Kapitalizmin dünya ekosistemini yerle bir eden üretim süreçleri devam ederken, gözler uzaya çevrildi. İnternet erişimini en ücra köşelere yayma savaşında uzay adeta uydu çöplüğüne dönüşürken insanlığa büyük gözaltı hazırlanıyor
Yusuf Gürsucu / İstanbul
Elon Musk’un Starlinki bugüne kadar uzaya 1700’ü aşkın uydu göndermiş durumda ve gelecek yıllarda bu sayıyı 50 bin adete ulaştırmak istiyor. Jeff Bezos’un sahibi olduğu Amazon, uzaya 3 binden fazla uydu göndereceğini açıklarken, dünya atmosferinin hemen üstü adeta bir çöplüğe dönüşmüş durumda. Zaman zaman Musk’un uydularını gökyüzünde ardı sıra geçiş yaparlarken izleyenleriniz olmuştur. Başımızı gökyüzüne dikip saymanın mümkün olamayacağı sayıda uydu akıp giderken bunlarında dışında daha binlerce uydu gökyüzünde serseri mayın gibi dolaşmaya devam ediyor.
Amazon da hazırlanıyor
Amazon, uyduları fırlatmak için üç roket şirketiyle anlaşma yaptığını geçtiğimiz gün duyurdu. Anlaşma; Boeing, Lockheed Martin ve Avrupalı Arianespace’ın ortak girişimi olan United Launch Alliance adlı iki deneyimli roket üreticisinin yanı sıra, Amazon’un kurucusu Jeff Bezos tarafından başlatılan ve füze geliştirmek için çalışan roket şirketi Blue Origin’i içeriyor. CNN International’ın haberine göre, Amazon’un bu görevler için kullanmayı planladığı üç roketin tamamı henüz faaliyette değil ancak bu yıl veya 2023’te hizmete gireceği belirtiliyor.
Kapitalist imparatorluk!
Amazon’un Project Kuiper adlı uzay tabanlı internet erişim platformunun SpaceX’in Starlink’i ile rekabet edeceği ise açıklamalarda yer aldı. Elon Musk bu açıklamaların ardından Jeff Bezos’a yönelik ‘tavsiyede’ bulunarak, “ Şirkette daha fazla, jakuzide daha az vakit geçir” dedi. Bu tatlı gibi görünen rekabetin arka planında birçok hikaye yer tutarken, bir yandan insanlığa hizmet adına geliştirildiği iddia edilen ‘dünyanın en ücra noktasına internet’ erişiminin uygulamaya konulması büyük bir manyetik alana yol açacak ve uzaya gönderilebilecek diğer uzay araçları içinse büyük bir tehdit oluşturacak. Diğer yandan bu girişimler ‘kapitalist imparatorluğun’ dünyaya ‘kazık çakma’ girişimi olarak geliştirildiğini hatırlatmak gerekiyor.
Uydular 5G için
Elon Musk ve Jeff Bezos arasında yaşanan ‘tatlı rekabetin’ arka planında 5G’ye geçiş sürecinin paylaşım çekişmesi var. 5G’nin küresel ölçekte eşi görülmemiş bir çevresel değişimeyol açacağı ise yoğun tartışmaların konusu. Radyo frekansı vericilerinin planlanan yoğunluğunun öngörülmesinin imkansız olduğu değerlendirilirken, dünya üzerindeki milyonlarca yeni 5G baz istasyonuna ve uzaydaki 50.000’e ulaşacak olan uydu eklenecek. Radyo frekansı (RF) radyasyonunun yaşam için zararlı olduğuna dair çok kuvvetli kanıtlar mevcut. Çok çeşitli bitki ve hayvanlarda DNA, hücre ve organ sistemlerine verilen hasarın deneysel kanıtı ve kapitalist modern uygarlığın temel hastalıklarının (kanser, kalp hastalıkları ve diyabet) büyük bir kısmına elektromanyetik kirliliğin neden olduğunun epidemiyolojik kanıtları çoktan ortaya konmuş durumda.
Beyin tümörü yüzde 34 arttı!
