Davos tartışması ve Mavi Marmara olayının ardından iki ülkenin ilişkilerinin kopma noktasına gelmesinden sonra, Erdoğan İsrail için defalarca “terörist ülke”, “terör devleti” gibi ifadeler kullanmıştı. Türkiye’deki muhalefet partilerini de sert ifadelerle suçluyordu. 10 yılı aşkın bir süreden sonra İsrail’den ilk üst düzey ziyaret 9 Mart akşamı gerçekleşti
‘Çocukları en iyi öldürmesini bilen devlet İsrail’dir”, “Bundan sonra da normalleşme mümkün değil. İsrail terör estiriyor”, “Bu görevde bulunduğum sürece İsrail’le olumlu bir şey düşünemem.”, “İsrail’in zulmüne eyvallah etmeyeceğiz”, “İsrail terör devletidir” gibi ifadeleri sıkça kullanan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, iç ve dış politikada sıkışmışlığı, ekonomik daralmayı İsrail ile ilişkileri geliştirme ile aşmaya çalışırken yıllar sonra ilk üst düzey ziyaret gerçekleşti. İsrail’e yeni kapılar açıldı.
Gazze’ye doğru giden Mavi Marmara gemisine 31 Mayıs 2010’da uluslararası sularda İsrail’in düzenlediği ve 9 Türkiye yurttaşının ölümüyle sonuçlanan saldırıdan sonra Ankara-Tel Aviv ilişkileri kopma noktasına gelmesinden sonra İsrail’den ilk üst düzey resmi ziyaret gerçekleşti. İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog ve beraberindeki heyet, iki günlük resmi ziyaret kapsamında (9-10 Mart 2022) Türkiye’ye geldi.
Isaac Herzog, resmi Twitter hesabından yaptığı açıklamada ziyaretini değerlendirdi.
Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda resmi törenle karşılanan Herzog, “Bu sıcak karşılama için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a minnettarım” ifadesini kullandı.
Herzog, devamında, “Bölgemizdeki tüm halkların, inançların ve devletlerin barış içinde yaşayabileceğine ve yaşaması gerektiğine, ortaklıkların hepimiz için bereket ve refah getireceğine inancım tamdır” değerlendirmesinde bulundu.
Görüşmenin ardından açıklama yapıldı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara’ya iki günlük resmi ziyarette bulunan İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog (Yitzhak Herzog) ile 2 saat 10 dakika süren görüşmenin ardından Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda ortak basın toplantısı düzenledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Bu tarihi ziyaretin Türkiye-İsrail ilişkilerinde yeni dönüm noktası olacağına inanıyorum. Türkiye İsrail ilişkilerinin gelişmesi, güçlenmesi, ülkelerimiz açısından olduğu kadar bölgesel istikrar ve barış için de büyük öneme sahiptir.
Başta ekonomik ve ticari ilişkiler olmak üzere muhtelif alanlarda iş birliği potansiyelimizi hayata geçirmemiz özellikle önem taşıyor. Ticaret hacmimiz salgına rağmen yüzde 36’ya yakın artış göstermiştir. 2022’de bu rakamı 10 milyar dolara çıkaracağımıza inanıyorum.
Bölgemizde yaşanan gelişmeler, enerji güvenliğinin önemini bir kez daha ortaya koymuştur. Turizm, bilim, ileri teknoloji, tarım, sağlık ve savunma sanayi gibi alanlarda ciddi işbirliği imkanlarına sahibiz.
Türkiye İhracatçılar Meclisimizin organizasyonuyla 90 kişilik heyetimiz İsrail’de verimli temaslarda bulundu. İş birliğimizi daha da ilerleteceğiz.
‘Filistin meselesini görüştük’
Görüşmemizin temel unsurlarından biri tabiatıyla Filistin meselesiydi. Konuya dair yaklaşımımızı ve hassasiyetle paylaştık. Bölgede gerginliğin azaltılmasına, iki devletli çözüm vizyonuna verdiğimiz önemi ifade ettik. Mescid-i Aksa’nın dini kimliğine, kutsiyetine atfettiğimiz önemin altını çizdik.
