Cumartesi Anneleri eylemlerinin yasaklanmasının hukukla bir alakası olmadığını belirten hukukçular, “Barışçıl gösteri hakkı hiçbir şekilde sınırlandırılamaz” dedi.
Kayıpların akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle her hafta Galatasaray Meydanı’nda toplanan Cumartesi Anneleri’nin eylemlerine 700’üncü haftada konan yasak hala devam ediyor. Cumartesi Annelerine valilik tarafından konan yasağın üç hukuki problemi olduğuna işaret eden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) önceki yargıcı Rıza Türmen, uygulanan yasağın insan hakları mahkemesine aykırı olduğunu belirtti.
‘Yasağın üç hukuki problemi var’
Mezopotamya Ajansı’ndan Servet Karaduman’a konuşan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) eski yargıcı Rıza Türmen, Cumartesi Anneleri eyleminin yasaklanmasının üç hukuki problemi olduğunu belirterek, “Birincisi; bundan bir süre önce Cumartesi Anneleri ’ne karşı ilgili polisin orantısız güç kullanması ve şiddete başvurmasıdır. Şiddete başvurmak işkence ve kötü muameleyle ilgili insan hakları konusunda 3’üncü maddeye girer. Bu durumda bir dava açılması ve hukuki yollara gidilmesi gerekir. Ayrıca devletin suç işleyen görevlisini korumaması lazım. İkincisi; barışçıl bir toplantı yapılıyorsa eğer, içinde şiddet olmayan ve barışçıl bir gösteri yapılıyorsa polisin buna müdahale etmesi toplantı ve gösteri hakkının ihlalidir. Bu da insan hakları sözleşmesinin 11’inci maddesidir. Yani bu toplantıya ilişkin gerekli formaliteler yerine getirilmemiş olsa bile polis müdahale etmemekle yükümlüdür. Dolayısıyla müdahale etmekle değil korumakla ve toplantı yapılmasını sağlamakla yükümlüdür. Üçüncüsü ise; Cumartesi Anneleri’nin toplantı gösteri hakkının engellenmesidir. Bu sürekli yaşanan bir durumdur. Bu da ayrıca 11’inci maddeye aykırıdır. Bunların hepsi ayrı ayrı ihlallerdir. Bunlarla ilgili önce yerel olan Anayasa Mahkemesi’ne sonra da AİHM’e gitmek lazım” dedi.
‘Eylem hakları anayasaya dayanıyor’
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve AKP Sözcüsü Mahir Ünal’ın İstiklal Caddesinde bundan sonra yapılacak eylemlere izin verilmeyeceğine ilişkin yaptıkları açıklamalarına değinen Kanun Hükmünde Kararname(KHK) ile kapatılan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şube Başkanı Gökmen Yeşil, bu açıklamaların hukuki bir dayanağının olmadığını söyledi. Hukukla ilgisi olmayan şeylerin keyfiyetle ve siyasal tercihlerle ilgisi olduğunun altının çizen Yeşil, “Cumartesi Anneleri çok uzun bir süredir kaybolan evlatlarının ve kardeşlerinin akıbetlerini öğrenmek istiyorlar. Hala yaşıyorlarsa nerede olduklarını ve eğer öldürüldülerse mezarlarının nerede olduklarını öğrenmek istiyorlar. Bu konudaki temel taleplerini ve düşüncelerini istedikleri şekilde, istedikleri bir eylem biçimiyle ve istedikleri bir ifade aracıyla yazılı ve sözlü ifade edebilirler. Bu hakları da anayasaya dayanıyor. Dolayısıyla iktidarın bugün yapmaya çalıştığı şey biz hukuka değil esasen kendi istediğimiz siyasal tercihlere göre hareket ederiz boyutundadır. Biz bu tercihi şöyle yorumlarız. Bu durumda siz kaybedenlerin yani suçluların mirasını devralıyorsunuz. Kaybedenlerin tarafında yer alıyorsunuz demek durumundayız” diye belirtti.
‘Barışçıl gösteri hakkı hiçbir şekilde sınırlandırılamaz’
AİHM sözleşmesi ve anayasada yurttaşların yaptığı gösteri toplantılarının miting ya da büyük bir organizasyona dönüşmediği sürece düşünce ve ifade özgülüklerinin sınırlanamayacağını aktaran Yeşil, “İstiklal veya kentin herhangi bir sokağında bu tür bir barışçıl gösteri hakkı hiçbir şekilde sınırlandırılamaz. Düşünce ve ifade özgürlüğünün bu tür kullanımlarında Valiliğin de Kaymakamlığın da herhangi bir yetkisi yok. Son anda yaptıkları yasak kararı tümüyle hakkın kullanımını engellemeye yönelik hukuk dışı bir uygulamadır” dedi. Getirilen yasağa ilişkin yargı yolunun açık olduğunu ancak ülkede yargının bütünüyle kuşatıldığını vurgulayan Yeşil, “Hâkimlerin, siyasal iktidarın tercihine göre karar veriyor olmaları veya bu siyasal tercihi gözetmemekle birlikte mevcut hâkimlere yönelik baskı ortamından kaynaklı özgürce karar veremiyor olmalarından kaynaklı bu tür şikâyetlerden şimdilik sonuç çıkmayabilir. Ancak ilerde mutlaka bir tazminatı olacak. Ve bir hak ihlali tespiti yargı kararıyla ortaya çıkacaktır” ifadelerini kullandı. Cumartesi Anneleri’nin ‘güçlü bir kıvılcım’ olarak yorumlanması gerektiğinin altının çizen Yeşil, “Cumartesi Anneleri’nin eylemlerine yaptığımız vurgu basit bir övgüden ibaret değil. Biz şuna inanıyoruz. Cumartesi Anneleri’nin ısrarla Galatasaray Meydanı’nda yaktıkları kıvılcım bu faşist atmosfer ne kadar ağırlaşırsa ağırlaşsın onun kırılmasında da yıkılmasında da çok önemli bir başlangıç noktası oluşturacaktır” diye konuştu.
‘Uluslararası sözleşmesine aykırıdır’
Uluslararası Barolar Birliği (IBA) İnsan Hakları Komitesi Avrupa Temsilcisi Ramazan Demir ise, Cumartesi Anneleri’nin yaptığı eylemin Türkiye’de yapılan en meşru eylemlerden biri olduğunu ifade etti. Demir, Cumartesi Anneleri’nin 700 hafta kamu düzenini bozmadan, şiddet içermeden, sessiz bir şekilde Galatasaray Meydanı’nda oturduklarını vurgulayarak, “Bunun sembolik önemi bir tarafa bu insanların bir derdi var. Bu insanlar acılarını dillendirmeye çalışıyorlar. Kemiklerini bulamadıkları, mezarı dahi olmayan yakınlarının hakları için oradalar. Bu ne anayasaya ne yazılı herhangi bir kanun maddesine ne de uluslararası sözleşmesine aykırıdır” ifadelerini kullandı.