Almanya’da Aachen Üniversitesi Elektromanyetik Çevre Uyumluluğu Araştırma Merkezi, güçlü radyo frekans alanları ile kanser teşhisi konan fareler arasında açık bir bağlantı olduğunu gösteren bir rapor hazırladı. Buna göre, iki sene boyunca günde 9 saat elektromanyetik alana maruz bırakılan farelerin beyin, kalp ve sinir sistemlerinde değişimler yaşandığı ve hücre ölümlerinin arttığı görüldü. İngiltere’de Kanser Araştırma Merkezi (CRUK) 90’lı yıllardan 2016’ya cep telefonu kullanımının yüzde 500 oranında arttığını, buna bağlı olarak beyin tümörü vakarının da eskiye nazaran yüzde 34 oranında artış gösterdiğini açıklarken 5G bu oranı kat be kat arttıracak.
Birçok ülke onaylamıyor
Güney Kore, dünyada 5G’yi kullanmaya başlayan ilk ülke olmuştu. En son Çin’li şirket Huawei tarafından, Çin’in Nepal sınırı üzerindeki Himalayalarda bulunan ve dünyanın en yüksek dağı olan 8 bin 848 metre yükseklikteki Everest Dağı’nın 6 bin 500 metresine, 5G baz istasyonu kurduğunu duyurdu. 5G teknolojisinin mobil ağ servislerinin kullandığı enerji maliyetlerini yüzde 90 azalttığı ve 4G’ye göre 20 kat daha hızlı bağlantı sağlayacağı iddia edilirken, dünyanın birçok ülkesi 5 G teknolojisine karşı çıkıyor. Belçika ve İsviçre 5G teknolijisini onaylamadığını duyurmuştu.
Uzay, çöplüğe dönüşüyor!
Geçtiğimiz yılın Ağutos ayında Southampton Üniversitesi’nden araştırmacılar, Starlink uydularının diğer uyduları ve uzay araçlarını tehdit ettiğini duyurmuşlardı. Araştırmaya göre; yörüngedeki yüzlerce Starlink uydusu ile diğer uzay araçları ve uydular arasındaki tehlikeli yakınlaşmaların sayısının arttığına dikkat çekildi. Araştırmacılar Starlink uydularının her hafta diğer uzay araçlarıyla ortalama 1.600’e yakın karşılaşmaya dahil olduğunu ve bu karşılaşmalarda iki nesne arasındaki uzaklığın neredeyse bir kilometreye düştüğünü belirtti.
Karşılaşma risk iki kat arttı
Araştırma Grubu’ndan Hugh Lewis, uzay enkazı ve uydular için yakın karşılaşma raporlarına ilişkin verileri analiz etti. Lewis, veritabanında Starlink takımyıldızının yaratılmasıyla başlayan endişe verici bir eğilim fark ettiğini söyleyerek, “Bu mega takımyıldızların etkisini anlamak için Starlink’in ilk başlatıldığı Mayıs 2019’a kadar uzanan verilere baktım. O zamandan beri, Socrates veri tabanı tarafından tespit edilen karşılaşmaların sayısı iki katından fazla artmış ve şimdi Starlink’in tüm karşılaşmaların yarısını oluşturduğunu görüyoruz” dedi.
Uzay kirliliği
Uzaya gönderilen araçların atıkları uzay çöpleri olarak, milyonlarca irili ufaklı moloz parçası ve enkaz dünya yörüngesinin etrafında dolaşıyor. Bu atıklar dünyanın etrafında asılı dururken büyük bir kirlilik oluşmuş durumda. Kullanılmayan ya da bozulan uydular, denemesi yapılan savaş roketleri, uzay araçlarının fırlatılan panelleri, alet çantaları ve kaybolan bazı astronotlar ve kapsüllerin külleri, donmuş insan dışkıları yörüngede dolaşmaya devam ediyorlar. Uzay araçlarına atık depolama yapılmadan önce astronotlar dışkılarını uzay boşluğuna atıyorlardı. Tüm bunlar dünyanın etrafında büyük bir problemin varlığını ve beraberinde tehlikeleri ortaya çıkardığına işaret ediyordu.
