Yusuf Gürsucu
Milas’a bağlı İkizköy Akbelen ormanları çeperinde ‘acele kamulaştırma’ kararı ile yurttaşların el konulan zeytinliklerinin YK Enerji tarafından gerçekleştirilen ve 30 ağacın katledildiği saldırı şimdilik yurttaşların çabası ile durduruldu. Ancak bu saldırının bugün püskürtülmesi saldırıların devam etmeyeceği anlamına gelmiyor. Bilakis ellerinden geleni yapacaklarını sürece bakınca anlayabiliyoruz.
Yatağan Termik Santral patronu Ceyhan Saldanlı 24 Mart’ta yaptığı açıklamada, “Sınırlı sayıda zeytin ağacı taşınacak diye koca santraller, fabrikalar feda ediliyor. Attığımız her adımda dava ile karşılaşıyoruz. Davalar uzun sürüyor. Bizim Yatağan’ın sahalarından birinde üretim SİT nedeniyle durdu. Hem tarihi eserleri çıkaracaksın, hem kömürü değerlendireceksin. Hem zeytini koruyacaksın, hem üretimi yapabileceksın” sözleri Akbelen’de ve Yatağan’da zeytinliklerin, ormanların katledilmeye başlanacağının ön habercisiydi.
Patron Ceyhan Saldanlı, yakıt sıkıntısı (kömür) yaşayan Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerinin devre dışı kalması halinde ulusal ölçekte elektrik kesintileri yaşanabileceği iddiaları ile hem halka hem de iktidara sesleniyordu. Benzer bir başka iddia ise geçtiğimiz Şubat ayında YK Enerji Genel Müdürü Serhat Dinç’ten gelmişti.
Dinç, “Akbelen Ormanı bize teslim edilmezse yakında İzmir, Muğla ve Aydın’da elektrik kesintileri başlar” derken, ayrıca işletmelerde çalışan 3 bin 500 işçinin yüzde 80’inin yerel halktan olduğunu hatırlatarak yurttaşlara aba altından sopa gösteriyordu.
Her iki şirketin yaptığı açıklamaların bir masa etrafında planlanarak ortaya atıldığı ise açıklamalardaki detaylardan anlaşılabiliyor. Bölge halkının kararlığından öyle korkmuşlar ki, devletin sertleşerek kendilerine destek olmasının zeminini hazırlama gayretine girişmiş durumdalar.
İktidarın, bu şirketlerin arkasında olduğunu ve onları her koşulda desteklediğini anlamamız için müneccim olmaya ihtiyacımız yok. Zeytin yasası ve Anayasa’ya aykırı olduğu apaçık ortada olan Maden Yönetmeliği ile zeytinliklerin yok edilmesine yasa dışı dayanağı arkalarında olan AKP iktidarı çıkardı.
Termik santraller için çıkarılan ve çıkarılmak istenen kömür ocaklarıyla Turgut köyü, İkizköy ve Avdan köyü ortadan kaldırılmak isteniyor. Daha önce bölgede kömüre kurban edilen 5 köy ise bölge halkının hafızalarında halen derin bir yer tutuyor.
Yatağan patronu Saldanlı, “Bu santraller (YK Enerji ve Yatağan), bölgedeki kömür sahalarını değerlendirmek üzere kurulmuş santraller. Oysa şimdi kömür hemen yanıbaşında duruyor ama uzaktan kömür taşınarak çalıştırılıyor. Bu da kredilerin ödenmesinde sorun yaratıyor” diyor. Saldanlı o kadar dertli ki sadece halka değil iktidara da aba altından sopa göstermekten geri durmuyor.
Neymiş elektriksiz kalırmışık! Neden kalalım, iktidar elektrik üretim kapasitesiyle her gün övünürken bu 3 santral Türkiye’nin elektrik üretim kapasitesinin tam kapasite çalışmaları halinde bile sadece yüzde 2’sini karşılayabiliyor. Tam kapasite çalışmaları ise zaten mümkün değil. Ayrıca Türkiye’de enerji dağıtım hatlarının enterkonnekte sistemiyle birbirine bağlı olması bu iddiayı zaten boşa düşürüyor.
Türkiye’de 100 bin MW’a ulaşan enerji üretim kapasitesine rağmen bu kapasitenin 1/3’ü kullanılabiliyor. Yeniköy ve Kemerköy ile Yatağan Termik santrallerinin toplam üretimde tam kapasite çalışmaları halinde 1700 MW kapasiteye sahip, bu da yüzde 2’ye bile ulaşamıyor. Arıza dışında elektrik kesintilerine yol açamayacaklarını iyi biliyorlar. Bu şirketler ancak, TEİAŞ’ın bildirdiği günlük üretim planlamasında belirlenen alım saatlerinde enerji kesintisine giderek sorun varmış algısı yaratabilirler.
Her iki şirket Türkiye’nin ihtiyaç fazlası elektrik üretim kapasitesi nedeniyle düşük kapasitede çalışırlarken, üretmedikleri elektriğin de bedeli arkalarında kaya gibi duran AKP iktidarı tarafından halkın cebinden alınıp kapasite mekanizması adı altında bu üç santralin her birine her ay 8-10 milyon lira ödeme yapılmaya devam ediliyor.
Yatağan Termik Santrali’nin kömür ihtiyacını karşılamak için AKP iktidarı tarafından 140 Km uzaklıktaki Denizli’ye bağlı Avdan köyünde kömür ocağı amaçlı 3.760.000 m2 alanın geçtiğimiz Ocak ayında ‘acele’ olarak kamulaştırılmış olması sıkışmışlıklarını ortaya çıkarıyor.
Yine Yatağan Termik Santrali için tam 5 köy yıkılarak ortadan kaldırılırken, Eskihisar ve Tınaz iki kez yerlerinden edildi. Onbinlerce dönüm orman, tarım ve zeytinlik alan talan edildi. Yüzbinlerce zeytin ağacı, çam, meşe, pınar kesilerek katledildi.
Bu gerçekler ortada dururken, bu üç santralin üreteceği elektriğe ihtiyaç yokken, şirketlerin çıkarları uğruna hem halkın hem de zeytin dahil onbinlerce ağacın yurdundan sürülmesine, katledilmesine asla boyun eğilemez. Ancak bölge halkı yalnız bırakılması halinde şirketler kazanan olacaktır. Bu unutulmamalı.
Kaz Dağları’nda yüzbinlerce ağaç kesildikten sonra halkın coşkun desteği altın madenini önledi ancak o yaşayan ağaçlar ve yarattığı ekosistemdeki diğer canlılar artık yok. Bu nedenle bölgeye dair destek hemen şimdi yapılmalı ve saldırı olasılıklarını asla hafife almamalı.