Filistin halkına yönelik insani projeler yürüten TİKA ve Türk Kızılay gibi kuruluşlarımızın faaliyetlerinin devamı hususunda İsrailli makamların desteğini özellikle vurguladım. Antisemitizmin bir insanlık suçu olduğu yönelik yaklaşımlarımızı bir kez daha tekrarladım.
Türkler ve Museviler yıllarca barış içinde bir arada yaşamanın en güzel örneklerini vermiştir. Korona virüsü salgını ile beraber dünyada nefret suçlarının yeniden arttığını görüyoruz. Antisemitizm, İslam düşmanlığı, ırkçılıkla karşısında kararlılıkla mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz.
Görüşmemizde Ukrayna, Doğu Akdeniz, güncel ve bölgesel meseleleri ele aldık. Özellikle Dışişleri Bakanımızın bu ziyaretin ardından Filistin ve İsrail’e yapacağı ziyareti önemsiyorum.”
İsrail Cumhurbaşkanı Herzog: Bu an ülkelerimiz arasındaki ilişkilerde çok önemli bir andır
“Eşim ve ben Türkiye’de bulunmaktan çok mutluyum. Beni Türkiye Cumhuriyeti’nde resmi ziyarete davet ettiğiniz için biraz önce sona eren verimli toplantımız için teşekkür ederim. Benim buradaki ziyaretim İsrail Cumhurbaşkanı olarak göreve başladığım andan itibaren başlatmış olduğunuz diyaloğun devamıdır. Bu an ülkelerimiz arasındaki ilişkilerde çok önemli bir andır.
Amacımız ülkelerimiz ve halklarımız arasında dostane ilişkilerin temellerini atmaktır. Halklarımız arasında ilişkilerimiz çok eskidir. Güçlü tarihi, dini, kültürel kökleri vardır. Çok sayıda kadın erkek, lider, haham, şair, tüccar ve girişimcilerden oluşan seçkin bir şahsiyet listesi bu ülkedeki Yahudi tarihinin geçmişinin sadece bir parçasıdır.
İlişkilerimiz son zamanlarda ne yazık ki bir darlık döneminden geçmiştir. İnanıyorum ki karşılıklı saygı temellerinde incelenip bölgesel ve küresel duyarlılıkla daha iyi başa çıkmamızı sağlayacaktır. İsrail ve Türkiye birçok alanda hepimizin ev olarak adlandırıldığı bölgede çarpıcı bir iş birliği yapabilir ve yapmalıdır.
Türkiye Dışişleri Bakanı İsrail’i ziyaret edecektir. Zikrettiğiniz diyaloğun devamını mümkün kılacaktır. Bu diyaloğu her yönde yaşamalıyız.
Nazım Hikmet şiiri okudu
Modern çağın en büyük Türk şairinden biri olan Nazım Hikmet, “Yaşamaya Dair” adlı şiirinde şu satırları yazmıştır:
Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
Yetmişinde bile, meselâ, zeytin dikeceksin,
Hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
Ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
Yaşamak yani ağır bastığından.
Bugün şairin dediği gibiyiz. Biz iki halk, iki ülke her alanda derinlemesine bir diyalog içerecek, güven ve saygı yoluna çıkmayı seçiyoruz. Her konuda anlaşamayacağımız konusunda peşinden anlaşmak zorundayız. Bizimki gibi zengin geçmişi olan bir ilişkide bu durum doğaldır. Ancak anlaşmazlıkları geleceğe yönelik çözmeye çalışacağız.
Hem sizin milletiniz ve hem de benim milletim Allah’a inananların babası olan Hz. İbrahim’in çocuklarıyız. İnanıyorum ki siz ve ben aslında burada hepimizin anladığı bir şeyi kanıtlıyoruz. Aramızda iyi bir ortaklık, komşuluk hepimiz için önemlidir. Hepimiz, tüm dinlerin mensupları Müslüman, Yahudi ve Hristiyanlar yan yana, barış içinde yaşayabiliriz ve yaşamalıyız.
