Kobanê Davası’nda tutuklu siyasetçi Nazmi Gür, milletvekili olduğu dönemde Van’da yaşadıkları provokasyon girişimlerini anlattı. Gür, Dönemin İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın “Kontrol edemediğimiz güçler var” sözlerini hatırlatarak, “O güçlerden çok taş yedik” dedi. HDP RTÜK üyesi Ali Ürküt savunmalar tamamlanmadan tanık ve müşteki dinlenmesinin usule aykırı olduğunu belirtti. Ürküt ayrıca “Dört anahtarlı kelepçe takılıyor” diye tepki gösterdi
IŞİD’in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek kurulan Kobanê Davası’nın 8 Mart’ta öğleden sonraki oturumunda müşteki ve tanıklar dinlendi.
Malazgirt Savcılığı’ndan bağlanan “tanık” Abdulvahap Korkmaz’ın dinlenmesiyle mahkeme başladı. Korkmaz, sadece tutuklu siyasetçileri tanıdığını beyan etti. Mahkeme heyeti tanık Korkmaz’a yemin ettirerek, ifade işlemlerine başladı.
Mahkeme heyetinin olaylara katılıp, katılmadığını sorması üzerine Korkmaz, örgüt tarafından köylerinde tehdit edildiklerini ve Malazgirt’te yapılacak mitinge katılmaları istendiğini öne sürdü. Tanık Korkmaz, mitinge katılmak istemediklerini söylediklerini ancak örgüt üyesi olduğunu söylediği 3 kişi tarafından tehdit edildiklerini ileri sürdü. Korkmaz, “Ben de 7 çocuk sahibi olduğum için 4-5 saatlerinde Malazgirt’e gittim. Geldiğimde miting son bulmuştu. Mitingde herhangi bir fotoğrafım çıkmadı. Ama yargılandım, Patnos 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde bana ceza verildi. Bana ceza veren mahkeme heyeti FETÖ’den tutuklu. Dosya şimdi bozuldu. Tutuklu siyasetçilerle yakınlığım yoktur. HDP’de milletvekilleri, belediye başkanlarını tanımıyorum. Kimseyle ilişkim yoktur” diye konuştu.
Mahkeme başkanının eylemlere katılmasını söyleyen kişileri tanıyıp, tanımadığına dair sorusunda Korkmaz, “İsimlerini bilmiyorum. Fotoğrafları görsem tanıyabilirim. Muhtar bizi çağırdı; ‘Biz gittiğimiz de PKK’ye bağlı mensuplarız’ dediler” dedi.
Malazgirt İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde verdiği ifadeyi de hatırlatan mahkeme başkanı ardından Korkmaz, beyanlarını kabul etti.
Söz alan Nazmi Gür, “Köye gelen 3 kişi silahlı mıydı? Üzerlerinde üniforma var mıydı? Köye yakın karakol var mı? Onlar gelip, gittikten sonra şikayetçi oldunuz mu?” sorularını yöneltti. Tanık Korkmaz, “Gelenlerin üzerlerinde silah ve mühimmat vardı. Bize yaklaşık 30 km uzakta bir karakol var. Köyde muhtar var. O dönemde asker, polis ve yargı barış sürecinde olduğu için birşey yapmazdı. Şikâyette etseniz boştu” diye konuştu.
Siyasetçi Ayla Akat Ata, “Köye geldiklerini sizinle buluştuklarını söylediniz. Köy meydanında topladıklarını daha önce söylemişsiniz. Sizden talepleri neydi? Mitinge katılın diye baskı yapmışlar doğru mu? Yanıcı madde ile yakalandığınızı söylediniz. Size yapılan baskı ve zor mitinge katılmanız yönünde miydi?” sorusuna Korkmaz, “Şahsi olarak değil, tüm köyü tehdit ettiler. Evet, doğrudur” diye yanıtladı.
Malazgirt Savcılığı’ndan SEGBİS ile bağlanan Cemil Deniz de yemin ettikten sonra tanık olarak dinlendi. Deniz de örgüt üyeleri tarafından tehdit edildiğini söyledi. Tanık Deniz önce hoparlörden tehdit edildiğini söyledi, sonrasında ise kapılarına gelen örgüt üyelerini kendilerini tehdit ettiğini ileri sürdü. Mahkeme başkanının “Ne giymişlerdi” diyen sorulan soruya dair ise tanık Deniz, “Örgüt elbisesi vardı” dedi. Mahkeme başkanı “tanık” Deniz’in Malazgirt İlçe Emniyeti’nde verdiği ifadeyi okudu. Deniz, ifadeleri kabul etti. Mahkeme başkanının ifadesinde “Brusk isimli kişi kim” sorusunu ise Deniz yanıtlayamadı. Mahkeme başkanının ısrarla sorması üzerine de tanık Deniz, ismi “öyle duydum” diye yanıtladı.
