Ekonomik göstergeleri yorumlayan Nesrin Nas, ‘Türkiye yüksek enflasyon ile birlikte hızla bir gıda krizine doğru gidiyor’ ifadelerini kullandı
Türkiye savaş ortamında ekonomik kriz ile boğuşuyor. İktidarın ekonomi yönetiminde yaptığı hatalar nedeniyle artan döviz kurları ve enflasyon karşısında yurttaşlar ise çaresiz durumda.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) tartışmalı verilerine göre, enflasyon Mart ayında aylık yüzde 5,46’lık artışla yıllık yüzde 61,14’e ulaştı. Prof. Dr. Nesrin Nas, MA’dan Esra Solin Dal’a ülkenin içinde bulunduğu durumu değerlendirdi.
Nas’a göre Türkiye enflasyonla birlikte büyük bir gıda krizine doğru gidiyor.
Gıda ve enerji maliyetleri
Ekonominin her geçen gün daha kötüye gittiğine dikkat çeken Nas, krizin bir buhrana dönüştüğünü söyledi. Ekonomik krize ilişkin açıklanan resmi verilerin gerçeği yansıtmadığını vurgulayan Nas, toplumda derin bir yoksulluk ve işsizlik olduğunu kaydetti. Özellikle genç işsizliğin ciddi bir seviye geldiğine vurgu yapan Nas, “Manşet enflasyon dediğimiz şey yüzde 61’lerde, gıda enflasyonu ise TÜİK verilerine göre yüzde 70’i aşmış durumda. Sadece gıda meselesinde değil, enerji maliyetleri son bir yılda yüzde 50 ile yüzde 250 arasında değişmiş. Yaşanan krizle birlikte insanların yaşam koşulları da giderek zorlaştı. Metropoll Araştırma Şirketinin yaptığı araştırmaya göre, toplumun yüzde 50’si yemek ürünlerin azaltmış. Yüzde 31,9’ toplumun üçte birine tekabül ediyor zaman zaman aç kaldığını, yüzde 62’si et tüketmeyi bıraktığını, yüzde 54’ü evi ısıtmadığını, özel aracı olanların yüzde 62’si de özel araç kullanmayı bıraktığı tespit edilmiş. Bu durum herkesi ezen ve kamusal alanın dışına çıkmaya zorlayan bir sürece evirildi” diye konuştu.
Kadın istihdamı neredeyse yok
Ekonomik krizin en çok kadınları etkilediğini dile getiren Nas, kadınların işgücüne katılım oranını hatırlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ülkemiz kadın istihdamında yüzde 29’larda Suudi Arabistan’da Bangladeş’in dahi gerisindeyiz. Kadınlar sosyal güvencesiz ve gelir garantisi olmayan, günübirlik işlerde çalışıyorlar. Maalesef sadece ekonomik hayatın dışına itilmiyorlar aynı zamanda toplumsal yaşamın da dışına itiliyorlar. Ekonomik kriz ve geçim sorunu arttıkça kadına yönelik şiddet de artıyor. Ev işleri, çocuk ve yaşlı bakımı gibi işleri de kadınların omuzlarına yük olarak biniyor. Yani kadın yoksulluğu erkek yoksulluğundan kat be kat daha fazla artı kadın yoksulluğu beraberinde çocuklarında yoksulluğunu getiriyor. Geçen sene yoksulluktan dolayı 155 bin den fazla öğrenci okulu bıraktı. Böyle giderse önümüzdeki nesli de kaybedeceğiz.”
Mutlak yoksulluk var
İktidarın yaşanan sorunlara karşı çözüm olmadığını sözlerine ekleyen Nas, daha çok mevcut problemleri gelecek nesillerin sırtına yıkma politikası olduğunu söyledi. Kamu özel işbirliği çerçevesinde verilen ödeme garantisi, hazine, geçiş, yolcu ve hasta garantilerinin maliyetlerinin tümünün gelecek nesillere borç olarak kalacağının altını çizen Nas, “Bunun adı çözüm değil günü kurtarmak için bütün bedeli geleceğe ödetme olarak yorumlanabilir. Bu da Türkiye ekonomisinin son derece umutsuz ve karamsar getiriyor. Türkiye’de sadece derin yoksulluk yok aynı zamanda genel olarak toplumda bir yoksullaşma var. Orta sınıf tamamen kayboldu. Şimdi çalışan insanların yoksulluğu ortaya çıktı. İnsanları çalıştıkları halde o yoksulluk çemberinde kurtulamıyorlar. Yani göreli yoksulluk mutlak yoksulluğa eviriliyoruz” diye konuştu.
Gıda krizi kapımızda
Ekonomik kriz başta olmak üzere yaşanan sorunların çözülmesi için güvenilir ve itibarlı bir yönetime ihtiyaç olduğunu dile getiren Nas, şöyle devam etti: “Bu iktidar maalesef güvenilirliğini kaybetmiş durumda. Ekonomik kriz başta olmak üzere hepsi siyasi kaynaklı krizlerdir. Siyaseten yaratılmış krizler ekonomide enflasyonun kontrolden çıkmasına, yüksek ve yapışkan bir hal almasına neden oldu. Şu anda hiper enflasyona doğru giden bir sürecin başlamasına ve derin yoksulluğu yaşıyoruz. Bu süreç maalesef hızla bir gıda krizine doğru gittiğimizin göstergesidir. Şu anda bile gıdadan tutun elinizi attığınız her şey çok pahalı. Maalesef bir süre sonra çok pahalı da olsa temel ürünleri temin edemeyeceğimiz günlere doğru koşuyoruz.”
İktidarın değişmesi gerekiyor
“İktidar değişmenden güvenilir bir yönetim gelmeden de hiçbir problem çözülemez” diyen Nas, şunları söyledi: “Türkiye’de ekonomi sorun bütünüyle siyasetle belirleniyor. Daha doğrusu işlerin başında bulunan ve bütün kararları tek başına alan bir tek adam rejimi var. İktisatta olmayan bir teoriyi Türkiye’ye uydurmaya çalışarak faizleri ve enflasyonu patlatarak aynı zamanda yoksulluğun derinleşmesine yol açtılar. Şu anda alanında yetkin isimleri merkez ve hazinenin bankanın başına getirseler bile sonuç değişmez. Çünkü hem içerde hem dışarda ekonomik birimler ve piyasalar şunu çok iyi biliyorlar. Erdoğan’ın kafası bozulursa bu yaptıklarının hepsini tersine çevirebilir ve dengeleri altüst edebilir. Bu krizden çıkışın birinci yolu yönetimin tümden değişmesidir. Tabii yönetim değişken, kimseye hesap vermeyen, şeffaf olamayan, ortak aklı dışlayan sitemin de değişmesi gerekiyor. Bunun için daha demokratik bir rejimin gelmesi hem ekonomik hem de siyasi sorunların çözümü konusunda düzenlemeler olabilir.”