuna kadar peşini bırakmayacağız.”
Anne konuşamadı…
Son olarak Efe’nin annesi ile konuşmak istiyorum. Ancak o günü sadece iki kelime ile anlatabiliyor: Pazardaydık, keyifliydi, simit almak istedi, ben de para verdim.” Sonra sesi gidiyor ve anne daha fazla konuşamıyor. Sanki o günü tekrar yaşıyordu.