Kürtlerin Newroz’a atfettiği anlamın temelinde, Demirci Kawa efsanesi yatıyor. Efsaneye göre, Milattan Önce (MÖ) 612’de Ninova’da yaşayan Asurlu Kral Dehak’ın, yıllarca zulme maruz kalan halk, Demirci Kawa öncülüğünde örgütlenir ve dağlardan inerek Dehak’ın zulmüne son verir
Mezopotamya coğrafyasında yaşayan halklar, bu yıl bir kez daha Newroz ateşi etrafında bir araya gelmeye hazırlanıyor. Gece ve gündüzün birbirine eşitlendiği gün olan 21 Mart’ta kutlanan Newroz, halklar için “yeni gün”, “yeniden doğuş”, “baharın gelişi”, “yeni yılın ilk günü” ve “diriliş bayramı” anlamlarını taşıyor. Newroz, İran’dan Irak’a, Suriye’den Afganistan’a, Belucistan’dan Arnavutluk’a, Azerbaycan’dan Bosna-Hersek’e, Gürcistan’dan Kazakistan’a, Kırgızistan’dan Kosova’ya, Makedonya’dan Özbekistan’a, Tacikistan’dan Türkiye’ye uzanan geniş bir coğrafyada her yıl bayram ve şölen havasında kutlanıyor. Kürdistan coğrafyasında Newroz kutlamalarına ayrı bir önem veriliyor. Kürtler, bayram ve şölenin ötesinde Newroz’u, direnişin zafere kavuştuğu gün olarak görüyor.
Dehak’ın iktidarının son bulduğu tarih
Kürtlerin Newroz’a atfettiği anlamın temelinde ise, Demirci Kawa efsanesi yatıyor. Efsaneye göre, Milattan Önce (MÖ) 612’de, Ninova’da yaşayan Asurlu Kral Dehak, omuzlarında çıkan yılanlar nedeniyle ölümden kurtulmak için her gün bir gencin beynini yiyerek yaşamaya devam eder. Yıllarca bu zulme maruz kalan halk, Demirci Kawa öncülüğünde örgütlenir ve dağlardan inerek Dehak’ın zulmüne son verir. Dehak’ın iktidarının son bulduğu tarih ise 21 Mart’tır. O günden bu yana 21 Mart, zalimlere karşı ortaya konulan direnişin sembolü olur ve farklı şekillerde kutlanır.
‘Dehak’lara karşı ‘Çağdaş Kawa’lar
Baba Tahirê Hemedanî, Kürt alim Melayê Cizîrî, Ehmedê Xanî, Celadet Bedirxan, Ağrı İsyanı lideri İhsan Nuri Paşa, Pîremêrd ve Cigerxwîn gibi birçok yazar ve aydının kaleme aldığı eserlerde de yer edinen Newroz, 1980’li yıllara gelindiğinde artık farklı politik anlamlar taşımaya başladı ve yeni “Dehak”lara karşı “Çağdaş Kawa”lar ortaya çıktı. 12 Eylül 1980 askeri darbesinde binlerce Kürt, Diyarbakır Cezaevi’nde insanlık dışı uygulamalar ve ağır işkencelerden geçirildi. Birçok kişi bu işkencelerde sakat kaldı ve yaşamını yitirdi. Ancak günümüzün “Çağdaş Kawa”sı olarak nitelendirilen Mazlum Doğan, Türkleştirmeye ve işkencelere karşı 21 Mart 1982’de yaktığı üç kibritle bedenini ateşe verdi. Doğan’ın yaktığı ateş bir kez daha Kürtlere umut oldu. 1990’da Zekiye Alkan, 1992’de Rahşan Demirel, 1994’te Ronahi ve Berîvan’ın da Newroz günü baskılara karşı bedenlerini ateşe vermesi bu umudu daha da büyüttü.
Newroz meydanlarında yüzbinler buluşmaya başladı
1990’lı yıllara gelindiğinde Newroz meydanlarında yüzbinler buluşmaya başladı. Kürtler, dönemin siyasi iktidarlarının devreye soktuğu imha ve inkar politikalarına karşı her sokağı Newroz ateşiyle aydınlattı. Devletin, Newroz’u “Nevruz” şeklinde “Türk bayramı” ilan etmesi de karşılık bulmadı. Kürtler, 1990’lı yıllardaki tüm yasak ve engellemelere rağmen alanlarda özgürlük taleplerini haykırdı. 2000’li yıllardan sonra ise Newroz alanları milyonları ağırlamaya başladı. Kürtler, her dönemin politik ruhunu alanlarda haykırdı ve demokratik çözümü talep etti. Her yıl farklı şiarlarla direniş ateşinin etrafında halaya duran Kürtler, bu yılda da “Şimdi kazanama zamanı” şiarıyla bir kez daha alanları doldurmayı hedefliyor.
Kaynak: MA