Newroz’un diriliş olduğunun altını çizen PKK Lideri Abdullah Öcalan, ‘Newroz, gün ışığına çıkan çiçektir. Yaşama duruştur. Doğanın rengarenk açılışıdır. Bütün yaşam damarlarına kan yürümesidir. Diriliş için doğasında bir şey varsa, onun yeşillenmeye, çiçeklenmeye açma girişimidir’ dedi
Demirci Kawa’nın zalim Asur Kralı Dehak’a karşı öncülük ettiği direnişle ilk olarak M.Ö. 612 yılında yakılan Newroz ateşi, 2634 yıldır her 21 Mart’ta yeniden yakılıyor. 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardından Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi’nde işkence ve baskılara karşı 21 Mart 1982’de Newroz gecesi PKK’nin öncü kadrolarından Mazlum Doğan’ın 3 kibrit çöpünü yakmasıyla, Kürtlerin direniş günü olarak simgeleşti. Kürt tarihine “Çağdaş Kawa” olarak geçen Mazlum Doğan’ın bu eylemi, ulusal bayram olarak kutlanan Newroz’a, aynı zamanda “Diriliş Bayramı” anlamı da yükledi.
Newroz’u Kürtler açısından diriliş, başkaldırı, isyan olarak nitelendiren PKK Lideri Abdullah Öcalan, 21 Mart 1998’de yaptığı değerlendirmede, Newroz’un aynı zamanda özgür yaşam ısrarı olduğunu vurguladı.
Kurtuluşa en yakın an
Büyük tarihi düşüşün bir Mezopotamya Uygarlığı olan Med İmparatorluğu ile başladığını belirten Öcalan, “2 bin 500 yıllık bir düşüşün ardından her bir yılı, bir yüzyılı bulan bu 25’inci yıl, gerçekten bir diriliş, kurtuluşa en yakın an oluyor. Tam düşünebilirsek, nereden geldiğimizi ve nasıl bir duruma sokulduğumuzu anlayabilirsek, nasıl olmamız gerektiğine dair düşünebilirsek, neler yapabileceğimizi kararlaştırırsak, yaşamın ölümden beter olacağını göreceğiz. Ve çıkacaksak kendi insanlığımıza, toprakla kaynaşmış özgürlük kimliğimize, bunun bir sınırlı nefes alışverişinin bile ne kadar değerli olduğunu mutlaka takdir etmek gerekir” dedi.
İnsanlığın dirilişi
Kürt ve Kürdistan adının kalmadığı bir dönemde Newroz ateşiyle insanlık ve kimliğin yeniden dirildiğini ifade eden Öcalan, “Kimisi içinde kimisi dışında ama hepsi ilgilidir. Bu önemli bir gelişme ve kazanımdır. Diriliş bu olmadan olmaz, direniş umutsuz olmaz. Kurtuluşa daha zaman da olsa, önce bu gerekli. Güzel bir tespit, yerinde ve doğru bir adım. Bu yıllara o kadar iradeyle bağlandık ki yine kavgası o kadar soluk soluğa, o kadar nefes nefese, o kadar çelişkili, o kadar hırs ve kinli oldu ki bütün bunları öfkeyi müthiş kabartıyor. Ama öfkenin kabarması her bir hataya dönüşmezse, iyi bir kavga başlatıcısıdır. Kavga, anlamlı düzeyi ortaya çıkarmakta bir gelişmedir. Ben ne yapacağım, köleliğimizle zafer bile kazanmışız. Bana göre hiçbir işe yaramaz” değerlendirmesinde bulundu.
Gün ışığına çıkan çiçek
“Nasıl bir yaşam?” diye soran Öcalan, “Bunu açığa çıkarmak, kurtuluştan daha değerlidir. Diriliş bunun acı sancılarıyla olmuştur. Nedir Newroz, gün ışığına çıkan çiçektir. Yaşama duruştur. Doğanın rengarenk açılışıdır. Bütün yaşam damarlarına kan yürümesidir. Diriliş için doğasında bir şey varsa, onun yeşillenmeye, çiçeklenmeye açma girişimidir. Ama bir de bu Newroz günlerinde sert esen kasırgalar vardır. Bazen çiçekleri bile kasıp kavuran, meyveye kesilmek iddiasında olan meyve tohumlarını da yakan, onlar da içimizde yok mu? Var. Diriliş tohumlarını az mı kasıp kavurmaya zemin oluyoruz. Az mı kasıp, kavuruyoruz. Tarihi de güncelliğini de kasıp kavurmaları da ne kadar gerçekçi. Gerçeği olduğu gibi kabul etmek daha doğrudur. Biz her zaman şuna inanıyoruz, en son bir sözü şöyle söyledik: Hiçbir kanun özgür yaşam kanununun üstünde bir güce sahip olamaz. En büyük güç, kanun, özgür yaşam kanunudur” dedi.
Kawa’dan Mazlum’a
“Özgürlük ağacının bağrındaki kurtçukları da perişan ediyoruz” diyen Öcalan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Mezopotamya bir özgürlükler ülkesi ve tarihidir. Demirci Kawa’dan Mazlum Doğan’a kadar çok soylu özgürlük savaşçıları vardır. Hallacı Mansurlardan Pir Sultanlara, Sivas’ta yakılan Nesimilere hepsi bu toprağın özgürlük savaşçılarıdır. Ama gerçekten Türkiye şahsında en son kendini dile getiren, egemenlerin acımasız yasaları da vardır. Bunlar büyük bir savaşın içindeler. Biz bu savaşta yerimizi iyi dahil ettik. Halkların direniş tarafında yer almak, özgürlük yasalarına bağlı kalabilmek… İnsanlıkla burada başlayan özgür yaşama veya özgürlük tarihinin bu beşiğine bir kez daha sahiplik etmek, bağlı kalabilmek. Bize çok çekici geldi ve bugün bizi buraya getirdi. Mutluyuz, gerçek kutlamanın içindeyiz.”
Newrozlu günler
PKK Lideri, Newroz’un Kürtler açısından önemine vurgu yaparak, “Bundan sonra bütün günler Newroz’dur. Geçen bütün günler, gerçekten Newrozlu günlerdi. Sözümüz buydu, çiğnetmedik. Fakat, zalimlerin dayattığı acılar, işkenceleri vardı. Kasıp kavurmaları vardı. Yaktılar nice insanları her türlü teknikle, silahla, işkenceyle yaktılar. İşte yüreğimiz diyor ki bu yakılanların anısına nasıl sahip çıkılacak. Zekiyeler, Zilanlar, Ronahiler bugünlerin büyük şehitleri olurken, aslında tam da ‘Özgür yaşam nasıldır?’ sorusuna ulaşmak için bunu yaptıklarını, bizzat sözlerinden, vasiyetlerinden biliyoruz. Mezopotamya, Zagrosların eteklerindeki yaşamın belirişi, bütün kutsal kitapların anlatmak istediği cennet ülkesi, Nuh’un tufan sonrası yeni yaşam alanı… Bu topraklarda oldum olası, insanlar özgürlük tutkularıyla yaşamışlar. Belki de hiçbir ülkedekine benzemez, belki de yazılan hiçbir kitaba da benzemez. Belki de kitapta dahi yazılmamıştır ama bir özgürlük savaşı vardır. Belki de kitabı tam yazılmamışsa, kurtuluşu tam olmadığı içindir. Yazılan kitaplar daha çok yarım kalan kitaplarsa, o da kurtuluşun tam olmamasındandır” dedi.
DİYARBAKIR