Türkiye ve Ortadoğu’da yaşanan savaş ve kargaşanın derinleşmeden İmralı kapılarının açılması gerektiğini belirten HDP Milletvekili Selçuk Mızraklı, “Bu coğrafyada yıkım ve gözyaşı getirenler asıl bölücülüğü yapıyor. Hak, hukuk, adalet kavramları kullanan herkesin, bu hukuksuzluğa, haksızlığa ve tecride karşı çıkmalıdır” dedi.
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde tutuklu PKK Lideri Abdullah Öcalan, 27 Temmuz 2011’den bu yana avukatlarıyla, 5 Nisan 2015’ten bu yana da İmralı Heyeti ile görüştürülmüyor. En son kardeşi Mehmet Öcalan’ın 11 Eylül 2016’da yaptığı kısa görüşmeden bu yana Öcalan’dan haber alınamıyor. Mezopotamya Ajansı’ndan Esra Solin Dal’a konuşan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Selçuk Mızraklı, bu politikanın bölgesel sonuçları olduğunu ifade ederek, İmralı kapılarının derhal açılması gerektiğini söyledi.
‘Asıl bölücüler gözyaşı getirenler’
Öcalan’ın tutuklu bulunduğu günden bu yana ülkede yaşanan savaş ortamının son bulması için mücadele ettiğini dile getiren Mızraklı, 2014 ile 2015 yılları arasında sürdürülen çözüm sürecini de hatırlatarak, şöyle devam etti: “Sayın Öcalan’ın çözüm için defalarca yaptığı öneriler karşılıksız bırakıldı. Öcalan’ın, bu ülkedeki ötekileştirilmiş halkların, yüz yıllık cumhuriyet tarihinin kazanımları, bugün itibarıyla toprağa gömülmek isteniyor. Öcalan’a uygulanan tecrit bu ülkede halkların bir arada yaşama konusundaki ideasına uygulanıyor. Bu coğrafyada yıkım ve gözyaşı getirenler asıl bölücülüğü yapıyor. Bütünleştirici olmaya çalışan Öcalan’ın tutumdur. Ayrıştırıcı olanlar ise, bugün devreye konulmuş olan süreçtir.”
‘Kürtlere tecrit uygulanıyor’
Tecridin eşit, adil ve özgür yaşam paradigmasına uygulandığını dile getiren Mızraklı, Öcalan şahsında uygulanan tecridin bir bütün olarak Kürtlerin demokratik siyasetine, toplumsallığına ve Ortadoğu’da çözümü geliştirecek olan barış projesine uygulandığını vurguladı. 2013-2014 yıllarında başlatılan barış görüşmelerini hatırlatan Mızraklı, Öcalan’ın Suriye ve Rojava’ya ilişkin güçlü öngörüleri olduğunu, bunların bir bir geçekleştiğini belirtti. Öcalan’ın özelikle Oslo sürecinde yapmış olduğu belirlemelerde, Suriye ve Irak’ın ortasındaki hatta, Sünni radikal İslamcı bir gelişmenin olabileceğini öngörerek, Rojava’da yaşayan halkları uyardığını anımsatan Mızraklı, halkın kendilerini koruyabilecekleri koşulları yaratmaları gerektiğini belirtip, daha büyük katliamların yaşanmasını önüne geçtiğini söyledi.
‘Devletler çıkarı temelinde davranır’
Avrupa Konseyi bünyesindeki CPT’nin Öcalan’a uygulanan tecride karşı sessiz kalmasının nedenlerine değinen Mızraklı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Devletler her zaman çıkarları temelinde davranırlar. Bazen devletlere bağlı uluslararası kurumların alt kurumları, bu çıkar esaslarına göre davranır. Uluslararası ve ulusal hukuk açısından baktığınız zaman dünyada eşi benzeri pek bulunmayan bir durumla karşı karşıyayız. Hak, hukuk, adalet kavramları kullanan herkesin, bu hukuksuzluğa, haksızlığa ve tecride karşı çıkmalıdır. İnsanlık ve hukuk onuru, vicdanı bunu gerektirir.”
‘İmralı kapıları açılmalı’
Türkiye ve Ortadoğu’da yaşanan kaos derinleşmeden İmralı kapılarının açılması gerektiğini aktaran Mızraklı, şunları söyledi: “Öcalan, bulunduğu her koşulda yeni yaratımlar konusunda mahir bir insan olmuştur. Her yeni gelişen durumda çözüme dönük bir takım sonuçlar ortaya koyduğunu biliyoruz. Yeri geldiğinde en zorlu ve ağır koşullarda bile çözümü ve halkların barış içinde bir arada yaşama kültürünü esas alan bir tutumu olmuştur. Biz bunu tarihin birçok evresinde gördük. Çatışmalı dönemde gördük, çatışmalara ara verilen ateşkes dönemlerinde gördük.”