Türkiye neredeyse 40 yıldır ‘son terörist’i yok etmek adına savaş araçlarına trilyonlar harcıyor, binlerce askeri seferber ederek Federe Kürdistan topraklarına giriyor ama her operasyonun başı ile sonu çok farklı oluyor
Kürt sorununda yıllardır çözümsüzlüğü dayatan Türkiye’nin siyasal iktidarları, ülke içinde Kürt siyasetçilere ve halkına karşı saldırılarını sürdürürken ülke dışında da 1983’ten beri yaptığı operasyonlarla savaşı derinleştiriyor ama sonuç da alamıyor. KDP’yi de yedekleyerek başlattığı son operasyon ise birkaç gün önce başladı ve sürüyor. Ancak, yakın tarih bu operasyonların olumsuz sonuçlarına tanık oldu. Her seferinde on binlerce asker ve korucunun yanı sıra savaş uçakları ve toplarla bombalanan bölgedeki Kürt varlığına son verilemezken, savaşın dozu her seferinde arttırıldı. Bu saldırılara ilk dönemlerde karşı çıkan KDP, 1990’lı yıllardan itibaren destekleri yanı sıra bire bir içinde yer almaya başladı.
1983’ten bu yana
Türkiye’nin Federe Kürdistan Bölgesi’ne yönelik ilk saldırısı 1984 yılında yapıldı. Türkiye ile Irak hükümetleri arasında 1983 yılında imzalanan “Sınır Güvenliği ve İşbirliği Anlaşması” ile Türk Silahlı Kuvvetleri’ne Irak topraklarında 10 kilometre girebilme imkânı sağladı. Bu anlaşmaya dayanan TSK 26 Mayıs 1983 tarihinde “Sıcak Takip Operasyonu”nu başlattı. 7 bin askerle başlatılan operasyonda TSK sınırı 5 kilometre kadar geçti. Aralıklarla süren saldırılar 2 Haziran 1983 tarihinde TSK’nın geri çekilmesiyle sona erdi. 11 Ekim 1984 tarihinden sonra bölgeye yapılan saldırılarda yine Kürt güçleri hedef alındı. Yapılan saldırılara dönemin KDP Lideri Mesud Barzani de tepki göstermiş ve 1983 Temmuz’unda “KDP-PKK Dayanışma İlkeleri” başlıklı bir protokolle ittifaka varılmıştı.
İlk hava saldırısı
Türkiye’nin ilk hava saldırısı ise 15 Ağustos 1986 tarihinde yapıldı. 12 Ağustos’ta Çukurca’da 14 askerin hayatını kaybetmesinin ardından başlatılan operasyonda, 10 uçak ve 8 bin askerle karadan ve havadan saldırılar gerçekleşti. Türkiye’nin hava saldırısına ilk uluslararası tepki ise, operasyonun kabul edilemez olduğunu ifade eden Libya lideri Muammer Kaddafi’den geldi. Türkiye’nin eylemini, sert dille eleştiren İran ise saldırıda Kürt sivillerin katledildiğini belirtti. Bundan sonra yine 4 Mart 1987’de 30 savaş uçağı ile düzenlenen saldırılarda bölge ağır bombardımana tutuldu. Bu saldırılara da İran, Libya ve KDP tarafından tepkiler yükseldi.
90’larda rutin saldırılar
4 Ağustos 1991’de başlatılan “Süpürge Harekâtı”nda ise, TSK tarafından Xakûrkê başta olmak üzere Federe Kürdistan bölgesinde birçok alan yoğun bombardımana tutuldu. Bu tarihten sonra çeşitli tarihlerde kısa süreli yapılan saldırıların en büyüğü 12 Ekim 1992 tarihinde düzenlendi. Yaklaşık 15 bin asker, tank, helikopter ve hava gücü destekli askeri birlikle yapılan saldırılar 20 gün boyunca sürdü. Xantûr Dağı bölgesinde yoğunlaşan saldırılarda Heftanîn ağır şekilde bombalandı.
28 Ocak 1994’te düzenlenen saldırıda ise Türk savaş uçakları tarafından Süleymaniye yakınlarındaki Zelê bölgesi yoğun bir saldırıya uğradı. Ardından TSK, 35 bin personelin katılımıyla 21 Mart 1995’te “Çelik Harekâtı”nı başlattı. Heftanîn bölgesi başta olmak üzere birçok bölge TSK uçaklarının bombalamalarına maruz kaldı. Saldırılar sırasında 64 asker yaşamını yitirdi.