‘Birlikte çalışmamızı diliyorum’
Bölgede istikrar, barış ve güvenliği tesis etmemiz için birlikte çalışmamızı diliyorum. Hükümetimiz de her zaman inanç hürriyetini koruyan bir hükümettir. Son haftalarda bir kez daha savaşların ne kadar kötü olduğunu, buna karşılık istikrarlı bir dünya düzenin, ülkeler ve halklar arasında köprüler kurmanın önemli olduğunu gördük.
Ukrayna’daki savaş çok kan dökülmesine neden olmaktadır, insani felakettir. Ayrıca yarın ülkenizde yapılacak olan önemli zirveye vesile olan çabalarınızı çok takdir ediyorum.
Bugünlerde biz bütün dünyaya başkan bir yön seçtiğimizi belirtmek istiyorum. Size çok teşekkür ediyorum.
Dua ediyorum ki Tanrı yanımızda olsun ve yeni yolumuzda bize rehberlik etsin.”
İsrail-Türkiye ilişkilerinde geçmişte neler yaşanmıştı?
Gazze’ye doğru giden Mavi Marmara gemisine 31 Mayıs 2010’da uluslararası sularda İsrail’in düzenlediği ve dokuz Türk’ün ölümüyle sonuçlanan saldırıdan sonra Ankara-Tel Aviv ilişkileri kopma noktasına geldi.
Büyükelçiler geri çekildi, Türkiye normalleşme için tazminat, özür ve Gazze’ye uygulanan ablukanın kaldırılması şartlarını sundu.
Zaman zaman duran ve yıllar süren görüşmelerin sonucunda, önce Mart 2013’te dönemin İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, o dönem Başbakan olan Erdoğan’ı arayarak özür diledi. Ardından Haziran 2016’da iki ülke tazminat ve Gazze’ye insani yardım konularında da anlaştı ve yeni atanan büyükelçiler Tel Aviv ve Ankara’da altı yıl sonra, 2016 sonunda göreve başladı.
Mavi Marmara’da yaralananlar veya hayatını kaybedenlerin yakınları anlaşmaya tepki gösterdi. İsrail-Türkiye arasındaki ‘Mavi Marmara anlaşmasının’ gizli ek maddeleri olduğu iddia edildi.
Ancak Aralık 2017’de ABD Başkanı Donald Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdığını ilan etmesi ve ABD Büyükelçiliği’nin Tel Aviv’den Kudüs’e taşıma planı, Türkiye’nin tepkisini çekti.
İsrail’de, büyükelçiliğin açılacağı tarih olan Mayıs 2018’de Filistinlilerin karar tepki için düzenlediği protesto gösterilerinde polis müdahalesi sonucu 60’tan fazla kişi hayatını kaybetti. Türkiye, bu aşamada Tel Aviv’deki büyükelçisi Kemal Ökem’i geri çekti ve bir süre sonra başka bir görev verdi.
İsrail’in de merkeze çağırdığı Ankara Büyükelçisi Eithan Naeh’in bir süre sonra görev süresi doldu. Şu an İsrail’in, sadece titr olarak kalsa bile Ankara Büyükelçisi olarak atadığı bir isim yok.
Son olarak Herzog’un cumhurbaşkanı seçilmesi sonrası Erdoğan ve Herzog arasında birkaç telefon görüşmesi gerçekleşti. Bunların en önemlileri, Kasım ayında İsrailli bir çiftin “casusluk” iddiasıyla gözaltına alındıktan bir süre sonra serbest bırakılması üzerine gerçekleşti.
18 Kasım’daki görüşmede Erdoğan, Türkiye-İsrail ilişkilerinin Orta Doğu’nun güvenlik ve istikrarı bakımından da önem taşıdığını belirterek gerek ikili, gerek bölgesel konularda karşılıklı anlayış içerisinde hareket edildiği takdirde görüş ayrılıklarının da asgariye inebileceğini ifade etti.
Herzog’un da Türkiye ve İsrail’in bölge barışına ilişkin ikili ve bölgesel konularda kapsamlı diyalog içinde olma arzularından memnuniyet duyduğu kaydedildi.