Avukat Cahit Kırkazak’ın “Miting tarihini hatırlıyor musun? Köyden kaç kişi gittiniz? Miting saat kaçtaydı? Köyde kaç minibüs var? Orada sana kim müdahale ediyor? Salonda kim var?” sorularını ise tanık Deniz yanıtlayamadı. Deniz, “Hatırlamıyorum. Ben çocuklarımla gittim. Ben mitinge katılmadım. Ben hatırlamıyorum. Katılmadım” dedi. Tanık Deniz, avukatların ve heyetin sorduğu birçok soruyu yanıtlayamadı.
Malazgirt Savcılığı’ndan bağlanan “tanık” Ercan Elmas da olaylara beyanda bulundu. Elmas, “Malazgirt’te 2000 yılından bu yana esnafım. Kobanê eylemlerine katılma sebebim ise daha önceleri yaşadığımız sıkıntıların kırılması içindi. Kobanê için düzenlenen mitingin ilk 3-4 saatine katıldım. Taşkınlık başladığı anda arabama binip, evime gittim” dedi.
İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde verdiği ifadeye dair de Elmas, tehdit edilmesine dair yaşanan durumun Kobanê eylemlerinden önce olduğunu belirtti. Elmas, kendini tehdit edenleri de tanımadığını beyan etti. Tanık Elmas, bölgede barış süreci nedeniyle komisyonlar kurulduğunu hatırlattı. Mahkeme başkanının hangi komisyonlar sorusuna ise Elmas, “Kim oluşturduğunu bilmiyorum. Komisyonları kimlerin kurduğunu bilmiyorum. Siz de biliyorsunuzdur, o dönemde komisyonlar kuruluyordu” dedi.
Polis şikayetçi olmadı
Müşteki Hakan Yağmur’un beyanlarıyla duruşma devam etti. Mahkeme başkanı müşteki polise haklarını hatırlattı. Müşteki Yağmur, “Kamu düzenini sağlamak için yaralandım. Daha önce verdiğim ifadeler aynen geçerlidir” dedi. Mahkeme başkanının “İsmini okuduğum sanıklardan şikayetçi misiniz?” sorusuna da müşteki polis Yağmur, “Bireysel olarak, şikayetim yok. Herhangi bir dava olmadı. Maddi zararım yok. Katılma talebim yok” dedi.
Avukatların siyasetçilerden şikayetçi olup, olmadığına dair de müşteki polis, “şikayetçi” olmadığını beyan etti. Alınan müşteki beyanları ardından avukatlar usule dair itirazlarını dile getirdi.
İlk olarak söz alan avukat Cahit Kırkazak, “Hukuka aykırı müşteki dinleniyor. Müştekiler toplumsal olaylardan şikayetçi, siyasetçilerden şikayetçi olmadığını belirtti. Müvekkillerimize azmettirme suçlamasının maddi delili yoktur. Olayın kendisinden şikayetçilerdir. Olayların araştırılmasına dair daha önce de taleplerimiz oldu” dedi.
‘Hiçbir kanun ve vicdanla açıklamak mümkün değil’
Av. Cihan Aydın da yargılamanın öngörülebilir olmadığını belirtti. Davanın bir yerden mutlaka döneceğini belirten Aydın, “Aysel hanımın yaşadığı travmayı hiçbir kanun ve vicdanla açıklamak mümkün değil. Müvekkillerimiz açısından aynı mağduriyet söz konusudur. Heyetinizi adil yargılanma konusuna dönmeye davet ediyorum. Biz Türkiye’nin başka yerlerinden gelen avukatlarız, dosyanın kapsamını görmeniz gerekir. Bunları görerek, adil yargılanma öngörebilirsiniz. Heyetinizin eski başkanı avukatlık için başvuruda bulunmuş, öyle duyduk. Empatiye davet ediyorum. Empati kurmanızı, adil yargılamayı ihlal etmemenizi istiyorum. Tanıkların ne söylediğini biz anlamadık, siz de anlamadınız. Tanıklar neden geldiğini bilmiyor. Siz hatırlattınız ama tanıklar kovuşturmanın ne olduğunu dahi bilmiyor. Dinlenen tanıklar hakkında dava açıldığını belirtti. Hem tanık hem de müştekilerin hukuksal durumunu tespit etmek durumundayız. Bunların tespit edilmesi, kararların, davaların, iddianamelerin örnekleri dosyaya getirilmesi gerekir” diye konuştu.
Muş Cumhuriyet Savcılığı’ndan SEGBİS ile bağlanan Zafer Yıldız da avukat beyanları ardından tanık olarak, dinlendi. 6-8 Ekim Kobanê olaylarına dair Yıldız, üzerinden zaman geçtiğini ve hatırlamadığını belirtti. “Yürüyüş mü basın açıklamasıydı tam hatırlamıyorum” diyen Yıldız, “Bir defa emniyette ifade alınmıştı. Adliyeye ikinci kez geldim. Olayların çıkmaması için parti yöneticisi olduğum için müdahale ettik” dedi. HDP üyesi olduğunu belirten Yıldız, “Toplu mesajla eylem,etkinlik düzenlediği mesajı geldi” dedi. Yıldız, emniyet ifadesini de doğruladı.
