Zeytin ağacı kadim bir varlık, suyu kendi bulmaya çalışır, uygarlıklara tanıklık eder, zeytini ile şifa dağıtır, köklenir, etrafında yaşayanlara can verir, umut verir
Beyza Üstün
Koza Altın Madencilik Balıkesir Havran’da zeytinlik sahalarda altın arama ruhsatı aldığında meslek örgütleri, emek örgütleri, yöre halkı hukuk mücadelesine başladı (2007). Balıkesir İdare Mahkemesi, siyasi iktidarın kararını onayıp, verilen ruhsatı hukuka uygun bulunca (2010), zeytinlikleri korumaya kararlı hukukçular davayı Danıştay’a taşıdı ve Bölge İdare Mahkemesi’nin verdiği karar Danıştay tarafından bozuldu. Zeytinliklerin neden maden, enerji, sanayi üretimlerine açılamayacağı karara bağlandı. Danıştay; “…..zeytinliklerle kaplı olan maden arama sahalarında ve zeytinlik alanlarında 252 ve 775 metre mesafede olan maden işletmesinde zeytinliklere zarar vermeden, toz ve duman çıkarmayacak şekilde faaliyette bulunulması hayatın olağan akışına aykırıdır” belirlemesi ile güçlendirdiği kararını “Maden arama ruhsatlarının zeytinliklerle kaplı bölgelere en az üç kilometre uzaklıkta olması gerektiğinin altını çizerek, bu durumda açık arama ruhsatına kesinlikle izin verilemeyeceğini” belirterek açıkladı (15.08.2015). Bu karar zeytinlikler için verilmiş, meşru hukukun önemli bir kararı olarak hala geçerliliğini korumakta.
Zeytinliklere saldırı siyasi iktidarın hedefinde sinsice dururken, Danıştay’ın kararından birkaç sene sonra yeniden uygulamaya sokuldu. Manisa- Soma’da Yırca’da, siyasi iktidardan sayısız destek almış 3. Havalimanı yapımına ayrıcalık tanınan İGA konsorsiyumunda yerini ve sermaye payını almış şirket termik santral yapılacak zeytinlik alana daldığında zeytinlikleri kadınların mücadelesi korudu.
13 Aralık 2019’da siyasi iktidar İzmir’in Tire ilçesi, Duatepe Mahallesi’nde zeytinlik alanların imara açılması ile ilgili plan değişikliği yapmaya kalktı, karar bölge idare mahkemesi tarafından iptal edildi (18 Kasım 2021).
Bu kez siyasi iktidar; verdiği kararları “yasal” hale getirmek için defalarca değiştirdiği maden yasası ve yönetmeliğinde, 1 Mart 2022 tarihinde 31765 sayılı R.G.’de yayınlayarak bir değişiklik daha ekledi. “Tarım arazilerinde madencilik faaliyetlerini” düzenleyen maddesine “Türkiye’nin elektrik ihtiyacını karşılamak” gerekçesi eklenerek tarım arazileri enerji ve maden şirketlerinin kullanımına açılmış oldu. Bu kez açılacak sahaların adı açıkça belirtildi; “yürütülen madencilik faaliyetlerinin tapuda zeytinlik olarak kayıtlı olan alanlara denk gelmesi ve faaliyetlerin başka alanlarda yürütülmesinin mümkün olmaması” durumunda “zeytinlik arazilerinde madenciliğe Bakanlıkça izin verilecek” ibaresi yönetmeliğe eklendi.
Zeytinlikler için maden yönetmeliğinde değişiklik yapan tarım ve orman bakanı V. Kirişçi’nin 2009 yılında AKP vekili iken zeytinliklere fabrika, elektrik üretimi yapılması için kanun teklifi verdiği ortaya çıktı.