Ocak ayında da Herzog’un annesinin vefatı üzerine Erdoğan, İsrailli mevkidaşını arayarak başsağlığı diledi.
Ne denmişti, ne başlıklar kullanılmıştı?
Cumhurbaşkanı Erdoğan sık sık “İsrail terör devletidir”, “Terörist devlet”, “İsrail soykırım yapıyor” gibi ifadeler kullanmıştı. Havuz medyası da İsrail’e yönelik manşet ve başlıklarda sert ifadeler kullanmıştı.
Sabah gazetesi 14.5.2018’de haberinde şunları kaydetti: “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ‘İsrail devlet terörü estirmektedir. İsrail, bir terör devletidir ve bir terör devleti olarak da şu anda attığı adımlarla bunu ispatlamaktadır.’ dedi.”
Sabah gazetesi 8.5.2021’de şu habere yer vermişti: “Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Diyarbakır’da evlat nöbetindeki annelerle iftar programında konuştu… İsrail’in saldırılarına dolaylı şekilde destek veren herkes orada yaşanan zulme ortaktır. İslam ülkeleri başta olmak üzere; tüm dünyayı İsrail’in Mescid-i Aksa’ya ve Filistinlilerin evlerine yönelik saldırılarına karşı etkili bir şekilde harekete geçmeye davet ediyorum.”
Yeni Şafak gazetesi 14.5. 2021’de şu haberi geçmişti: “Cumhurbaşkanı Erdoğan Kudüs’e sahip çıkmanın tüm dünyanın namus borcu olduğunu söyleyerek ‘ Terör devleti İsrail’e öfkeliyiz. İsrail’in zulmüne eyvallah etmeyeceğiz’ ifadelerini kullandı.”
‘Bundan sonra da normalleşme mümkün değil’
Habertürk 18.7.2014’te şu haberi geçmişti: “İsrail’in attığı adımların arkasında 3 çocuk meselesi yoktur. Çocukları en iyi öldürmesini bilen devlet İsrail’dir. Bunu Davos’ta söylemiştim. Plajda çocukları öldürdüler. İnsanlığın vicdanı sızlamıyor. Maalesef İsrail aynı zulmüne devam ediyor. İslam dünyası İsrail’e karşı tavrını ortaya net koymadığı sürece sıkıntılar sürecektir. İsrail’e karşı bizim tavrımız nettir. Bundan sonra da normalleşme mümkün değil. İsrail terör estiriyor. İsrail Mısır’la olan görüşmelerine Hamas’ı dışlama gayetindir. Bu akşam Abbas burada olacak. Görünün gerçek o ki İsrail barışı tehdit eden ülkedir, Ortadoğu’da barışı tehdit eden ülkedir. Zulüm etmeye devam ediyor.
Bu görevde bulunduğum sürece İsrail’le olumlu bir şey düşünemem. Başkaları düşünebilir. Tayyip Erdoğan’ı Batı ülkeleri gerilimcidir diye tanımlayabilir. Ben egemen güçlere şirin görünme gayreti içinde olmadım, olmayacağım. Burada galip gibi görünebilir ama mağlup olacak olan İsrail’dir. İsrail yanlış oynamaktadır. Bundan sonraki yol haritasında devlet terörü estiren İsrail’e karşı olumlu bakmamız mümkün değil. Uluslararası kara sularında terör estirmişti. Baştan itibaren 3 şartımız vardı. Özür, tazminat, Filistin’e ambargonun kaldırılmasıydı.”
