Gizli tanıkların farklı tarihlerde aynı ifadelerle, Ercan Aslan ve Ayla Akat Ata’ya ilişkin suçlamalarda bulunduklarına dikkati çeken Av. Özgür Erol, “Bu farklı kişiler, farklı tarihlerde, farklı yerlerde, farklı kişilere ilişkin nasıl aynı şeyi ifade ediyorlar?” diye sordu
Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de bulunduğu 22’si tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’nın 10’uncu duruşması, 5’inci gününde Sincan Cezaevi Kampüsü’ndeki salonda devam ediyor.
Duruşma HDP Milletvekili ve Tevgera Jinên Azad (TJA) Aktivisti Ayla Akat Ata’nın avukatı Çiğdem Kozan’ın savunmasıyla başladı.
Çelişkili dosya
Müvekkilinin açıklamalarının 6-8 Ekim 2014’te protestolarıyla illiyet bağı olmadığını belirten Kozan, Ata’nın 2019 yılında yaptığı konuşmasının da dosyaya konulduğunu hatırlatarak “2019’da yapılan bir açıklama nasıl olur da 2014’teki bir eylemle ilişkilendirilir” diye sordu. Dosya kapsamında HDP’nin tweetinin şiddete çağrı olarak değerlendirildiğini hatırlatan Kozan, tweetin dayanışma çağrısı olarak yapıldığına dikkati çekti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Demirtaş kararıyla tweet ve şiddet arasında bir bağ bulunmadığının tekrar teyit edildiğini belirten Kozan, Kobanê halkıyla dayanışma için birçok kurumun ve kişilerin çağrı yaptığını hatırlattı.
Erdoğan’ın açıklamaları
IŞİD’in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim protestolarından önce farklı tarihlerde halkın farklı kentlerde protesto ve eylemler yaptığını anımsatan Kozan, HDP’nin çağrısından önce de eylemlerin olduğunu hatırlattı. Halkın HDP çağrısından önce de Kobanê’yle dayanışma içinde olduğu vurgusu yapan Kozan, Erdoğan’ın “Kobanê düştü, düşecek” açıklamasının ardından şiddet olaylarının başladığını söyledi.
HDP şiddetsizdik çağrısı yaptı
Kozan, HDP tarafından şiddet olayları olma ihtimaliyle ilgili dönemin İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın uyarıldığını hatırlatarak, Ala’nın “Bizim kontrol edemediğimiz güçler var sahada” ifadelerini kullandığı söyledi. Eylemler sırasında “Karanlık güçlerin” harekette olduğunu söyleyen Kozan, HDP’nin şiddetsizlik çağrısı da yaptığını hatırlatarak gelişen olayların HDP’yle bağlantılı olmadığını belirtti. Olaylardan yaklaşık bir ay sonra 1 Kasım Uluslararası Kobane Günü’nde yapılan eyleme en az 20 bin kişinin katıldığını hatırlatarak, “Eğer şiddet çağrısı yapsalardı, 1 Kasım’da 20 bin kişinin katıldığı eylemde neden çatışma olmadı” diye sordu.
Savunma sonrası duruşmaya ara verildi. Verilen aranın ardından Avukat Çiğdem Kozan, savunma yapmaya devam etti.
Kozan, gizli tanık ifadeleriyle Ata’nın tutuklu halinin devam edildiğini belirtti. Kozan, tanıkların beyanlarının çürütüldüğüne dikkati çekti. Ata’nın tutuklama devamı olarak gerekçe gösterilen kitaplar için yasaklama kararları olmadığını belirten Kozan, söz konusu kitapların Ata için imzalanan hediye kitaplar olduğuna dikkati çekti. Kozan, ceza yargılamalarında tutuk devam gerekçesi sayılabilmesi için birden fazla olması ve eğitim için kullanılması gerektiğine vurgu yaptı.
