DİAYDER kurucularından Mele Yusuf İnal, karşılaştıkları tüm baskıların Kürt ve şafi olmalarından ileri geldiğini ifade ederek dayatılanın ruhen ve aklen ‘Kürt olmaktan çıkarılma’ olduğunu belirtti
İstanbul’da faaliyet yürüten DİAYDER ile HDP üye ve yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 28 kişiye , Kürtçe hutbe ve vaaz verdikleri iddiasıyla derneğe yönelik açılan soruşturmada “örgüt üyeliği” ve “örgüte yardım etmek” iddialarıyla iddianame hazırlandı. DİAYDER’e dönük devam eden iki dava olmasına rağmen, DİAYDER’in tüzüğünde yer alan 2’nci maddesine aykırı faaliyet yürüttüğünü iddiası üzerine Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldı. Soruşturma kapsamında Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’nde DİAYDER hakkında “kapatma davası” açıldı.
DİAYDER kurucuları arasında yer alan mele Yusuf İnal, derneğe yönelik baskı, gözaltı ve tutuklama ile kapatma davasına dair değerlendirmede bulundu. 2000’de emekli olduktan sonra ise Şafi mezhebine yönelik hizmet vermek isteyen imamlarla birlikte dernek açtıklarını, bu dernek kapatıldıktan sonra aynı formatta bu kez DİAYDER’i açtıklarını ifade eden İnal, “Resmi ideoloji nasıl ki tek dil diyorsa, aynı zamanda tek mezhep de diyor. Biz bunu kırmak için dernek açtık” diye konuştu.
‘Hakka Kur’an karar versin’
Açılan her davada suçlama konusu yapılan hususlara değinen İnal, Dinin ve Kur’an’ın hükümleri esasında faaliyet yürüttüklerini ve bunun gereklerini yerine getirdikleri için kendilerine dava açıldığını belirterek, “Kuran’ın hükümlerine bakalım kim haklı kim haksız Kuran karar versin. Bu sözümüzden korkuyorlar. Çünkü haksızlar. Devleti Allah olarak kabul ediyorlar. Bu şirktir” ifadelerini kullanarak KCK’den talimat aldıklarına yönelik değerlendirmeyi kabul etmediklerini ifade etti.
İslam ve Türkiye hukukuna vakıf olduğunu belirten İnal, “Benim çocuğum ile putperest biri kavga etse, eğer çocuğum haksız, putperest haklı ise Kuran şahittir putperesti savunacağım. Din, vicdan, ahlak, demokrasi ve aklı selim olmak budur. Eğer biz Kürtler haksız isek, haksızlığımızı kabul edip özür dileyeceğiz. Eğer böyle çıkmazsa, bu haksızlığı yapmayı bıraksınlar artık” diye kaydetti.
‘PKK’yi bahane ediyorlar’
Davalar kapsamında Kürtçe kelimelerin suçlama konusu yapılmasını absürt bulan İnal, “Kürt halkının onlardan daha kadim olduğunu biliyorlar. Bir kültürleri var. Bunun için bu kadar barbarca halkın üstüne geliyorlar. Ne yaptılar ettiler, bu halkı imha edemediler, eritemediler. Vaazlarımızda kullandığımız Kürtçe kelimeler, PKK ile ilişkilendiriliyor. Ya PKK daha dün başkaldırdı. Bu bir bahanedir. Bize ruhen ve aklen ‘Kürt olmayın’ diyorlar. Ondan sonra ne yapıyorsan yap diyorlar.”
Türkiye’de açılan davaların hukuki ve ahlaki olmadığını ifade eden İnal, Türkiye’de çöl kanununun devrede olduğunu belirterek, AKP’nin CHP ile olan kavgasını kirli bir şekilde kendilerine sıçratmaya çalıştığını söyledi. AKP’nin İstanbul’u yönettikleri 30 yıl boyunca bir tek şafi imamı tayin etmediklerini ifade eden İnal, “İstanbul’da 5 milyon şafi mezhebine mensup Kürt var, ancak 5 gassal verdiler. Bütün yaygara bu 5 kişi için yapılıyor” diye belirtti.
‘Zulüm kimden gelirse karşısındayız’
Kürt, Türk ve dünya halklarına çağrıda bulunan İnal, bir ağacın yaprağını bile koparmadıklarını, buna rağmen derneklerinin kapatılmak istendiğini dile getiren İnal, “Zulüm kimden gelirse gelsin karşısında olacağız. Zulüm kardeşimden, milletimden de gelse karşısında olacağım. Hak ve adalet, barış, eşitlik ve birlik istiyoruz. Derneğimizi kapatsalar dahi yarın yine bir tane daha açacağız” şeklinde konuştu.
Kaynak: Mehmet Aslan / İstanbul-MA