Erol Katırcıoğlu
Geçenlerde İYİ Parti, partinin sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu’nu bu görevden aldı. Çünkü İYİ Parti, siyasi yelpazede eksik olduğu düşünülen “merkeze” yerleşmek istiyordu ve Ağıralioğlu birçokları gibi daha sağdan, milliyetçi bir yerden partiye gelmiş ve merkez siyaseti için fazla marjinal bir isimdi. Ağıralioğlu’nun zaman zaman İYİ Parti’nin siyasi vizyonunun dışına çıkan açıklamalar yapması ve özellikle CHP lideri Kılıçdaroğlu ile ilgili, ancak Akşener’in yapabileceği bir çıkışı kendisinin yapmış olması, onun başkanlık divanından çıkarılmasıyla sonuçlanmıştı.
CHP’liler ne kadar farkındalar bilmiyorum ama bu merkeze yönelmek aslında CHP tabanına da yönelmek anlamına geliyor bence. Neden mi? Çünkü AKP iktidarının siyasi İslamcı fikirlerinin uygulamada yaşanan başarısızlığı Atatürkçülüğü yeniden meşru hale getirirken, kapsamını da muhafazakâr merkez sağ siyasete kadar genişletti. Bu nedenle de Akşener’in bugün durduğu yerle Kılıçdaroğlu’nun durduğu yer arasında özde bir farklılık yok. Eğer fark varsa bu, laik, Atatürkçü, muhafazakâr ve milliyetçi tabanda, yani siyasi İslam ve HDP’nin dışında kalan alanda biri “sosyal demokrat” geçmişe, diğeri “Türk milliyetçisi” bir geçmişe sahip olan iki parti olmalarındandır. Yoksa siyasal İslam’ın yakınlaştırdığı muhafazakar, laik ve Atatürkçü kitleler hem CHP’nin ve hem de İYİ Parti’nin seçmen tabanlarıdır.
Bunu açıklamak için kısa birkaç gözlemimi paylaşayım. Halk TV’de bir programa çıkan Akşener, uzun uzun İsmet İnönü ve Mevhibe İnönü hakkında konuştu. Yani bu konuşmada Atatürk’e ve İsmet İnönü’ye methiyeler düzdü. CHP çizgisinde bir televizyonda Akşener’in böyle bir gündemle konuşması çok ilginçti.
Bir başka hadise, Mimarlar Odası Ankara Şube Kongresi’nde (21 Şubat 2022) konuşmacılar arasında İYİ Parti’nin yerel yönetimlerden sorumlu bir kişisinin de yer almasıydı. Sol, demokrat ve Atatürkçü bir çizgisi olan Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nde İYİ Parti gibi Türk milliyetçisi kadroların egemen olduğu bir partinin yer alması bir ilkti ve bu CHP’nin önayak olduğu bir gelişme olarak okunmalıydı.
Bir başka olay da, yine o günlerde Ankara’da Maden Mühendisleri Odası’nın yeni binasının açılış töreninde yine daha çok solda yer alan CHP, Emek Partisi ve HDP’nin yanısıra sağcı ve Türk milliyetçisi bir parti olan İYİ Parti’nin de davetli olması pek alışık olduğumuz manzaralardan değildi.
Kısacası demek istediğimiz şu: Türkiye’deki siyasi alan özellikle 2015 seçimlerinden sonra AKP’yi MHP’ye yaklaştırırken, muhafazakâr milliyetçi kesimleri de (İYİ Parti) laik-Atatürkçü kesimlere (CHP) yaklaştırdı. Millet İttifakı ile Cumhur İttifakı’nın oluşması böyle oldu.
Bu söylediklerimizden sonra ağzımızdaki baklayı çıkarabiliriz. Yavuz Ağıralioğlu’nun İYİ Parti’de geriye çekilmesini, İYİ Parti’nin merkeze yerleşmesinden çok Millet İttifakı’nın tabanında yer alan laik-Atatürkçü kesimlerin (daha çok CHP’nin tabanının) İYİ Parti’ye yönelebilmesi için yapılmış bir operasyon olarak okumak da mümkündür.
Eğer bu gözlemlerimiz ve yorumlarımız doğruysa, İYİ Parti’nin CHP’nin tabanında genişleyerek Millet İttifakı’nda ağırlığını arttırması mümkündür. Böylelikle önümüzdeki dönemde Millet İttifakı’nın iktidara geleceğinin hesabını yapanlar unutmasınlar ki eğer böyle bir şey mümkün olursa bu iktidarın demokratik, özgürlükçü ve barışçı olma ihtimali çok düşüktür.
Bizden söylemesi…