Sinop NGS’nin ÇED raporuna karşı açılan dava mahkemenin atadığı bilirkişi raporuna karşın reddedildi. Merkezi ‘Jersey Kanal Adaları’ olan EÜAŞ’ın ‘Türkiye Şubesi EÜAŞ’ tarafından sürecin devam ettirilmesi dikkat çekerken asıl hedef atık ithalatı
Yusuf Gürsucu / İstanbul
Altı yüz bin ağacın katledildiği alanda Sinop Nükleer Santrali’ni inşa edeceği açıklanan Japon şirketin çekilmesine rağmen ÇED süreci işletilerek, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından 2019 yılında ÇED olumlu kararı verildi. Bu karara itiraz eden NKP bileşenleri ile çok sayıda demokratik kitle örgütü karara karşı dava açtı. Mahkeme bilirkişi heyeti incelemesine karar verdi. Mahkeme kendi atadığı bilirkişi raporunu ve itirazları görmezden gelerek, Sinop Nükleer Santralı ÇED raporuna karşı açılan davayı reddetti. Bilirkişiler, kaza durumunda acil tahliyenin güç, atıkların akıbetinin belirsiz, yer seçimi hatalı, ÇED raporunda birçok eksikliğe dikkat çekmişti. 28 mart günü Samsun 3.İdare Mahkemesi’nde görülen davada, bilirkişi raporunu hatırlatan avukatlar, itirazlarını yineleyerek ÇED kararının iptal edilmesini istedi. 10 gün sonra kararını açıklayan Samsun 3. İdare Mahkemesi ret kararı verdi.
Rapor dikkat çekici
Geçen yıl haziran ayında bölgede incelemeler yapan heyet, geçtiğimiz aralık ayında raporunu açıkladı. 15 kişilik bilirkişi heyetinin hazırladığı raporda, ÇED dosyasının eksiklikler içerdiğine, “Türk Devleti’nin nükleer atıklara ilişkin bir çözüm üretemediğine” dikkat çekildi. Bilirkişiler yer seçiminin hatalı olduğunu, herhangi bir kaza durumunda da tahliye işleminin çok zor olduğunu bbbn yakıt çubuklarının ne olacağının belirsiz olduğuna işaret edilierek, “Türk devletinin herhangi bir çözümü olmadığı gibi uzun bir vadede de çözülecek gibi görünmemektedir” diye belirtti. Bilirkişiler, İzmir’in Gaziemir ilçesinde yıllardır gömülü olan nükleer yakıt çubuklarının hâlâ bertaraf edilmediğini ve topraktan çıkarılmadığını hatırlatarak Sinop’ta NGS inşası halinde neler yaşanacağını ortaya koydu.
Bu nasıl devlet!
Sinop’ta inşa edilmek istenen Nükleer Santralde Japon şirketin çekilmesi donrası, Elektrik Üretim A.Ş (EUAŞ) inşa sürecini üstlendiği iddia edildi. EUAŞ’ın anlaşma dosyasında EUAŞ’ın adresinin ‘Jersey Kanal Adaları Türkiye Merkez Şubesi’ olarak gösterilmesi dikkat çekmişti. Bir kamu şirketinin merkezinin Jersey Aadaları’nda ne işi var bunu anlamak mümkün değil. Türkiye’de ilk ciddi nükleer santral adımı Mesut Yılmaz hükümetleri döneminde atıldı. Sonrasında ise Ecevit’in karşı tutum alması sonucu askıya alınan nükleer santral için o dönem ciddi rüşvetler dağıtıldığı basın organlarında çokça işlendi. Bugün Rusya ile gizli anlaşmalar yoluyla ilerleyen Akkuyu nükleer santral süreci bu bakış açısı üzerinden de değerlendirilmesi gerekmektedir.
‘Gizli içerik’
Sinop’ta nükleer santral kurulmasına yönelik yapılan bir çalışma, 1978 yılında TEK tarafından gerçekleştirilip Akkuyu dışında ikincisi ve sonraki NGS’lerin kurulacağı yerlerinin seçimi için Batı Karadeniz kıyılarında araştırmalar raporlanmıştı. 1980 yılında gerçekleştirilen üçüncü çalışma ise, yine TEK tarafından yapılarak, “Sinop Nuclear Power Plant Site Local Studies Program” adı altında bir rapor daha yayınlanmıştı. TAEK, Sinop Sahası ile ilgili yürüttüğü tüm çalışmaları, 2012 yılında, Sinop İli İnceburun Mevkii’nde bir nükleer enerji santral kurulması için Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı (ETKB) tarafından görevlendirilen Elektrik Üretim Anonim Şirketine (EÜAŞ) devredildiğini duyurdu. TAEK, sahada yürütülen çalışmalara ilişkin talep edilen araştırma sonuç raporlarıyla ilgili, “Ticari ve stratejik bilgi ve belge mahiyetinde, belli seviyelerde gizli içeriklere sahip olabilen dokümanlardır” denilerek, talepler reddedilmişti.
Santral yoksa atık depolanır!
TBMM’de onaylanan 6200 sayılı “Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü’nün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ”un değiştirilen 18. maddesinde, “… yeraltında depolama alanı kurulmasına bedeli karşılığında 29 yıllığına izin verilebileceği” yer aldı. İktidarın yine TBMM’de araya sıkıştırarak çıkarmayı sağladığı nükleer atık ithalatının sağlanma nedeni daha da netleşti. Dünya Nükleer Atık Raporu’na göre 2019 yılına kadar Avrupa’da 2 milyon 500 bin m3 nükleer atığın ortaya çıktığı vurgulanıyor. Avrupa’daki mevcut nükleer santrallerin kullanım ömürleri boyunca yaklaşık 6,6 milyon metreküp nükleer atık üreteceğinin yer aldığı raporda, bu boyutta bir depolamanın ise mümkün olamayacağı belirtiliyor. 6831 sayılı Orman Kanunu Yönetmeliği’nde yapılan değişiklikle, “Ormanlık alanlarda kamu yararı ve zaruret bulunması halinde; … yer altında yapılacak patlayıcı madde depolarına…” izin verilecek olması atıkların yeni adresini tarif ediyor. Bu durum ise Türkiye’de enerji arz fazlasına rağmen Nükleerde ısrar edilmesinin temel nedeninin dünya nükleer atıklarını alma çalışması olarak görülmelidir.