Tarımsal alanda faaliyet gösteren sendika, oda, vakıf ve derneklerin bir araya gelmesiyle ‘Tarım Platformu’ kuruldu. Platformun kuruluş amacında, tarımda kalıcı çözümler için birlikte mücadele vurgusu yapıldı
TMMOB’a bağlı Ziraat Mühendisleri Odası’nda (ZMO), tarım politikalarının kamu yararını ve toplum çıkarını esas alarak ekolojiye duyarlı ve halkın refahına dayalı olması gerektiği düşüncesiyle 20 örgütün katılımıyla yeni bir ‘Tarım Platformu’ kurulduğu duyuruldu. Kuruluş amaçlarını açıklamak üzere ZMO Genel Merkezi’nde bir araya gelen örgütler ortak basın toplantısı düzenleyerek Tarım Platformu’nun basın metni dönem sözcüsü seçilen ZMO Başkanı Baki Remzi Suiçmez tarafından okundu.
Üretenle tüketici kaybediyor
Basın metnin de, ülkede 1980’li yıllarda uygulanmaya başlayan ve uygulanmasına devam edilen Neo- liberal tarım politikalarınınım sonucunda Kamu İktisadi Teşebbüslerinin (KİT) özelleştirildiğinin altı çizilerek, kamu kurumlarının işlevsizleştirildiği belirtildi. Üretici kooperatiflerinin güçsüzleştirildiği, tarımsal desteklerin azaltıldığı, girdilerde ve ürünlerde dışarıya bağımlılığın arttığı ve üreticilerle tüketicilerin sürekli kaybeden taraf olduğu vurgulanarak, Tarımın doğa koşullarına bağlı, mutlaka korunması gereken ve uzun vadeli planlanması gereken bir sektör olduğu hatırlatıldı.
Korumacı politikalar!
Açıklamada, “Tüm dünyada özellikle küresel salgının ilk çıktığı günlerden bugüne kadar geçen sürede tarımın ve gıdanın yaşamsal önemi herkes tarafından kabul edilirken, tarım ve gıda sektörü ‘milli güvenlik sorunu’ olarak görülmüş, gelişmiş ülkeler dahil ek ekonomik tarımsal destek paketleri ile korumacı politikalar uygulamaya konularak sektörün tümüyle serbest piyasaya bırakılamayacak kadar önemli ve stratejik bir sektör olduğu anlaşılmıştır. Ülkemizde ise; olağanüstü koşullarda bile somut korumacı politikaların yaşama geçirilmemesi, yerli üretimi ve üreticiyi koruyucu somut desteklerin gündeme gelmemesi, üreticilerimiz ve tüketicilerimiz boyutunda yaşanan sorunların giderek artması sonucunu doğurmuştur” denildi.
‘İklim değişikliği’
Tarım politikasında emek aleyhine sermaye lehine yapılan her düzenlemenin yetersiz ve dengesiz beslenmeden yüksek gıda enflasyonuna, çarpık kentleşmeden çevre felaketlerine, toplumsal tahribattan kültürel yozlaşmaya kadar çok çeşitli alanlarda sorunlara neden olduğu yer aldı. Küresel iklim değişikliğinin somut bir gerçek olduğu belirtilen açıklamada, “Ancak ranta dayalı ve sermaye çıkarı öncelikli uygulamalar yüzünden yaşanan iklime dayalı doğal afet ve felaketlerin sorumluluğunu ‘iklim değişikliği’ kavramına yüklemek haksızlıktır. Yapılması gereken doğal dengemizi bozan, başta su ve toprak olmak üzere doğal kaynaklarımızı yok eden ve kirletenlere karşı somut yaptırımların ayrımsız derhal uygulanmasıdır” denildi.
