Halkların Köprüsü Derneği tarafından düzenlenen 2. İzmir Uluslararası Mülteci Film Festivali, kısa film gösterimleri ve söyleşilerle devam etti
Halkların Köprüsü Derneği tarafından düzenlenen 2. İzmir Uluslararası Mülteci Film Festivali dördüncü gününde Alsancak Fransız Kültür Merkezi’nde devam etti. Gün boyunca devam eden etkinlikte film gösterimleri ve filmlerin yönetmenleriyle söyleşiler gerçekleştirildi.
Etkinlikte “Turuncu” ve “Göçme Biçimleri” kısa filmlerinde yer alanlarla söyleşi yapıldı.
Mezopotamya Ajansı’nda yer alan habere göre, Turuncu isimli kısa filmde eğitmenlik yapan Sabira Batur, oyuncuların birçoğunun sabaha kadar çalışıp işten geldiklerini aktararak, “Karşımda bu gençleri gördüğümde çok mutlu oldum. Kişisel hikayemde bu filmin çok özel bir yeri var. Aramızda büyük bir bağ oluştu. Çekimler sırasında iki kere batma tehlikesi atlattık. Ama çıkan sonuçtan keyif aldık. Bu çocuklara biraz dokunduğunuzda parlıyorlar. Bir dokunuş her şeyi başka bir hale getiriyor. Sanatın iyileştirici bir etkisi olduğuna inanıyorum. Hepsiyle gurur duyuyorum” diye konuştu.
Gerçek hikayeler
Turuncu filminde oyuncu olarak yer alan Suriyeliler ise canlandırdıkları kişilerin kendi aileleri ve arkadaşlarından kişiler olduğunu söyledi. Bu hikâyeye yabancı olmadıklarını belirten Suriyeliler, birçok yakınının deniz yoluyla Avrupa’ya giderken yaşamını yitirdiğini aktardı.
Göçmenin farklı biçimleri
Ardından konuşan Göçmen Biçimleri filminin yönetmeni Salih Salman ise, sinemada yapılanların dışında bir şey yapmak istediğini ifade etti. Bugünlerde zeytin ağaçlarının yerinden taşınmasının konuşulduğunu değinen Salman, “Mesele sadece ağaçlar değil. Toprağı, bitkileri, kuşları taşıyabilir musun? Bunun için filmde göç meselesini ağaçların, kuşların gözünden anlatmak istedik. Göç çok anlatıldı, daha da anlatılacak. Biz başka bir yönden anlatmak istedik. Bir şey anlamak için insanlaştırmaya gerek yok. Özetle görmeyi, göçmeyi farklı biçimlerle ele almaya çalıştım. Yerinden edilen taş yosun tutmazmış. Bu film aslında yerinden edilenlerin gittiği yerde mutlu olamayacağını anlattı” dedi.
Başka bir mücadele biçimi
İmgelerin artık temsil ettiğinden daha fazlasını anlattığını dile getiren Salman, şunları söyledi: “Kıyıya vurmuş ayakkabı imgesi o kadar etkili ki üstüne başka bir şey çekmeye gerek yok. Zorunlu göç asırlardır gündemimizde. Sınırları, sınıfları ortadan kaldıran bir toplum olmadığı sürece de olmaya devam edecek. Dünyada mülteci, sınıf, ekoloji ve Kürt sorunları var. Tüm sorunların çözümünün ortak olduğunu biliyoruz. Bunun ortaklaşması için araçların kurulması gerekiyor. Başka bir mücadele biçimi ortaya koymazsak yoksulları birbirine boğazlatan düzen devam edecek.”
İZMİR