Parçacıklar çoğalıyor
Atıkların hepsi uzay boşluğunda yüzerken bazen birbiriyle çarpıştıklarında bu parçacıklar çoğalmayı sürdürüyor. Bu çarpışmaların sürekli olması halinde ciddi tehlikeler barındırması mümkün ancak hepsi farklı yörüngelerde çok yüksek hızlarda hareket ediyorlar. Tespit edilebilen 33 uydu çarpışması kayıtlara geçmiş. Şubat 2009 yılında yaşanan çarpışmada Rusya’ya ait bir uydu ile bir başka uydu küçük parçacıklara ayrılmıştı.
Kessler Sendromu!
NASA bilim adamı Donald J. Kessler’in 1978’de ileri sürdüğü ‘Kessler Sendromu’, aynı zamanda ‘Kessler etkisi, çarpışma basamağı veya ablasyon kaskadı’ olarak da adlandırılıyor. Kessler Sendromu’nda bahsedilen, bir uyduya başka bir uydunun çarpması durumunda, etrafa saçılacak parçaların, yörüngenin mevcut kalabalık konumu düşünüldüğünde, daha fazla uyduyu parçalayarak, yörüngeyi bir anda saniyede 22 bin kilometre hızda hareket eden mermilerden oluşan ölümcül bir çöplüğe çevirme ihtimalidir.
Çarpışmalar engellenemez
Kessler Sendromu’nun özeti, uzayla birlikte birçok şeyi unutmak zorunda kalacağız. Bunlar ise iletişim uyduları, GPS, uydu haritalama, meteoroloji uyduları vb. ile belki de kapitalizmin bir anlamda yenilgisini hiç savaşmadan halledilmiş olacak. Kessler Sendromu, bir iki saatlik bir sürede iletişim alanında yarım yüzyıl geriye gidilmesi ve binlerce yıl o seviyede kalınması demektir. Uzayda şuan çok fazla çöp var ve bu sayı günden güne artmaya devam ediyor. ABD bu çöplerin hareketini uzay teleskobu ile izleye dursun yaşanabilecek çarpışmaları engelleyebilmesi mümkün değil. Örneğin ölçeklendirilmiş olan bir beyzboll topu kadar büyüklükte 20 bini aşkın parçadan söz ediliyor.
İnsanlığa büyük gözaltı!
Bugün 5G hedefi sermayeye yeni birikim alanları yaratırken asıl olan şey ise George Orwell’ın 1984 kitabında kurguladığına benzer toplumlar için ‘Büyük gözaltı’ uygulamasına dönüşeceğini belirtmemiz gerekiyor. Kapitalizmin boş durmadığını ve insanlığın nezdinde bir karşılığının kalmadığını gören bir yerden kendine bir gelecek hazırladığını söylememiz gerekiyor. Bu gelecek hedefini ortaya çıkaran ve görünür kılan şey ise, Dünya Ekonomik Forum’larında altı çizilen ‘Küresel Risk’ raporlarıdır.
Sermayenin can alıcı sorunları!
Dünya Ekonomik Forum’larında, “Olası halk isyanlarının önlenmesi, yeni bir düzenin inşa edilmesi, dördüncü sanayi devrimi çağında küresel bir mimarinin şekillendirilmesi, yeni modellerin inşa edildiği bir dünyanın yaratılması, Avrupa, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da siyasi ve ekonomik dönüşümün doğru idare edilmesi, korumacı politikaların ve kamulaştırma hamleleri ile bölgesel ekonomik entegrasyonun Asya, Afrika ile Amerika’da çok taraflı ekonomik işbirliğinin zedelenmesinin engellenmesi ve kritik önemdeki doğal kaynak arzına istikrarlı ve makul bir maliyetle erişebilmesi, iklim değişikliği, çevre sorunları, açlık, terör, enerji, kontrolsüz göç ve mülteciler sorunu” gibi başlıklar forumlarda uzun yıllardır baş köşede yer tutarken, 5G’ye masum bi gözle bakmaya çalışmak insanlığı kötü noktalara götürecektir.