HDK İzmir Ekoloji Meclisi Eş Sözcüsü Erol Çırak, İzmir’in, madencilik, demir çelik ve çimento fabrikaları nedeniyle ciddi su kıtlığı yaşadığını söyledi
İzmir kent içinde ve çevresinde konumlanan madencilik, demir çelik ve çimento fabrikalarının atıkları nedeniyle ciddi su kıtlığı yaşıyor. Halkların Demokratik Kongresi (HDK) İzmir Ekoloji Meclisi de bu konu hakkında farkındalığı arttırmak için İzmir’in yaşadığı su sorununa dair yurttaşları bilgilendiriyor.
24 Şubat’ta başlayan “Sermaye için değil İzmir için su” kampanyası ve kentin çevreyle ilgili sorunları hakkında MA’da Tolga Güney’e konuşan HDK İzmir Ekoloji Meclisi Eşsözcüsü Erol Çırak, “suyu tüketen yatırımlardan vazgeçilmeli” dedi
Su kıtlığı var
Küresel ısınmanın artık reel bir olgu olduğunu vurgulayan Çırak, Dünya ve Türkiye’nin ısındığını fakat Akdeniz bölgesini bundan daha fazla etkilendiğini söyledi. Bu nedenle yakın tarihte ciddi bir kuraklıkla yüz yüze kalınacağını belirten Çırak, “Su kaynaklarının verimli kullanılması elzemdir. Son yıllarda madenciliğe ayrılan su, kullanılabilir suyu azaltmış durumdadır. Yine termik santraller, demir çelik ve çimento fabrikaları su kaynaklarını tüketen yatırımlardır. Enerji elde edeceğiz diye su kaynaklarının harcanması yaşam hakkının ihlalidir. Ülkenin bu kadar madenciliğe ve enerjiye ihtiyacı yoktur. Mevcut olan potansiyel verimli halde çalışıyor olsa ülkenin enerjiye ihtiyacı olmaz. Suyu tüketen bu yatırımlardan vazgeçilmelidir” dedi.
Zor günler yaşanacak
Böyle giderse yakın gelecekte İzmir’in daha zor günler yaşayacağını kaydeden Çırak, kentin ayrıca büyük bir su potansiyelinin de bulunduğuna dikkati çekti. Menderes ilçesindeki Efemçukuru bölgesinin bol yağış aldığını aktaran Çırak, “Aslında Büyükşehir Belediyesi’nin yıllar önce buraya dair Çamlı Barajı projesi vardı. Çamlı Barajı projesi altın madenciliği nedeniyle durduruldu. Orada 15 yıldır yapılan altın madenciliği baraja engel oldu. Dolayısıyla İzmir içme suyu açısından fakir kaldı. İzmir’in içme suyunun yüzde 35’i, yaklaşık 130 kilometre ötedeki Manisa Gördes Barajı’ndan karşılanmaya çalışılıyor. Gördes Barajı’nı besleyen sularda bölgedeki madencilik faaliyetleri nedeniyle azaldığı için oradan da istenilen oranda su gelmiyor. Bu nedenle yapılan sözleşme nedeniyle İzmir içmediği ve kullanmadığı suyun parasını ödemek durumunda” diye belirtti.
Kaçak kuyular
İzmir’de kişi başına düşen suyun dünya standartlarının altında olduğuna dikkati çeken Çırak, şöyle devam etti: “Sanayide kullanılan binlerce kaçak kuyu açıldı. Mesela Coca Kola fabrikası yüz binlerce ton suyu hiçbir bedel ödemeden kullanıyor. Bu aslında bütün nüfusun kullanma suyuna denk gelmektedir. Yine suyun kullanımı son yıllarda çıkarılan yasalarla birlikte İsrail’e, Katar’a verildi. Bir ülkenin yaşamsal kullanım ürünü olan suyu meta haline getirip başka ülkelere satış noktasına gelindi. Bu artık ertelenebilir bir durum değil. Su tüm canlıların yaşam hakkıdır. Onun için bu meselenin bir an önce çözülmesi gerekmektedir.”
Kampanyaya halk ilgi gösteriyor
HDK Ekoloji Meclisi olarak Tahtalı Barajı’ndan sonra bölgenin en önemli su potansiyelinin bulunduğu Çamlı Barajı’nın bir an önce yapılmasını istediklerini dile getiren Çırak, “Su kaynakların özelleştirilmesi ya da madencilik gibi alanlara tahsis edilmesine karşıyız. Öncelikle yaşam hakkını, tarımın, sulamanın temin edilmesi yerel yönetimlerin ve merkezi idarenin asli görevidir. Bu görevlerini yerine getirmeleri gerekiyor. Bunun için başlattığımız kampanya kapsamında 1 buçuk aydır imza topluyoruz. Halkın gösterdiği ilgi çok yüksek. Sadece 2 saatlik bir çalışmada 200-250 yurttaş imza kampanyamıza katıldı. Şu anda imza sayımız binleri buldu. Sınırlı zamanlarda yürüttüğümüz bir çalışma için önemli bir rakama ulaştık. Toplanan bu imzaları bu ayın sonuna doğru yaptığımız basın açıklamasının ardında İzmir Valiliğine vereceğiz” diye konuştu.