Milyonların “Dem dema serkeftinê ye” şiarıyla 72 merkezde kutladığı Newrozu cezaevlerindeki siyasi tutuklular ise dört duvar arasında halayları ve zılgıtlarıyla karşıladı. Newroz’a dair Jinnews’ten Öznur Değer’in sorularını yanıtlayan DBP eski Eşgenel Başkanı Sebahat Tuncel, Newroz’u umudun, direnişin ve özgürlüğün ifadesi olarak tanımladı.
Tuncel’in Newroz öncesi yazdığı mektubu ancak Newroz’dan sonra Değer’in eline ulaştı. Tuncel Newroz öncesi yazdığı mektubunda Newrozun sadece baharın gelişinin kutlanması olmadığını “Newroz Bayramı aynı zamanda Kürdistan halkının, Ortadoğu halklarının binlerce yıllık hafızasının, toplumsal mücadele deneyiminin günümüze taşınmasıdır” sözleriyle tanımladı. Newroz’un bin yıllardır kutlana geldiğine dikkat çeken Tuncel, Demirci Kawa’nın Asur kralı zalim Dehak’a karşı başlattığı isyan ile direnişin rengini kuşandığını dile getirdi.
Kürt düşmanlığına itirazın sesi
Newroz’un tarihsel olarak geçmişin muhasebesi üzerinden “yeni yaşamın” başlangıcı olduğunu vurgulayan Tuncel, “Newroz ateşi toplumun aydınlanması, geleceğin aydınlatılması kadar geçmişin de aydınlatılması için de yanar. O nedenle her Newroz halklar için umudun adı olduğu kadar binlerce yıllık tarihsel, toplumsal, ekonomik birikim ve deneyimin yeni kuşaklara aktarılmasıdır” diye kaydetti. Kadınların 8 Mart’ta yaktıkları özgürlük meşalesinin Newroz ateşini harladığını söyleyen Tuncel, Türkiye’de yaşanılan sorunların temelinde “Kürt düşmanlığı” olduğunu dile getirerek, Newroz meydanlarında buna karşı itirazın yükseleceği tespitinde bulundu.
Demokrasi ittifakı güçlendirilmeli
Kürt halkına karşı AKP-MHP ittifakının “zor ve zulüm” politikalarının devrede olduğunu dile getiren Tuncel, “Diyalog ve müzakere masasını devirip İmralı’da Sayın Abdullah Öcalan üzerinde mutlak tecrit ve izolasyonunu pekiştirerek Kürtlere karşı hem içerde hem de dışarda savaş, çatışma politikasını devreye koyanlar, bugün yaşanan ekonomik ve siyasi krizin sorumlularıdır” şeklinde değerlendirdi. Türkiye halkalarını iki seçenek arasında tercih yapmak zorunda olmadığını söyleyen Tuncel, “Türkiye ve Kürdistan halklarının ortak mücadele ve dayanışma zemini olan ‘demokrasi ittifakının’ güçlendirilmesi Türkiye’nin çıkışının tek yoludur” dedi.
Barışın acil bir talep olduğunun altını çizen Tuncel, “Emperyalist güç dengelerinin yeniden kurulmaya çalışıldığı paylaşım savaşları, kadınların, çocukların, halkların geleceğini karartıyor. Savaşa karşı durmak, barışta ısrar etmek bizler için bir seçenek değil zorunluluktur” diye belirtti.
ANKARA