Her saldırıya bir isim,
5 Nisan 1996 gecesi Lice, Hani, Kulp ve Genç ilçeleri arasındaki bölgede başlayan “Atmaca Harekâtı” ise daha sonra sınır dışına taşındı. Kürt bölgelerinin kara ve havadan yoğun saldırılara maruz kaldığı operasyon sırasında 40 askerde yaşamını yitirdi. Aynı yıl içerisinde 14 Haziran tarihinde başlatılan “Tokat Operasyonu”nda ise Botê, Sinat, Avaguzê, Birkê Evdal, Elagiş ve Heftanîn bölgeleri savaş uçakları tarafından bombalandı. Yine TSK, 30 Aralık 1996’da da Sinatê bölgesine yönelik başlatılan operasyonda bölge savaş uçakları tarafından bombalandı. Bu saldırılar sırasında da 11 asker yaşamını yitirdi.
Ağır kayıplar veriliyor
14 Mayıs 1997 yılında başlayıp 2 buçuk ay süren “Çekiç Harekâtı” ise bölgeye düzenlenen en kapsamlı saldırı oldu. 200 bin asker ve korucunun katıldığı saldırılarda bölge yoğun şekilde bombardımana tutuldu. Harekâta katılan Barzani kuvvetlerine ait Peşmerge unsurları Jandarma Asayiş Komutalığı’nın kontrolünde görev yapmıştır. Ayrıca Saddam Hüseyin’in Sersing’deki sarayı karargâh olarak kullanılmıştır. Karadan da yürütülen saldırılar sırasında 13’ü subay olmak üzere 114 asker yaşamını kaybetti.
“Çekiç Harekatı”nın devamı niteliğinde 15 bin asker ve korucu ile birlikte 25 Eylül 1997 tarihinde “Şafak Operasyonu” düzenlendi. PKK’nin etkin olduğu bölgelerin hedef alındığı saldırılarda savaş uçaklarının yanı sıra karadan da saldırılar düzenlendi. Operasyonda 31 asker yaşamını yitirdi. 23 Nisan 1998 tarihinde başlatılan “Murat Operasyonu” da 40 bin asker ve korucunun katılımı ile yapıldı. Diyarbakır, Bingöl, Muş ve Bitlis’te başlayan operasyon sınır dışına taşındı. TSK, çatışmanın ilk üç gününde 3 Türk askerinin hayatını kaybettiğini açıkladı.
Bu tarihten sonra 1999 yılında ve çeşitli dönemlerde küçük çaplı saldırılar gerçekleşti. Fakat uzun dönem süren bu ortam 2007 yılında TSK’nin saldırılarını yeniden başlatmasıyla bozuldu. 16 Aralık 2007’de başlayan saldırılarda Zap, Avaşin, Xakûrkê bölgeleri savaş uçakları tarafından bombalandı. Federe Kürdistan yönetimi yaptığı açıklamada yaklaşık 10 gün süren bu saldırılarda, 10 sivil yerleşim yerinin de bombalandığını ve 1 sivilin yaşamını yitirdiğini açıkladı.
Zap’ta yaşananlar,
15 Ocak ve 4 Şubat 2008 tarihlerinde de Zap-Şîvê, Avaşîn-Basyan ve Xakûrkê bölgeleri savaş uçakları tarafından bombalandı. Bu bombalamaların ardından TSK tarafından 21 Şubat 2008’de ‘Güneş Harekâtı’ başlatıldı ve 29 Şubat’ta kadar devam etti. 10 bin askerin sınırı geçerek katıldığı operasyon sırasında Zap, Xakûrkê ve Avaşin topçu atışlarının yanı sıra savaş uçakları ile de bombalandı. Saldırılar sırasında bölgede bulunan 4 köprü de yıkıldı. Harekât sırasında aralarında pilotların da bulunduğu 24 asker ve 3 korucu öldü. Özellikle Zap bölgesinde ağır kış koşullarından da etkilenen askeri birlikler bir süre sonra geri çekildi. Yapılan bu saldırılara dönemin Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon’un yanı sıra ABD, Almanya ve İngiltere gibi ülkelerden tepkiler geldi.
Sürekli bombardıman
17 Ağustos ve 24 Ekim 2011 tarihleri arasında da TSK tarafından Federe Kürdistan Bölgesi’ne yönelik birçok saldırı düzenlendi. Türk savaş uçakları başta Qendîl ve Kato Dağı çevresini yoğun şekilde bombardımana tuttu. Bu saldırılar sırasında bölgede bulunan sivil yerleşim yerleri de zarar görürken, siviller bölgeyi terk etmek zorunda kaldı.
23 Temmuz 2015 tarihinde Suriye tarafından açılan ateşle Astsubay Yalçın Nane’nin hayatını kaybetmesinin ardından DAİŞ’e karşı operasyon başlatacağını belirten TSK 25 Temmuz’da “Şehit Yalçın Nane Operasyonu”nu başlattı. Fakat hedefte DAİŞ yerine Kürt bölgeleri Zap, Metina, Basyan, Kandil, Xakurkê, Haftanin, Avaşin ve Garê vardı. Bu bölgeler savaş uçakları tarafından yoğun bombalamaya maruz kaldı.