4 Mart 2022’de içlerinde sendikalar, meslek örgütleri, ziraat dernekleri olan 15 kurum bu değişikliği tanımadıklarını açıkladı ve dava açtı. Takip eden günlerde siyasi partiler ve farklı illerde bir araya gelen yüzlerce örgüt (tarım, ekoloji kurumları, platformlar) kararın iptal edilmesi gerektiğini açıkladı.
Aslında yapılan torba yasa değişiklikleri ile Fatsa’dan Sivas Zara’ya, Milas İkizköy’den İda dağlarına kadar maden işletmelerinin, enerji şirketlerinin, inşaat şirketlerinin kullanımına sokulan, sokulmaya çalışılan ormanlara, meralara zeytinlikler de eklenerek tümünün şirketlere devri “yasal”laştırılmaya çalışılmakta.
Mahkemeler tarafından kamu yararı yoktur diye verilen kararlar boşa çıkarılmaya çalışılmakta. Geçimlik araziler tüm canlıların yaşam alanı olan ekosistemler, kısaca kimseye ait olmayan müşterekler için kamu yararı şirketlerin yararı olarak yasada da tanımlanmış oldu. Aslında devlet kurumların işleyiş ve yetkilerinde yapılan “yapar ve yaptırır” ibareleri eklenerek devletin şirketleştirilmesi yasal hale getirildiği yıllardan beri verilen kararlar kamu yararı dendiğinde şirket yararı olarak düzenlenmiş ve yürürlüğe sokulmuştu. Bu nedenle bizler ekoloji mücadelesi verirken kamunun değil yaşamın diyalektiğine göre meşru hukuk mücadelesi vermeye nicedir başlamıştık. Bu nedenle hukuk mücadelesi verirken aslında yaşamın özgürlüğü için ekoloji politik mücadeleye devam ediyoruz.
Geçtiğimiz günlerde (31 Mart 2022) Milas Akbelen ormanlarına göz diken, maden yönetmeliğinden medet uman Termik santral şirketi zeytinlik alanlara dalıp İkizköylüler alana gelinceye zeytinlikleri kökleyince, zeytinlikleri korumak için bölgeye gelen yöre halkı ve ekoloji örgütlerinin zeytinliklere sahip çıkması ve vazgeçmeden mücadele etmeleri sonucunda yaşam hukuku ve yaşam mücadelesi kazanıldı. Şirket söktükleri ağaçları yerine dikti.
Zeytin ağacı kadim bir varlık, suyu kendi bulmaya çalışır, uygarlıklara tanıklık eder, zeytini ile şifa dağıtır, köklenir, etrafında yaşayanlara can verir, umut verir. Yüzlerce yılın hikayelerine eşlik eder. Kıraç yerlerde yaşayan halkların geçimliği, yaşam kaynağıdır.
Tanıklıkları nedeniyle mi sistemin (kapitalizmin; şirketleşmiş ulus devletlerin, ve onun yürütücüsü siyasi iktidarın) zeytinliklere saldırısı sürmektedir, yoksa sadece egemenliğin bir gösterisi midir yapılanlar? Bu nedenlerle mi ısrarla zeytinlikler tüm doğal alanlarla birlikte ama özel olarak seçilerek zorun, sermayenin saldırısı altındadır? Son birkaç yıldır zeytinlikler iş makinaları ile köklenerek, neredeyse zafer kazanılmış edasıyla yok edilmeye çalışılmaktadır, Afrin’den Akbelen’e kadar halkların yaşamını sürdürdüğü her alanda?
Saldırıyı yasa, plan değişiklikleri ile, hatta daha da ileri giderek çıkarttıkları savaşın adına Zeytin Harekatı diyecek kadar ileri gidenler, kadim zeytinliklere saldırıp halkları yerinden yurdundan etmeye kalkan sermayenin taşeronu iktidarlar bilmelidir; Bizler zeytinlikleri de, yaşam alanlarımızı da onlardan koruyacağız. Bizler vazgeçmiyoruz, yan yanayız ve buradayız. Birlikte yaşamı yeniden özgürleştireceğiz.