Parti çıkarları için kimse Kürt halkının kazanımlarına zarar vermemeli
Türkiye’nin Federe Kürdistan Bölgesi’nin Zap, Metîna ve Avaşîn bölgelerine yönelik 23 Nisan 2021 tarihinde başlattığı askeri operasyon, yaklaşık bir yıldır devam ederken, Şengal ve Maxmur Kampı’na yönelik hava saldırıları da sürüyor. Operasyonlar ve saldırılar, Kürdistan Demokrat Partisi’nin (KDP) desteğiyle devam ederken, Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani, AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, Savunma Bakanı Hulusi Akar ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’la kısa bir süre önce bir araya geldi. Bu görüşmenin ardından Türkiye ile KDP’nin, bölgede yeni bir askeri operasyon başlatabileceği gündeme geldi. İnsan ve Özgürlük Partisi (PİA) Genel Başkanı Mehmet Kamaç, KDP- Türkiye iş birliğine ilişkin Mezopotamya Ajans’ından Hakan Yalçın’a konuştu.
Parçalar birbirini etkiler
Kürtlerin bulunduğu her parçanın kendine özgün gerçekleri ve dinamikleri olduğunu belirten Kamaç, Başûr Kürdistanı’nda 30 yıldır oluşturulan yönetimin gerek dünyayla gerek ise bölge ülkeleriyle farklı ilişkileri olduğunu hatırlattı. Bu ilişkilerin mutlaka Kürtlerin menfaatlerine dayalı olması gerektiğine işaret eden Kamaç, “Kürdistan sorunu o kadar gerçek bir mesele ki sonuçta bir parçada gelişen olumsuz bir durumun bütün parçaları etkilediğini görüyoruz. Bugün Başûr’da gelişen bu sorun doğal olarak Bakûr, Rojava ve Rojhilat parçalarını da etkiliyor. 21. yüzyılda Kürtlerin kazanımları çok büyük olmuştur. Yapacakları tüm politikalarda Kürt kazanımlarını göz önünde bulundurmak zorundalar” diye konuştu.
Kazanımlar dikkate alınmalı
Türkiye’nin KDP ile ilişkilerinin son dönemlerde farklı bir ivme kazandığını belirten Kamaç, KDP’nin, 2017 yılında Federe Kürdistan Bölgesi’nde yaptığı bağımsızlık referandumda Türkiye’nin tutumunu unutmaması gerektiğini söyledi. Kamaç, “Türkiye, son dönemlerde KDP ile siyasi, ekonomik ve askeri ilişkileri artırdı. KDP herkesle ilişkilerini geliştirmek ve kendini var etmesi doğal bir yaklaşımdır. Ama sonuçta ilişki kurarken Kürtlerin temel kazanımlarını ve Kürtlerin geleceğine zarar verecek durumları göz önünde bulundurmak lazım. 25 Eylül 2017 yılında Federe Kürdistan Bölgesi’nde yapılan bağımsızlık referandumu seçiminde Başûr halkının bir irade beyanı söz konusu olmuştu. Bu irade beyanına rağmen Türkiye ve beraberindeki ülkelerin nasıl bir tepki gösterdiklerini dünya gördü. Bu da Türkiye ve beraberindeki devletlerin Kürtlere nasıl bir yaklaştıklarının en somut örneğidir. Bu durumu en başta KDP yönetiminin görmesi gerekir” diye konuştu.
Kürtler sorunlarını çözmeli
Kürdistan’ın dört parçasındaki Kürt yapılarının, ulusal birlik için çalışması gerektiğini vurgulayan Kamaç, “Ulusal birliğin sağlanamamasının Kürtlere verdiği zarara binlerce kez şahit olduk. Ulusal birlik meselesi esas zemininde tartışılıp, bir zemine oturtulması gerekiyor. Kürtlerin kendi aralarında oluşan bazı sorunları derinleştirme, krize dönüştürme, dahası bunu bir çatışmaya dönüştürme hakları yoktur. Ne olursa olsun Kürtler artık kendi arasındaki var olan soruları ulusal birlik bilinciyle çözmeleri gerekiyor. Kürdistan’da barınan sömürgeci devletlerin baskıları ortadayken Kürtler birbirlerine zarar vermemeliler. Kürt kazanımları kolay elde edilmedi ve kolay kaybedilmemeli. Daha kısa bir süre önce Newroz’a gelenleri yöresel elbiseyle alana almadılar. Bunların tamamı Kürtlere şu bilinci vermeli; Kürdistan’ın herhangi bir parçasında elde edilen kazanımların Kürtlerin tamamının kazanımlarının olduğunu ve gelecek zararında bütün Kürtleri etkileyecek bir zarardır. Parti çıkarları için kimse Kürt halkının kazanımlarına zarar vermemeli” ifadelerini kullandı.
Bölge dengeleri gözetilmeli
KDP’nin Başur Kürdistan’ında son dönemlerde geliştirdiği politikaların asıl sorunların kaynağını oluşturduğuna dikkat çeken Kamaç, şöyle konuştu: “Bu konuda KDP yönetimine eleştiriler yapılmalı. Adımlarınızı atarken, politika üretirken ya da ilişki geliştirilirken, bölgenin kendine özel durumları dikkat alması gerektiğini anlatmak lazım. Kürtlerin kazanımları ve geleceği bir parçanın geleceğinden çok daha önemlidir. KDP’nin elbette hem Türkiye’yle hem de dünyayla ilişkileri olmalı ama bu ilişkiler doğru zeminde olmalıdır. Sonuçta özerk yönetim olarak dünyada birçok devlet tarafından tanınıyor. Fakat bu ilişkileri kurarken hassas olan bazı dengeleri de KDP yönetiminin gözetmesi gerekiyor. KDP’nin partisel ve bölgesel faaliyetlerini Kürtlerin kazanımlarının üstünde tutmaması gerektiğini uyarısını her zaman yapmak gerekiyor.” VAN