Siyasetçi Nazmi Gür: Ajan provokatör, kaymakamlığın önündeki polislerin arasından gitti
Tutuklu siyasetçi Nazmi Gür söz alarak, kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutladı. Gür, Diyarbakır şivesiyle “Ma kizisen, kizisen niye belli edisen” diyerek, söze başladı. Sabah müşteki olarak dinlenen Kenan Bedir’in hala İçişleri Bakanlığı’na bağlı bir memur olduğunu hatırlatarak, “Bizim insanlarımıza ilişkin memur bey çok güzel şeyler söyledi. Biz kim olursa olsun gelen herkese Vanlılar, ‘başımız gözümüz üzerine gelir’ derler. Bizi mitingleri joplamış, gaz sıkmış olabilir. 40 yıllık bir çatışma sürecine rağmen biz onu kucaklamışız” diye konuştu.
Muradiye’de o dönem de HDP’yi yeni kurmaya çalıştıklarını ifade eden Gür, “O dönemde belediye bizdeydi. AKP’nin il, ilçe önünde zırhlı araçlar vardır. Bizim kitlemiz asla AKP önüne yürümez. Nihayetinde yüz yüze bakan insanlarız. AKP ilçe başkanı ile bizim ilçe başkanımızla kahvede tavla oynayabilir. AKP binalarını tahrip etmek için bizim partimiz asla etkinlik düzenlemez. AKP’nin önünde polis, zırhlı araç yok muydu? Neden yürümesine izin verdiniz? diye soracaktım ama sizin yüzünüzden soramadım” dedi.
Daha önce AKP il, ilçe binalarını korumak için çok taş yediklerini vurgulayan Gür, “Ajan provokatör, kaymakamlığın önündeki polislerin arasından gitti. Kaymakam ile görüşmek istedim, görüşmedi. Polis midir? bilemeyiz. Taşladılar, kaçıp, gittiler. Kimse bizi duymadı. Kaymakamlığa girdiler. Yine Van’da bir yürüyüşümüz var. Bildirimi yapılmış. Israrla arkadaşlarım 4’üncü kattaki kadın bağırıyor ve apartman girişini gösterdi. Orada 7-8 kişi genç, spor giyimli ve bölgedeki gençlerin kıyafetlerini giymişler. Kitlenin içerisine gireceklerdi, provokasyon yapacaklardı. Güvenlik şube amiri de gördü. Bunlar terörcüler dedi. Kesin provokasyon olacaktı o kadın bizi uyarmasaydı. TEM’ciler kaçtı, göremedik” şeklinde konuştu.
Van’da yaşanan bir taş atmaya olayına dair de polislerin kendilerine “Yine bizimkiler durmadı” dediğini ifade eden Gür, “Biz her etkinliğimizde dikkat ederdik ama engelleyemedik. Van’da AKP’li milletvekilleri, ilçe başkanlarıyla diyalogum vardı. Van’ın meşhur bir caddesi var. Onlar sağdan biz soldan esnaf ziyareti yapar, tokalaşırız. O dönemde yapılanlar tümüyle provokasyondur. O insanları provoke eden AKP’yi taşlatan o polisin meslektaşlarıdır. Tanıklıklarımı anlatacaktım, izin vermediniz” ifadelerini kullandı. Dönemin İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın “Kontrol edemediğimiz güçler var” sözlerini hatırlatan Gür, “O kontrol edilemeyen güçlerden çok taş yedik” dedi.
Dört anahtarlı kelepçe
Söz alan HDP RTÜK üyesi Ali Ürküt de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlayarak, söze başladı. Ürküt, savunmalar tamamlanmadan tanık ve müşteki dinlenmesinin usule aykırı olduğunu belirtti. Ürküt, tutuklu siyasetçi Nazmi Gür ile birlikte duruşmalara katıldıkları Şubat ayında Kovid-19 salgınına yakalandıklarını belirtti. Cezaevi’nde az temasları olduğunu dile getiren Ürküt, “Ring araçlarına alınırken yakın temas oluyor. Koridor içerisinden geçiyoruz. Bize bir de kelepçe meselesi var. Burada kelepçe ile tanıştık. Dört anahtarlı kelepçe takılıyor. Açılmıyor. Bugün sabah kelepçem açılmadı. Alttan, üstten anahtar takılıyor. Başkaları çağrılıyor, başka anahtarlar deneniyor. Kelepçe krizi de var. Bu kelepçe takılması sırasında burun burunayız. Onlara ya da bizlere Kovid-19 bulaşmaması mümkün değil” ifadelerini kullandı.
Duruşma tutuklu siyasetçi Ali Ürküt’ün beyanları ardından sona erdi. Duruşma Perşembe günü saat 10.00’da devam edecek.
ANKARA