Eş zamanlı etkinlikler
Basın açıklamasının devamında, “Bizler; tarım, gıda, hayvancılık, orman ve çevre alanında faaliyet yürüten meslek ve emek örgütleri, demokratik kitle örgütleri, tüketici örgütleri olarak ülkemizin tarım politikalarının hayati önem arz ettiğini, tarım ve gıda sektörlerinin kamu yararını ve toplum çıkarını esas alarak ekolojiye duyarlı ve halkın refahına dayalı olması gerektiği düşüncesiyle “Tarım Platformu” oluşturmuş bulunmaktayız. Aşağıda imzası bulunan kurum ve kuruluşlar olarak ortak mücadele yürütmek amacıyla kurduğumuz Tarım Platformu bileşenleri olarak, ülke düzeyinde eşzamanlı etkinliklerle sesimizi daha gür duyurmayı ve doğru tarım politikalarının yaşama geçirilmesini amaçlıyoruz” diye belirtildi.
Platformun çözüm talepleri
Tarım Platformu, yaşanan köklü ve ciddi sorunların çözülmesi için kısa, orta ve uzun vadeli öncelikli somut talepler sıralandı. Sıralanan taleplerin bazıları ise şöyle; “Tarımda ve gıdada yaşadığımız ciddi sorunların çözümü için, alanı serbest piyasanın insafına bırakan mevcut Neoliberal Tarım Politikaları terk edilerek, ivedilikle Kamucu Tarım Politikaları gündeme gelmelidir. Tarım alanları, çayır ve meralar, zeytinlikler ve diğer dikili alanlar koşulsuz korunmalı, rant amaçlı mevzuat düzenlemelerine izin verilmemeli, üretim alanlarımız amacı dışında kullanılmamalıdır. Ormanlarımız, zeytinliklerimiz enerji ve madencilik yatırımları ile yok edilmemelidir. Tarımsal destekler yeterli olmalı ve yılı içinde ödenmeli, tarımsal girdi maliyetleri somut olarak düşürülmeli, tarımsal kredi ihtiyaçları çiftçi lehine düzenlenmeli, bitkisel ve hayvansal üretimde öngörülebilirlik sağlanarak üretimde devamlılık ortamı oluşturulmalıdır. Üretim, işleme, pazarlama aşamalarında demokratik kooperatifçilik desteklenmelidir. Küçük aile işletmeleri desteklenmeli, yerelde üretim özendirilmelidir. Geçimlik tarım üretimi yapan çiftçi ailelerinin ödenemez hale gelen borçları silinmelidir. Tarımda emek sömürüsü önlenmeli, mevsimlik işçilerin sorunları çözülmeli, kadın ve çocuk emeği istismarı önlenmeli, üreten emek hakkını almalıdır. Gıda güvenliği ve gıda güvencesini de kapsayan gıda egemenliğine dayalı bir tarım modeline geçilmelidir.”
Ortak mücadele kararlılığı
Açıklamanın sonunda, “Üretemezsek tüketemeyiz. Üreticinin ve tüketicinin mutlu olduğu bir ülkede yaşamamız mümkün. Bizler, Tarım Platformu bileşenleri olarak; yaşanan yakıcı ve yıkıcı sorunların çözümü için bilimsel veriler doğrultusunda mücadele, toplumsal mücadele, hukuk mücadelesi ile birlikte, hep birlikte ortak mücadele kararlığımızı kamuoyu ile paylaşıyoruz. Saygılarımızla” ifadeleriyle son buldu. Platform bileşenleri örgütler ise şunlar; DİSK-GIDA-İŞ, TARIMORKAM-SEN, SÜR-KOOP, TARGET, TARGEV, TMMOB’a bağlı Çevre MO-Gıda MO-Kimya MO-Meteroloji MO-Ziraat MO, Tüketici derneklerinden THD- TÜDEF-TÜKODER, Tüm Köy Sen, Biyologlar Derneği, HAYKOOP, Ormancılar Derneği, TÜS-KOOPBİR, Ziraatçılar Derneği, Veteriner Hekimler Derneği.
EKONOMİ SERVİSİ