Hatice Kaçmaz’ın katiline verilen ‘duygusal çöküntü cezası’ hafızamızdaki tazeliğini korurken, iktidarın kadına yönelik şiddeti önleme iddiasındaki yasa tasarısı gündemde. Tasarı tartışılırken, Yargıtay faillere indirim yağdırmaya devam ediyor
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasının ardından Türkiye’de kadına yönelik şiddet verileri ürkütücü bir hal aldı. “Kadın kırımı”na yol açan erkek şiddeti tablosu, yargının failleri koruyan kararlarıyla daha da pekiştiriliyor.
Örneğin; Yargıtay’ın, 2014 yılında evlilik teklifini kabul etmeyen Hatice Kaçmaz’ı 16 yerinden bıçaklayarak öldüren Orhan Munis isimli erkeğe verdiği cezayı, reddedilme karşısında “duygusal çöküntü” yaşadığı gerekçesiyle düşürmesi infial yaratmıştı.
Yargıtay, katil zanlısı Munis’in cinayeti tasarlayarak işlemediğini, “tutku derecesindeki aşırı sevgiden kaynaklı duygusallığın etkisiyle ve ruh halinde yarattığı hiddetle yanına bıçak aldığını” savunmuş, “Kaçmaz’ın, evlilik teklifini kabul etmesi halinde Munis’in cinayeti işlemeyebileceği” vurgulanmıştı.
Yanlış ve yetersiz bir tasarı
Özellikle de İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasının ardından “erkek yargı”nın Hatice Kaçmaz davasında olduğu gibi hukuki olmayan birçok karara imza attığına tanık oluyoruz.
Kadınların ve toplumun büyük tepkisiyle AKP iktidarı kadına yönelik şiddeti önlemek için bir yasa tasarısını gündeme getirdi. Başta hukukçular olmak üzere kadın örgütlerinin “yanlış ve yetersiz” bulduğu tasarı, kadına karşı işlenen bazı suçlarda cezai yaptırımın artırılmasını öngörüyor.
Pişmanlığa indirim!
Yasa teklifinde “iyi hal indirimi” olarak bilinen “hâkimin takdir yetkisi” için belirli koşullar getiriliyor. Failin yargılama sürecindeki davranışları yerine, “pişmanlığını gösteren davranışlarına göre” takdiri indirim hakkının kullanılabileceği hükme bağlanıyor. Muğlak ve yoruma açık pek çok maddeyi barındıran ve Meclis’e sunulan tasarı tartışılırken, Yargıtay bir cinayet zanlısına indirimler yağdırdı.
Cinayet ve yaralama
JINNEWS’in haberine göre; Lütfi Sefa Berberoğlu adlı erkek, 13 Eylül 2013’te Muğla-Marmaris kara yolunda bir süredir ayrı yaşadığı evli olduğu Sedef Berberoğlu’nu ve yanında bulunan Abdullah Tekin’i ateşli silahla katletti. Tutuklanan Lütfi Sefa Berberoğlu’nun Muğla 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmasına başlanmış, mahkeme, 8 Aralık 2015’teki karar duruşmasında zanlıya, “eşi kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet, Abdullah Tekin’i’ “kasten öldürme”den müebbet ve Okan Duran’ı “kasten öldürmeye teşebbüs” suçundan 14 yıl hapis cezası vermişti.
‘Sadakatsiz’ bahanesi
Katil zanlısının avukatı, “haksız tahrik” indirimi uygulanmadığı gerekçesiyle karara itiraz etmiş ve Yargıtay 1. Ceza Dairesi, 30 Haziran 2020’de katil hakkındaki yerel mahkeme kararını bozmuştu. Yargıtay’ın bozma ilamında “sadakat yükümlülüğü ihlal edildi” gerekçesi öne sürülmüştü.
Zanlıya, Abdullah Tekin’i öldürmekten verilen müebbet hapis cezasını onayan Ceza Dairesi, diğer iki suçtan “makul oranda indirim” yapılması gerektiğine hükmetmişti.
Ceza müebbetten 7 yıla indi
Yerel mahkeme, yeniden yargılanan zanlıya “eşini öldürmekten” verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını 24 yıla, bir kişiyi öldürmeye teşebbüsünden verilen 14 yıl hapis cezasını ise 7 yıla indirdi.
Yargıtay daha da indirin dedi!
Yeniden yapılan itiraz üzerine Yargıtay Ceza Dairesi, “Sanığa tayin edilen cezadan TCK’nin 29. maddesi uyarınca makul oranda indirim yapılması gerektiği gözetilmeksizin asgari düzeyde indirim yapılarak bozma ilamının etkisiz bırakıldığını” öne sürdü. Daire, “eşi kasten öldürme” suçundan üst sınırdan verilen 24 yıl hapis cezasında daha da indirime gidilmesini istedi.
KADIN SERVİSİ