Hüseyin Aykol
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, daha önce iki kez ertelemek zorunda kaldığı Diyarbakır ziyaretini dün gerçekleştirdi. Bu gezi öncesinde, “Ülkemizde demokrasinin yolu Diyarbakır’dan geçer” dediği için bırakın iktidardaki AKP-MHP ortaklığını, kendisinin başını çektiği Millet İttifakı’nı bile tedirgin etmişti. Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmanın HDP seçmenini kendi adaylarına oy vermeye ikna etmekten geçtiğini en iyi bilenlerin başında geliyor.
Ancak gerek Millet İttifakı, gerekse de bu ittifaka girme sürecindeki Deva ve Gelecek partileri, Kürt halkından oy isterken, HDP ile birlikte görünmek ve davranmaktan imtina ediyorlar. Adeta “bize oy verin ama bize yaklaşmayın” diyorlar. Oysa HDP yetkilileri, “Bizim Millet İttifakı’na katılmak diye bir derdimiz yok” dedikleri gibi, Millet İttifakı’nın göstereceği cumhurbaşkanı adayına oy verebilmenin ilkelerini geçen yılın sonlarında bir deklarasyonla açıklamış bulunuyorlar.
İnsanların yarısının işsiz kaldığı, çalışanların da alım gücünün neredeyse yerlerde süründüğü bugünkü ortamda, AKP-MHP iktidarından “Yandım Allah!” diye kaçan seçmenler, akın akın CHP’ye ya da Millet İttifakı’na geçmiyorlar. Anketler, Cumhur ve Millet ittifaklarını yüzde 40 civarında baş başa gösteriyor. Bu durumda, HDP oyları kilit önemde. Hangi ittifak HDP’yi kendi saflarına katabilirse, seçimi o kazanacak gibi görünüyor.
Millet İttifakı, “Kürt halkına ve demokratik güçlere bu kadar zalimce davranmış bir iktidara HDP seçmeni nasıl olsa, oy vermez. Hatta Erdoğan’dan kurtulmak istiyorsa, yerel seçimlerdeki gibi Millet İttifakı’na oy verir” diye düşünüyor. HDP’liler yerel seçimlerde, Erdoğan’a kaybettirmek için, dahası Millet İttifakı’na bir şans vermek için oy verdi. Bağrına taş basıp verdi. Ama bu kez, bunun böyle olmayacağı belirtildi.
Anketlere bakılırsa, HDP seçimler sonrasında 80 milletvekiliyle Meclis’e girecek. Anayasa Mahkemesi, iktidarın emrini uygulayıp -çılgınca bir kararla- HDP’yi kapatmaya kalkarsa, HDP seçmeni en az 100 milletvekilini (bir başka parti adı altında) Meclis’e gönderecek. 6-7 milyon seçmen, Millet İttifakı’nın seçimleri kazanması için garantidir. Bu yüzden, ona göre davranmasında yarar var.
Diyelim ki, AKP-MHP iktidarı seçimler öncesinde iyice çöktü ve Millet İttifakı, HDP seçmenine muhtaç olmadan seçimleri kazandı. Buradan hareketle Millet İttifakı, Kürt düşmanı yaklaşımını iyice ortaya dökemez. Çünkü Meclis’te her temel yasada HDP’li vekillerin oylarına muhtaç olacaktır. Ancak tüm bu matematiksel mecburiyetler sorunu çözmez.
İktidarın yeni sahibi hangi oy oranıyla gelirse gelsin; Kürt sorununu çözmedikçe, çözmeye yanaşmadıkça; boşa kürek çekecek ve kendisine PKK’yi ezme konusunda yardımcı olacağını iddia eden ‘dış güçlerin’ maşası olmaya devam edecektir. Böylece halkı için, kalkınma için harcayabileceği milyar dolarları, şimdiye kadar olduğu gibi, mermilere, bombalara, füzelere ve uçaklara harcamaya ve böylece fakirleşmeye devam edecektir.
Diyarbakır’a gelenlerin, Kürt halkından oy isteyenlerin aklında sadece matematiksel bir denklem varsa, yanılıyorlar. Sorun matematiksel bir mecburiyet-denklem değil, Kürt halkının doğuştan gelen en temel insani ve kimlik haklarının iadesidir. Gerçek çözüm yoksa, huzur da yok. Huzur olmayınca gelişme ve kalkınma da hiç yok!..