18 Mayıs 2018’de Yenikapı’da “Zulme Lanet Kudüs’e Destek” adıyla düzenlenen Erdoğan’ın konuşmasını vermişti: “BM, İsrail’in gerçekleştirdiği haksız, hukuksuz, vicdansız tüm eylemleri sadece seyrederek, bu zulme zımnen ortak olmuştur. Amerika’nın attığı adıma karşı etkili bir tavır koymayan BM, zaten yıpranmış olan meşruiyet zeminine bir darbe daha vurmuştur. Mescid-i Aksa radikal siyonistlerin çizmeleriyle kirleniyor. Biz Müslümanlar kınamaktan başka bir şey yapamıyoruz. İsrail 1947’den beri dilediğini yapıyor, bugün de aynı pervasızlıkla yoluna devam ediyor. Bu gerçekleri görmezden gelemeyiz. Hak hukuk tanımayan zalim nasihatten anlamaz, zalimin anladığı dil güçtür. Müslümanlar bir olup bu zulmün karşısına dikilirse, İsrail’in pervasızlığı süremez. İslam dünyasının içinde bulunduğu bu durumdan çıkarmak boynumuzun borcudur. Kudüs, inşallah tüm Müslümanların kurtuluşunun vesilesi olacaktır. Bundan sonra 1 milyar 700 milyon Müslüman olarak Kudüs nöbetini devralma sırası bize gelmiştir. Biz ecdadımız gibi kutsal bildiğimiz değerler uğruna canımız pahasına mücadele ederiz. Kudüs mücadelesinde Müslümanlara öncülük etmekten şeref duyarız. Akıtılan kanların hesabını soruluncaya kadar mücadelemiz sürecektir.”
Muhalefet partilerine sert çıkış
Başbakan iken 26.04.2018’de de Erdoğan, AKP Genel Merkezi’nde gazetecilerin İsrail ile ilgili sorularını yanıtlarken şunları söylemişti: “Kararlılığımız kesinlikle bilinmelidir. Şu anda ana muhalefet partisinin halini görüyorsunuz. Birisi çıkıyor bir başka türlü konuşuyor, Genel Başkanları bir başka türlü konuşuyor. Böyle siyaset olmaz. Önce ana muhalefet partisinin genel başkanı İsrail’in avukatlığını bıraksın. Kendi partisinin dış politika anlayışını söylesin. İsrail’in avukatlığına soyunan bir ana muhalefet, bu ülkede siyaset yapamaz. Benim milletim de, Onlara hiçbir zaman prim vermez. Bizim için önemli olan kendi onurumuzu ve gururumuzu kimseye çiğnetmemektir. Bunun bedeli yoktur”
Havuz basını nasıl gördü?
Basın ilkeleri yerine iktidarın sık sık yöne değiştirmesine ve rüzgarına göre Rusya, ABD, Almanya, Fransa, BAE, Suudi Arabistan gibi ülkelerle ilgili bakış açısı ve manşet değiştiren havuz basını İsrail konusunda da aynı tutarsızlığı sergiledi.
AKP-MHP yönetiminin “havuz basını” olarak kaydedilen Yeni Şafak gazetesi 10 Mart 2022 Perşembe günkü nüshasında görüşmeden fotoğraf karesini kullanıp “Barış ve Huzur Elimizde” manşeti attı. Spotunda da “İsrail Cumhurbaşkanı Herzog 14 yıl sonra Türkiye’yi ziyaret eden ilk cumhurbaşkanı oldu” dedi.
Hürriyet gazetesi de 10 Mart’ta “İsrail’le yeni Dönem” manşeti attı.
Türkiye gazetesi 10 Mart’ta “Yeni Dünya Şifreleri” manşeti ve “Bütün gözler Türkiye’nin üzerinde…” spotuyla çıktı.
Türkgün gazetesi 10 Mart’ta “İsrail ile 14 yıl sonra yeni dönem” manşetiyle çıktı.
Sabah gazetesi de 10 Mart’ta manşet puntolarının biraz altında puntoyla ikinci haber başlığı olarak “İsrail ile yeni dönem” başlığı kullandı, büyük bir tokalaşma fotoğrafına yer verdi.
Milliyet gazetesi 10 Mart’ta “Türkiye ve İsrail arasında 14 yıl sonra yeni dönem başladı” spotunun altında “Dostluk Mesajı” manşeti kullandı.
Yeni Birlik gazetesi de 10 Mart’ta “İsrail ile Yeni dönem” spotunun altına “İş Birliğine Hazırız” manşeti attı.
HABER MERKEZİ