Cezaevlerinden her gün cenazelerin çıkması ve tecritle bire bir bağlantılı olduğunu söyleyen HDP’li Hüseyin Kaçmaz, “İmralı’daki tecrit, savaş ve çatışma politikalarında ısrar edenlerin başvurduğu bir yöntemdir” dedi
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde ağır tecrit koşullarında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan bir yılı aşkın süredir haber alınamıyor. Öcalan’ın avukatlarından Rezan Sarıca ve Newroz Uysal, müvekkilleriyle 8 yıl aradan sonra en son 2-22 Mayıs, 12-18 Haziran ve 7 Ağustos 2019 tarihlerinde görüşebildi. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz, tecrit politikasının sonuçlarını Mezopotamya Ajansı’ndan Mehmet Şah Oruç’a değerlendirdi.
‘Tüm alanlara sirayet etti’
İmralı tecridinin zamanla yaşamın tüm alanlarına sirayet ettiğini belirten Kaçmaz, “Ülkeyi yönetenler, hukukun dışına çıkmak için tecride başvurur. Sayın Öcalan üzerinde uygulanan adaletsizlik, tüm alanlar için risk durumu oluşturuyor. Tecritle Türkiye halkları sefalete sürükleniyor ancak ülkeyi yönetenler lüks ve şatafat içerisinde yaşıyor” dedi. Öcalan’ın avukatlarıyla 7 Ağustos 2019’da gerçekleştirdiği son görüşmede sarf ettiği “Bir haftada çatışma durumunu, ihtimalini ortadan kaldırırım diyorum. Ben çözerim, kendime güveniyorum, çözüm için hazırım. Ancak devlet de devlet aklı da gereğini yapmalıdır” sözlerini hatırlatan Kaçmaz, AKP iktidarının ise buna karşı tecridi derinleştirdiğini söyledi. İktidarın kendi bekası için tüm halkı yoksulluğa, çaresizliğe ve umutsuzluğa sürüklediğinin altını çizen Kaçmaz, “Pazardaki o fahiş fiyatların gerekçesi de aslında İmralı’da uygulanan tecrittir. Cezaevinden her gün cenazelerin çıkması ve işkencelerin sebebi tecritle birebir bağlantılıdır. Çünkü İmralı kapısının açılması demokrasi kapısının açılması anlamına gelecektir. İmralı kapısı açıldığında Kürt sorunu, adalet ve hukuk meselesi çözüldüğünde toplum üzerindeki baskı ve şiddet politikaları da son bulacak, iktidarlar ve siyasiler hukukun dışına çıkamayacaktır. İmralı’daki tecrit, savaş ve çatışma politikalarında ısrar edenlerin başvurduğu bir yöntemdir” diye belirtti.
‘Çözümün anahtarı İmralı’da’
Tecridin Türkiye halklarına kaybettirdiğini dile getiren Kaçmaz,“İmralı’da tecrit son bulmadıkça bu ülkeye demokrasi gelmeyecektir. Demokrasi gelmediği taktirde toplum kriz ve çöküşle karşı karşıya kalacaktır. Tecritle, toplumun tüm hakları gasp edilmiş durumdadır. Sayın Öcalan defalarca söyledi; ‘Kürt meselesini çözemeyen bir Türkiye demokratikleşemez. Demokratikleşemeyen bir Türkiye’nin kurumları da hiçbir zaman demokratikleşemez’ diye” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin izlediği iç ve dış politikaya değinen Kaçmaz, şunları söyledi: “Yürütülen politikalar ülkeyi felakete sürüklüyor. Libya ve İdlib’de batağa saplanan Türkiye, çaresizce ne yapacağını bilmiyor. Başur ve Rojava’daki saldırılar bu ülkeye ne kazandırıyor? Sürekli bir savaş politikası bu ülkeye ne kazandıracak? Bu politikalar karşısında net bir şekilde çözümden yana irade koyan Sayın Öcalan’dır ve bu sorunların çözümüne dair politika üreten bir HDP gerçekliği var. Tecrit kalkmadığı sürece demokrasinin önündeki engeller de kalkmayacaktır. Tecrit kalkmadıkça iktidar kendi bekası için daha fazla otoriterleşmeyi dayatacaktır. Tecrit politikası Türkiye’ye kaybettiriyor. Çözümün anahtarı İmralı’dadır. Toplum, tecridin kaldırılmasını dayatmalıdır.”
Disiplin soruşturmaları
Önceki dönemlerde “koster bozuk” gerekçesiyle engellenen avukat ve aile görüşlerinin şimdilerde ise “disiplin soruşturmaları” gerekçesiyle engellendiğini hatırlatan Kaçmaz, “Özgür ve mahpus insanlar için ulusal ve uluslararası hukuktan doğan haklar vardır. Avukat ve aile görüşü istisnasız herkes için vardır ve hiçbir şekilde engellenemez. Ancak, maalesef ki ülkeyi yöneten akıl ve iktidar, hukuku da ulusal mevzuatı da ayaklar altına alan bir uygulamayı dayatıyor. Aslında bu durum, devlet kurumlarının nasıl da hukukun dışına çıktığını ve sistem dışında hareket edildiğinin bir göstergesidir. İktidar, daha önce hiçbir gerekçe göstermeden aile ve avukat görüştürmesi yaptırmazken, bugün kılıfına uydurularak yaptırmamaya çalışıyor. Bu da devlet kurumlarının nasıl yozlaştığını ve çürüdüğünün göstergesidir. İstenildiğinde devletin nasıl yalana başvurabileceğini gösteriyor” dedi.
VAN