Gizli tanık ifadeleri
Gizli tanığın mahkemede ifadesinin alınmadığı halde mahkemenin gizli tanık ifadesine dayanarak Ata hakkında “Örgüt hiyerarşisinde yer aldığı izlenimi edindiğine” dair ifadesinin yer almaması gerektiğini belirten Kozan, bu durumun mahkemenin tarafsızlığına gölge düşürdüğünü söyledi. “Toprağıma, suyuma sahip çıkıyorum” eylemlerine katılması Ata’nın tutuklu devam gerekçesi sayılmasıyla ilgili konuşan Kozan, Aydın’da birçok yerde kadınlar, insanlar “Suyuma, toprağıma sahip çıkıyorum” eylemleri yaptıklarını hatırlatarak eylemlere katılanların tutuklu yargılanmadıklarına dikkati çekti.
‘İddianamedeki talepler suç unsuru değil’
Ata’nın tüm eylemlerinde barışı savunduğuna değinen Kozan, iddianamede yer alan tapelerin suç sayılamayacağını ifade etti. İddianamede yer alan Rosa Kadın Derneği’nin barış eylemine çağrı mitingi için atılan mesajın suç sayılamayacağını belirten Kozan, mahkeme heyetine tape kayıtlarını okuyup okumadıklarını sordu. Ata’nın PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın avukatı olması nedeniyle abisi Mehmet Öcalan’la müvekkilinin sağlık durumuna ilişkin konuşmasının tapelerde yer aldığını belirten Kozan, bir avukatın müvekkilinin sağlık durumuna ilişkin konuşmasının suç sayılamayacağını söyledi.
6 yıldır bulunmayan gizli tanık tutukluluk gerekçesi
Tutukluluk devam gerekçesinde adli kontrolün neden yetersiz kaldığına ilişkin bir açıklama olmadığını belirten Kozan, Ata’nın Kobanê davasından öncede hakkında iki ayrı dosya bulunduğunu ifade ederek tutuk devam gerekçesinde yer alan yurt dışına kaçması ihtimalinin olmadığını ifade etti. Kozan, yine tutuk devam gerekçesi olarak sayılan delil karartmanın da mümkün olmadığını belirtti. Kozan, Ata’nın tutuk gerekçesi sayılan “Mercek” isimli gizli tanığın 6 yıldır emniyet tarafından bulunamadığına dikkati çekerek, tutuklanma gerekçesi sayılamayacağını ifade etti. Kozan, 6 yıldır devam eden bir dosyada “Sanık” olarak yer alan herkesin birden tutuklanmasının ölçülü ve gerekli olmadığını ifade ederek davanın hukuki değil siyasi olduğunu söyledi. Kozan, “Başta Ayla Akat Ata olmak üzere tüm siyasi tutuklularının tahliye edilmesini talep ediyorum” diye konuştu.
‘HDP’nin olmadığı bir politika oluşturmaya yönelik çabalar’
Kozan’ın ardından Avukat Özgür Erol söz aldı. Mahkeme heyetinin daha önce “KCK hakkında ne düşünüyorsun” diye soru yönelttiğini belirten Erol, siyasi olarak merak edilen konuların hukukun konusu olarak yansıtıldığını söyledi. AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Kobanê olaylarını seçim malzemesi haline getirdiğini belirten Erol, Kobanê Protokolü oluşturularak HDP’nin olmadığı bir politika oluşturmaya yönelik çabalar olduğunu ifade etti.
Kobane davası üzerinde HDP’ye ilişkin bir propaganda olduğunu belirten Erol, bu durumun İzmir’de HDP binasına yapılan saldırıları da beslediğini ifade etti. Erol, müştekilerin “Biz onlardan zarar görmedik” ifadelerini hatırlattı ve “Bu davanın toplumsal bir boyutu yok. Bu dosyaya ilişkin sürekli bir gizli tanık ve müşteki bulma çabalarının olduğunun farkındayız” dedi.
‘Kopyala yapıştır ifadeler’
Gizli tanık Ulaş’ın beyanlarında yer alan “Örgüt üyeleriyle ilişki olduğunu” ifadelerinde somutlaştırma olmadığını belirten Erol, bu durum 6-8 Ekim olaylarıyla ilişkilendirilemeyeceğini söyledi. Yine gizli tanık “abc123’ün” ifadesinde yer alan “Örgütten gelen bazı bilgileri posta yoluyla gönderildiğini duydum, gördüm, biliyorum” gibi ifadeler kullandığını belirten Erol, gizli tanığın direkt olarak bir şeyin tanığı olmadığını sadece “duydum, gördüm” gibi ifadelere yer verdiği ve Ayla Akat Ata’yı 6-8 Ekim olaylarıyla ilişkilendiremeyeceğini ifade etti.