TSK bölgeye yerleşiyor
11 Mart 2018’de başlayan Kararlılık Harekatı’nda ise TSK, diğer operasyonlardan farklı olarak Federe Kürdistan bölgesinde askeri üsler kurmaya başladı. Irak sınırının 15 kilometre içinde düzenlenen harekât sırasında stratejik noktalara üsler kuruldu. Federe Kürdistan yönetimi ve Irak hükümetinin de desteğiyle kurulan bu üslerden kara saldırılarının yanı sıra Türkiye’den kalkan uçaklarla Zap, Avaşin ve Metina gibi bölgeler defalarca bombalandı.
Son olarak 28 Mayıs 2019 yılında ilk olarak Xakûrkê bölgesine yönelik başlayan “Pençe Operasyonu” ise çeşitli isim ve saldırılarla devam ediyor. İlk saldırı 12 Temmuz 2019 tarihine kadar devam ederken, saldırılarda savaş uçakları Rewanduz ilçesinin Saye, Sevek ve Hellemun köyleri bombaladı. Bu saldırılar sırasında 2 asker yaşamını yitirdi. Hemen arkasından 13 Temmuz 2019’da başlayan “Pençe-2 Operasyonu” ise Zaho-Barzan bölgesini de kapsayacak şekilde genişletildi. Bu saldırılarda Xelîfan, Koner, Şoşnê, Şoşnê Tepesi, Çiyadil, Geliyê Kevrit, Xakurkê, Miharê Vadisi ve Bradost kırsalı yoğun şekilde bomba ve top atışlarına uğradı. Hemen ardından başlatılan “Pençe-3 Operasyonu”nda da bölgenin Haftanin alanları hedef alındı. Saldırılar sırasında Kani Dizan ve Serê Ziraran yamaçlarını ile Xelîfan, Geliyê Reş ve Lêlikan köylerinin kırsalları da ağır şekilde top atışına tutuldu.
Kara harekâtı
15 Haziran 2020 tarihinde başlayan “Pençe-Kartal Operasyonu” kapsamında eş zamanlı olarak Şengal, Mexmûr, Zap, Heftanin, Avaşin, Qendîl ve Derabi savaş uçakları tarafından bombalandı. Operasyonun ardından Irak Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’nin Irak Büyükelçisi Fatih Yıldız’ı bakanlığa çağırdı ve Türkiye’ye nota verdi. Pençe-Kartal Operasyonu’ndan iki gün sonra, 17 Haziran 2020’de, Pençe-3 Operasyonu’nda ilerlenen Heftanin’in daha da güneyine kara harekâtı olarak “Pençe-Kaplan Operasyonu” başlatıldı. Türkiye yetkilileri bu saldırıyla birlikte Pençe Operasyonları kapsamında sınırdan 40 kilometre kadar içeriye girildiğini açıkladı. Bu saldırılarda 2 Irak askeri de öldürüldü.
Garê’de katliam
“Pençe Operasyonu” kapsamında 10 Şubat 2021’de de Garê bölgesinde bulunan Siyanê’ye hava indirme yapılarak “Pençe Kartal-2 Operasyonu” başlatıldı. Bu operasyon kapsamında 14 Şubat gecesi PKK’nin elinde bulunan asker ve polisler için Garê bölgesine saldırı düzenledi. Bu saldırılarda PKK’nin elinde bulunan 13 asker ve polis yaşamını yitirdi. 24 Nisan 2021 tarihinde ise “Pençe-Yıldırım” ve “Pençe-Şimşek” adında iki operasyonun eş zamanlı olarak başlatan TSK, Metina ve Avaşin-Basyan bölgelerinde yoğun bombalama gerçekleştirdi. Bu harekât altında saldırılarını sürdüren AKP-KDP ortaklığında Federe Kürdistan Bölgesi’ne yönelik operasyon başlattı. Operasyon CHP başta olmak üzere muhalefet partileri tarafından da desteklendi.
8 başbakan 13 hükümet
Özellikle ekonomik ve siyasi krizler döneminde yoğunluk kazanan bu askeri saldırılardan Türkiye istediği sonuçları hiçbir zaman alamadı. Bugüne kadar gerçekleşen 17 ana harekât içerisinde bölgeye sayısız askeri operasyon düzenlendi. Her seferinde “Örgütü bitireceğiz” diye yola çıkan ve “binlerce örgüt mensubunu öldürdük” diye operasyondan dönen Türkiye, aslında her saldırıyla kendisini de yalanlamış oldu. PKK’nin aktif olarak sahaya çıktığı 1984 yılından AKP dönemine kadar 8 farklı başbakanın kurduğu 13 hükümet gibi AKP hükümetleri de sorunun çözümünü askeri operasyonlarda aradı. Fakat sadece AKP döneminde yapılan onlarca operasyonda da ne denilen gibi “PKK bitti” ne de Kürt sorunu çözüldü.
Tolga Güney / İzmir – MA