Yanan ormanlık alanlara bilim insanları tarafından kendi haline bırakın uyarıları yapılıyor. Birçok yanan alan rantsal faaaliyetlere açılırken, Mersin’de ‘gelir getirici’ ağaçlandırma yapılıyor
Mersin’de geçen yıl yaşanan orman yangınlarında 9 bin 500 hektar orman yanarak kül oldu. Uzmanların yanan ormanları ‘rahat’ bırakın uyarılarına rağmen Mersin’de Orman Bölge Müdürlüğü tarafından 8 ay sürede ‘gelir getirici’ türde 195 bin fidanı toprakla buluşturduklarını açıkladı. Enkaz temizliği tamamlandığı alanlara toplam 653 bin fidan dikildiği ve tonlarca kızılçam tohumunun toprakla buluşturulduğunun açıklandığı bölgelere, ayrıca yaklaşık 40 bin servi ve 10 bin zakkum ağacının dikildiği belirtildi.
Mersin Orman Bölge Müdürü Kenan Akduman gelir getirici olarak yanan ormanlık alanlara dikilen 195 bin fidanın keçiboynuzu, fıstık çamı ve badem türlerinden oluştuğunu söyleyerek, “Gelecek yıllarda bölge halkına ekonomik katkı sağlayacak” dedi. Akduman, 8 ay boyunca güvenli ormanlaştırma, tarım, hayvancılık ve turizm için yangından etkilenen alanlara uygun türde fidan dikimi yapıldığını belirterek, söz konusu bölgelerde yangına dayanıklı türlerin de toprakla buluşturulduğunu söyledi.
Akduman, ormanlaştırma çalışmalarının yürütüldüğünü alanlarda yöre koşullarına uygun olarak gelir getirici fidanların da dikildiğine dikkati çekerek, “Meyveli türlerde yaklaşık 40 bin fidan dikimi daha yaparak 230 bin civarında gelir getirici tür dikmiş olacağız” dedi. Yöre halkının, yangından zarar gören bölgelere gelir getirici türlerin ekilmesini sevinçle karşıladığını belirten Akduman, dikilen fidanların hem yangının hızını önlemesi hem de vatandaşlar açısından ekonomik getirisi açısından önemli olduğunu kaydetti.
Yanan ormanlara dokunmmayın!
Orman yangınları, insanlık daha ortaya çıkmadan yaklaşık 420 milyon yıldır yaşanıyor. Bu konuda önemli açıklamlar yapan Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Yangın Ekolojisi Uzmanı Prof. Dr. Çağatay Tavşanoğlu bir açıklamasında, “Doğal seçilim yoluyla evrim, bildiğiniz gibi doğadaki birçok faktörle birlikte işlemekte. Örneğin, canlılar yaşadıkları yerin iklimsel özelliklerine uygun özelliklere sahiptir ve bu on binlerce hatta bazen milyonlarca yıl süren bir evrimsel sürecin sonucudur. Yangın, doğada o kadar güçlü bir ekolojik faktördür ki, hareket edemedikleri için yangından kaçamayacak olan bitkilerin yangınlardan sonra hayatta kalmak için uyarlanmaları, evrimleşmesi gerekir. Akdeniz ekosistemleri gibi yerküre üzerinde uzun dönemdir sık yangına maruz kalan bölgelerde biz bu uyarlanmaları görmekteyiz” diye belirtmişti.
‘Tek kaybeden doğa oluyor’
Türkiye’nin Akdeniz ormanlarının en önemli ağaç bileşeni olan Kızılçam kozalaklarının bir kısmını yıllarca kapalı tuttuğuna ve tohumlar canlılıklarını yitirmeden bu kozalaklar içinde beklemekte olduğuna dikkat çeken Tavşanoğlu, “Yangın sırasındaki yüksek sıcaklıklar ile kozalak pullarını bir arada tutan reçine eridiği için yangından birkaç hafta sonra kozalak pulları açılmakta ve böylece yangını canlı olarak atlatmış olan tohumlar yanmış toprağa ulaşmakta. Yangın alanı toprağı Kızılçam tohumları ve fideleri için bir cennettir, öncelikle gölge yapan orman örtüsü ortadan kalktığı için çimlenmelerini ve büyümelerine engelleyecek bir etmen kalmamıştır. Akdeniz çamlarının kozalaklarını kapalı tutma özelliği, yangın sonrası hayatta kalma yönünde geliştirilmiş bir uyarlanmadır” dedi. Yangınlar sonrası ağaç dikme seferberliğine vurgu yapan Tavşanoğlu, “Katılımcılar mutlu, bakanlık insanların tepkisi azaldığı için mutlu, yani kazan-kazan durumu sanırım. Bu durumda tek kaybeden doğa oluyor” sözleri dikkat çekiciydi.
EKOLOJİ SERVİSİ