16 Mart’ta 24 kadın gözaltına alınmış ve 11’i tutuklanmıştı. Bu kadınlardan biri de Rosa Kadın Derneği Başkanı Adalet Kaya idi. Daha önce de defalarca gözaltına alınan Kaya, yükselen mücadeleyi örgütledikleri için hedefte olduklarını söyledi
Kadın mücadelesinin en güçlü ve en örgütlü olduğu kentlerden biri Diyarbakır. Bu nedenle son 12 yıl içerisinde kadınlara yönelik çok sayıda operasyon yapıldı. Farklı dernek, örgüt ve sendikalarda faaliyet yürüten onlarca kadın gözaltına alındı ve tutuklandı. En son 16 Mart’ta yapılan ev baskınlarında 24 kadın gözaltına alındı ve 11’i tutuklandı. 25 Kasım, 8 Mart ve feshedilen İstanbul Sözleşmesi’ne dair yapılan eylem ve etkinliklere katılmak ise tutuklamalara gerekçe yapıldı.
Hedef alınan Rosa Kadın Derneği’nin başkanlığını yürüten Adalet Kaya, yargı kıskacına dair değerlendirmelerde bulundu.
Muhalefetin öncüsü kadınlar
Dünyada yükselen kadın hareketlerinin toplumsal muhalefet oluşturduğunu, baskıcı rejimlere en büyük tepkiyi verenlerin başında da kadın hareketlerinin geldiğini söyleyen Kaya, bu nedenle kadınların her alanda hedef alındığına dikkat çekti. Kaya, “Türkiye feminist hareketi ve Kürt kadın hareketi de yükselen bu muhalefetin en öncü ve en kuvvetli tarafını yansıtıyor. Bu nedenle de hedef alınıyoruz. Toplumu değiştiren, dönüştüren, özsavunma yeteneğini açığa çıkaran kadınlardır, iktidarlar ve baskıcı rejimler de bunun farkında” dedi.
200 kadın hedef alındı
Rosa Kadın Derneği’nin açılışından bu yana 3 kere gözaltına alındığını ve hakkındaki dosyaların biriktiğini aktaran Kaya, “‘Örgüt üyeliğinden’ yargılanıyorum. 8 Mart, 25 Kasım, kadın cinayetleri, barışla ilgili yaptığımız etkinlikler, İstanbul Sözleşmesi eylemleri gerekçe yapılıyor. Bunların hepsi ifade özgürlüğü ve örgütlenme haklarımızla ilgili. Evrenselleşmiş günler açısından yargılanmamız gayri ciddidir” dedi.
Yılın başından bu yana Diyarbakır’da 200 kadının soruşturma ve kovuşturma geçirdiğini, yürütülen soruşturmaların içeriklerinin boş, manasız ve gülünç olduğunu ifade eden Kaya, “Bu tamamen yargısal taciz, kriminalize etme, yıldırma ve mücadeleden koparmaya yönelik operasyonlar” dedi.
Kürtsen yaklaşım değişiyor
Operasyonlarla Kürt kadınlarının verdiği mücadelenin kriminalize edilmek istendiğini söyleyen Kaya, şu ifadeleri kullandı: “Kürt olmak bizi doğrudan hedef haline getiriyor. ‘Nasılsa Kürtler’ diyerek, örgütsel bağ kurarak, ‘terörize’ etmeye çalışarak, bizi mücadele dışına itmeye çalışıyorlar. Türkiye kadın hareketi açısından da aynı şey geçerli. Orada da yine 25 Kasım ve 8 Mart’ta doğrudan kolluğun saldırısı oluyor. Daha sonrasında da yargısal süreçler yaşanıyor ama orada daha çok gösteri ve yürüyüş kanuna muhalefetten ya da farklı bir takım yasal zeminlerden yapıyorlar. Bizim açımızdan daha saldırgan ve agresif oluyor.”
Aciz ve çaresizler
Son operasyondan sonra dünya kadın hareketlerinden çok büyük destek gördüklerini aktaran Kaya, “Bu destek, bu aciz ve çaresizliği ifşa ediyor. Bu dayanışmayı kuvvetlendirecek toplantı ve görüşmelere devam ediyoruz. Hem uluslararası hem de Türkiye’den çok güçlü destek aldık. İttifaklar kuruyoruz ve dayanışma içerisindeyiz. Eşitlik ve özgürlük temelinde bu çalışmaları yürütüyoruz. Aslında bu da iktidarları çok rahatsız eden bir unsur” diye konuştu.
Direnişimiz daha da büyüyecek
Bir geleneğin devamı olduklarını ve devraldıkları bir miras olduğunu vurgulayan Kaya, kadın örgütlülüğünün yok edilmek istendiğinin altını çizdi. Kaya, son olarak şöyle dedi: “Cezaevlerinde de aynı şekilde yıldırmaya dönük politikalar yürütülüyor. Bu mücadele cezaevlerine atmakla bitmez. Saldırılara uğrayan bütün kadınlar yeniden mücadelesini sürdürüyor. Kürt kadın hareketinin bunu başarmış olması ve bu yolda kazanımlar sağlamış olması bizi çok güçlü kılıyor. Bizler, Kürt kadın hareketi, bu kazanımlarla çok daha büyük direniş ortaya koyacak.”
Eylem Akdağ/Diyarbakır-MA