Kemal Pir, Akif Yılmaz ve Ali Çiçek’le 14 Temmuz’da Diyarbakır Cezaevi’nde başlattıkları ölüm orucunda yaşamını yitiren Hayri Durmuş’u ve mücadelesini anlatan amcası Emin Durmuş, “Arkadaşları sırf Hayri’den ders almak için bulundukları yerlerden Karakoçan’a gelirlerdi” dedi.
Cumhuriyet tarihinin en karanlık dönemlerinden biri olan 12 Eylül 1980 askeri darbesinde, Diyarbakır Cezaevi’nde yaşanan vahşet hala hafızalarda canlı duruyor. İnsanlık dışı uygulamalara karşı 18 Mayıs 1982’de Ferhat Kurtay, Eşref Anyık, Necmi Öner ve Mahmut Zengin’in cezaevindeki eylemi, ardından 21 Mart 1982 Newrozu’nda Mazlum Doğan’ın eylemi ve bunu 14 Temmuz 1982’de Hayri Durmuş, Kemal Pir, Akif Yılmaz ve Ali Çiçek’in sürdürdüğü Büyük Ölüm Orucu Kürtlerin tarihinde birer dönüm noktası oldu. Kürdistan tarihine “Kahramanlık haftası” olarak kayda geçen bu ölüm orucunda Kemal Pir, Akif Yılmaz ve Ali Çiçek 7 Eylül’de, Hayri Durmuş ise 13 Eylül’de yaşamını yitirdi.
Mücadele mirasları
O günün direnişçilerinden biri olan Hayri Durmuş, Lütfiye ve İsa Durmuş’un 3. çocuğu olarak Dep’in (Karakoçan) Qummik (Yenikaya) köyünde dünyaya geldi. İlkokul ikinci sınıfa kadar Kızılpar’da okuyan Durmuş, daha sonra ailesinin Bingöl’e taşınmasıyla birlikte liseyi burada tamamladı. Hacettepe Üniversitesi’ni kazandıktan hemen sonra hem kendisinin hem de Kürt tarihi için unutulmayacak bir mücadeleye adım attı.
Halkının doktoru
Hacettepe’de 5 yıl tıp eğitimi alan Durmuş, bir gün köyüne döndüğünde ailesine okulu bıraktığını ve o günlerde öncü kadro olarak içinde bulunduğu Apocular hareketine katıldığını şu sözlerle dile getirdi: “Kızıltepe’de 33 insan kan davasından öldürülmüş. Gittik, o meseleyi çözdük ve ben o zaman orada gördüm ki, tüm Kürtlerin bana ihtiyacı var. Doktor olsam sadece hastalarımı muayene edeceğim ama ben herkese ilaç olmak istiyorum, olabilirsem.”
Hayri Durmuş girdiği yolda 1978 senesinde Kızıltepe’de yakalanarak tutuklandı. 14 Temmuz’da başlayan ölüm orucunda yer alan Durmuş, 13 Eylül’de yaşamını yitirdi. O dönem yaptığı insanlık dışı işkenceler ile tanınan Cezaevinin İç Güvenlik Komutanı Esat Oktay Yıldıran ise ölüm orucunda can veren 4’lü ölümü için “tüp patladı, 4 mahkum öldü” dedi.
‘Asla kalp kırmazdı’
Yaşananların ardından bıraktıkları mücadele mirası ülkenin her yerine dalga dalga yayıldı. Birçok kitaba, filme ve diziye ilham olmuş bu tarihi direnişin isimlerinden biri olan Hayri Durmuş’un hayatını o dönemin tanığı da olan amcası Emin Durmuş anlattı. Hayri’nin çok başarılı ve zeki biri olduğunu hatırlatan amca Durmuş, “Arkadaşları sırf Hayri’den ders almak için bulundukları yerlerden Karakoçan’a gelirlerdi. Çok nazik bir çocuktu. Asla kalp kırmazdı. Arkadaşları çoktu” dedi.
Hayri’yi en son üniversiteden ayrıldığı yıl olan 1977’de gördüğünü belirten amca Durmuş, Hayri’nin bir süre sonra Bingöl’e geçtiğini ve yaklaşık bir yıl içinde ise tutuklandığını söyledi.
O dönemler cezaevine görüşüne gitmeye çalıştıklarını anlatan Durmuş, “Görüşe gittiğimizde görmemize izin vermiyorlardı. Bize yasak var deniyordu. Çok kişi olduğu için içeri girmemize izin verilmiyordu. Birkaç kez cezaevi önüne gittik, üzerimizde helikopter gezmeye başladı. Bizi coplayarak kovaladılar. Ailenin de görmesine izin vermediler. Avukatlardan bilgi alabiliyorlardı” diye bahsetti.
‘Fikrimiz belliydi’
Başlayan ölüm orucuyla bekleyişe geçtiklerini anlatan amca Durmuş, şöyle devam etti: “Fikrimiz ne ise onun üzerine yaşıyoruz. Biz Kürt’üz. 1974’ten bu yana Kürdistan belliydi. Hayri de arkadaşları da Kürdistan’ı geziyordu. Hayri Ankara’da okuduğu zaman 1974 yıllarında yazları köye gelir, burada her yeri dolaşır giderdi. O zaman biz de duyardık, biz de talep ederdik Kürdistan’ı. Fikrimiz belliydi o zamandan bu zamana, Kürt’tük. O zamanlar arkadaşları gelip bize anlatırdı. Polis aralarında dolaşır, Hayri’yi alır gidermiş. Hayri’nin gördüğü işkence anlatılamaz. Sonra ise Kızıltepe’de alındı.”
Fotoğraflarına el koydular
Bugün evlerinde Hayri’ye dair hiçbir hatıralarının bırakılmadığını vurgulayan amca Durmuş, 1982’de askerlerin evlerine yaptığı baskınla Hayri’ye ait tüm fotoğraf ve eşyalara el konulduğunu kaydetti. Durmuş, “O öldüğü zaman fotoğrafları da gitti. Evimizde onunla ilgili ne varsa aldılar bizden” dedi.
DİYARBAKIR / MA