Tarım alanlarının maden ve enerji sektörünün rantına açıldığını söyleyen Tarım Orkam-Sen İzmir Şubesi Başkanı Çağdaş Topal, 20 yılda 7 milyon hektara yakın bir tarım alanı kaybı olduğunu belirtti
Türkiye’de iktidarların yarattığı ‘Tarımda kendi kendisine yetiyor’ algısı artık tutmuyor. Samanın bile ithal olduğu Türkiye’de yaşanan bu durum gıda fiyatlarına da yansıdı. Yurttaşlar kilosu 60 lirayı bulan biber, 30 lirayı geçen domatesleri pazar ve marketlerden alıyor. Bu durumun arkasında yatan en büyük sebeplerden birisi de tarım alanlarının enerji ve maden gibi sektörlere kurban edilmesi. Yaşanan ekolojik kriz, yerini giderek büyüyen bir gıda krizine bıraktı. Fakat tarımın teşvik edilmesi gerekirken, tam tersine tarım alanlarındaki projelere daha da hız verildi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2000 yılında 26 milyon hektar olan ekilebilir tarım arazisi, 2021 yılında açıklanan rakamlara göre 19,6 milyon hektara düştü.
Yağma projeleri durmuyor
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, 27 Martta Bergama’da Tahtalı Barajı’nın koruma alanında yer alan zeytinliklere komşu ormana açılmak istenen perlit ocağı için ÇED sürecini başlattığını duyurdu. Ocak yapılmak istenen alanın etrafında zeytinlikler, tarla ve bağlarla kaplı. Bakanlık yine 26 Mart tarihinde bu sefer Bayındır ilçesinde açılmak istenen maden ocağı ve yıkama eleme tesisi için “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) gerekli değildir” kararı verdi. Proje alanına en yakın yerleşim ise 800 metre uzaklıkta iken sahanın 220 metre kuzeyinde Küçükmenderes Nehri geçiyor ve bölgede ciddi tarım arazileri bulunuyor. Bakanlık, 15 Nisan tarihinde ise Bergama Kozak Yaylası’nda 40 bin hektarlık alanda granit ocağı projesi için ÇED süreci başlatıldığını ilan etti. Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü verilerine göre, ruhsat sahası içerisinde ve ÇED alanı civarında fıstıklık ve bağ gibi vasıflı tarım alanları yer alıyor.
Tarım alanları imara açılıyor
8 Nisan günü ise Foça ilçesinde Atatürk ve Fevzipaşa mahallelerinde kalan birinci derece doğal SİT’e denk gelen “kesin korunacak hassas alan” statüsündeki bölgenin büyük bir kısmının derecesi “nitelikli doğal koruma alanı” olarak değiştirildi. Böylece alanın imara açılmasının önü açıldı. Alan, tarım alanları ve zeytinliklerle ile kaplı. Yine Çeşme ilçesinde Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yapılmak istenen “Çeşme Turizm Projesi” alanı içerisinde de ciddi zeytinlik ve tarım alanları bulunuyor.
‘7 milyon hektar kayıp’
İzmir Zeytinime Dokunma Kolektifi bileşenlerinden Tarım, Orman, Çevre ve Hayvancılık Hizmet Kolu Kamu Emekçileri Sendikası (Tarım Orkam-Sen) İzmir Şubesi Başkanı Çağdaş Topal, Türkiye genelinde tarım arazilerine yoğun bir saldırının olduğunu vurgulayarak, bunun ekonomik sistemle alakalı olduğunu belirtti. Son yıllarda tarım alanlarının turizm, maden, enerji ve inşaat için talana açıldığını kaydeden Topal, “Temel amaç bu bölgelerin hızlı bir şekilde sermayeye dönüştürülmesidir. Çünkü mevcut politikamız doğayı hızlı bir şekilde paraya çevirmeyi amaçlıyor. Sadece TÜİK verilerine göre bile son 20 yılda 7 milyon hektara yakın bir tarım alanı kaybımız var. Bu alana çayır ve meraları da eklediğimizde birçok ülkenin yüz ölçümünden çok daha büyük bir alanı kaybettik. Ekilebilir tarım arazileri, kaybedilecek marjinal sınırına çoktan ulaşmış durumda” diye belirtti.
Araziler talana açıldı
Ege için rakamsal bir veri paylaşmanın zor olduğunu aktaran Topal, “İzmir’in merkez ilçeleri bile 10-15 sene öncesine kadar tarımın devam ettiği coğrafyalardı. Hala tarım yapılan Çeşme ve Urla’da bugün büyük bir talanla karşı karşıyayız. 160 milyon metrekarelik bir alan turizm sektörü için imara açıldı. Bu İzmir içi büyük bir alan. Yine Bergama’da tarım arazileri belediye tarafından satılıyor. Kamuya ait tarım arazileri çiftçilerin kullanımındayken satılmaya başlandı. Satın alan kişilerde burayı tarım arazisi olmaktan çıkardı. Yine mera kanunlarının da değiştirilmesiyle birlikte meralar kiraya veriliyor. Çoğu zaman bu alanlara geri dönüşüm ve katı atık tesisleri kuruluyor. Bu nedenle de bu alanlar mera vasfını yitiriyor” dedi.
‘Kötüye gidiyoruz’
Orman ve tarım arazilerinde, ekolojik bir anlayışla, gıda krizini ciddiye alan politikalar yürütülmesi gerektiğini vurgulayan Topal, “Bu sürecin bu kadar kötü gitmesinde en büyük neden yönetimsel anlayış. İzmir’de kurulan kooperatiflerin önü tarım müdürlükleri tarafından kesiliyor. Çevreye yapılan her müdahale ekosistemde bir baraj oluşturuyor. Temiz olarak görülen enerji sektörleride doğaya bir müdahalede bulunuyor. Enerji ihtiyacımızı ranta dayalı değil ekolojiyi gözeten, ihtiyaç kadar üretim yapan planlı bir sistem olması gerekir. Kötüye gidiyoruz” diye konuştu.
Tolga Güney – İzmir / MA