Hermes ve Atlas isimli gizli tanıkların farklı tarihlerde aynı ifadeleri Ercan Aslan ve Ayla Akat Ata’ya ilişkin aynı suçlamalarda bulunduklarına dikkati çeken Erol, “Bu farklı kişiler, farklı tarihlerde, farklı yerlerde, farklı kişilere ilişkin nasıl aynı şeyi ifade ediyorlar? Kopyala yapıştırmalarla yapılıyor, bunların tanıkların sözleri değildir” diye konuştu.
Gizli tanık ifadeleri birebir aynı
Söz alan Avukat Kenan Maçoğlu da gizli tanık “Hermes” ve “Atlas’ın” konuşmalarının birebir kopyala yapıştır olduğuna dikkati çekti. Maçoğlu, ifadelerdeki imla hatalarının da aynı olduğunu belirterek dava sürecini “Kumpas” olarak nitelendirdi. Gizli tanık ifadelerinin avukatlar olmadan, SEBGİS kaydı olmadan alındığını vurgulayan Mamoğlu, mahkemenin ara kararlardan dönülmesini talep etti. Maçoğlu, dosyanın fiziki evraklarının avukatlara verilmesini talep ederken dava sürecinin Uyap sistemine işlenmediğini söyledi.
‘Kumpas dosyası’
Diyarbakır’dan SEGBİS’le duruşmaya katılan Avukat Mahsuni Karaman, dosya için “Bu dosya bir kumpas dosyasıdır” ifadelerini kullandı. Karaman, 4 Kasım 2016’taki tutuklamaları ise darbe olarak nitelendirdi. Gizli tanıklarla HDP’liler ve örgüt arasında bir bağ kurmaya çalışıldığına dikkat çeken Karaman, HDP’nin attığı tweetle 6-8 Ekim Kobanê olayları arasında bir bağ kurmanın mümkün olmadığını söyledi. Karaman, “Bu dosyanın tanıkları yoktur, sizin birilerine tanık demeniz onları tanık yapmaz” dedi.
‘Mahkeme usule aykırı bir şekilde tanık dinliyor’
Kazak’ın ardından HDP eski Milletvekili Nazmi Gür, söz aldı. Gür, “Bu siyasi süreç bittiğinde, beraat edeceğimizi biliyoruz” diyerek siyasi sürecin yargı üzerindeki baskısına dikkati çekti. Kendileriyle ilgili dosyaları, fezlekeleri hazırlayanlarının şu an yurt dışında kaçak yaşadığını ya da KHK ile ihraç edildiğine dikkat çeken Gür, “Bize karşı bağımsız olduğunuz kadar siyasetten de bağımsız olmanızı istiyorum” diye belirtti. Mahkemenin, AİHM’nin kararını şu an tanımadığını belirten Gür, “İnanıyorum ki bir gün Ankara 22’inci Ağır Ceza Mahkemesi AİHM’in kararını tanıyacaktır” dedi. Gür, mahkemenin usule aykırı bir şekilde tanık dinlediğini hatırlatarak mahkemenin usule uygun hareket etmesini talep etti.
Çözüm sürecinde aldıkları rol nedeniyle yargılandıklarını belirten Gür, “Bu dosya tarihi bir dosya, siz bıraksanız bile biz bırakmayacağız” ifadelerini kullandı. Savcının bir önceki duruşmada kurduğu ara mütalaasında Anayasanın 302’inci maddesi ihlal edildiğini dair kararın bulunduğunu belirten Gür, “O iddianamede tek bir delil yok, tek bir tweetle bizi 302’inci maddeyle tutuklamanız çok zor. Siz de ara kararınızda suçun değişmesi ihtimali olduğunu yazmışsınız. Dinlenecek tanıkların nereden geldiğini bile bilmiyoruz” diye konuştu.
Gür’ün konuşmasının ardından duruşmaya yarına kadar ara verildi.
ANKARA