HDK Kadın Meclisleri, 8 Mart Dünya kadınlar Günü’ne ilişkin açıklama yayınladı; Alışın buradayız, gitmiyoruz, bitmiyoruz. Biz kazanacağız
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Kadın Meclisleri, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla yazılı açıklama yayımladı. Açıklamada, 165 yıldır her 8 Mart’ta erkek egemenliğine, savaşa, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yarattığı her türlü baskı, şiddet ve sömürüye karşı sokaklarda “Yaşasın Kadın Özgürlük Mücadelemiz” diye haykırıldığı belirtildi.
2021 yılında en az 350 kadının erkek şiddeti sonucu yaşamını yitirdiği, en az 213 kadının ölümünün “şüpheli” olarak kayıtlara geçtiği anımsatılan açıklamada, şu ifadeler yer aldı:
“Sadece bir yıl içinde yaşananlar, erkek şiddetinin geldiği boyutları ortaya koymak için yeterlidir. Erkekler kadına yönelik her türlü istismar ve şiddeti uygularken, erkek yargı da erkekleri korumak ve kollamak için elinden geleni yapmış, tüm evrensel hukuk kurallarını hiçe saymıştır.
İktidar, 20 Mart 2021 tarihinde İstanbul Sözleşmesi’nden çekildiğini duyurdu. Bununla da yetinmeyip, İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı Kanun’a sahip çıkan, mücadeleyle kazanılmış olan haklarını isteyen ve adaletsizliklere karşı çıkan tüm kadınları ‘terörist’ ilan etti. Önemle vurgulamak isteriz ki İstanbul Sözleşmesi bizlerin tarihsel mücadelesi ile var oldu ve biz bu tarihin koruyucusu, savunucusu olmaya devam ediyoruz, edeceğiz. İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmedik vazgeçmeyeceğiz.
Kadın yoksulluğu ve yoksunluğu derinleşirken, erkek egemen sistem kadını eve hapsederek, ‘makul kadın’ adı altında yaşamlarını gasp etmeye devam ediyor. Tüm bunları takiben, ‘erkeklerin mağduriyeti’ adı altında kadınların nafaka hakkı ellerinden alınmaya dönük yeni gündemler yaratılarak, yasa değişikliğine gidiliyor. Erkek egemen sistemin kutsal aile mefhumuyla kadınların boşanmalarının engellenmesi, aile kurumu içinde bedenlerinin, ruhlarının ve emeklerinin sömürülmesi için düzenlenen nafaka yasasını kabul etmiyoruz.
Erkek-devlet şiddeti sadece dışarıda değil hapishanelerde de devam ediyor. Hapishanelerdeki yüzlerce hasta tutsak, ATK’nin vermiş olduğu siyasi kararlar nedeniyle yaşamlarını yitiriyor. En son Aysel Tuğluk’a verilen ’cezaevinde kalabilir’ raporu ile başta kadın mücadelesi olmak üzere direnen, mücadele eden herkese tecrit içinde tecrit uygulanmaktadır. Yaşadığı şiddetin ve cinsel istismarın hedefi olan Garibe Gezer’in şüpheli intiharı bizlere tekrar göstermiştir ki erkek-devlet; kadınların yaşamları ve bedenleri üzerinden özel savaş politikaları uygulamaktadır. Garibi Gezer şahsında hapishanelerde yaşamını yitiren, tüm kadınları, mücadele arkadaşlarımızı sevgi ve minnetle anıyoruz.
Rojava’da, Şengal’de, İran’da Afganistan’da ve dünyanın neresinde olursa olsun her yerde aynı bilinç ve duygudayız. Erkek egemenliğine ve onun saldırılarına karşı kız kardeşlerimizle birlikte mücadele etmeye devam ettik, etmeye devam edeceğiz.
Biz 354 gündür direnişi süren Emine Şenyaşar’ın adalet sesi, 782 gündür aranan Gülistan Doku’nun aydınlık mücadelesi olmaya devam edeceğiz. Deniz Poyraz; barış, özgürlük, eşitlik ve kadın mücadelesi içinde yer almış, emeği ile yaşama tutunmaya çalışmıştır… Deniz Poyraz, vahşice erkek-devlet tarafından faili belli eller tarafından öldürülmüştür. Denizin bıraktığı yerden kadın yoksulluğu, barış, hakkaniyet, kimlik mücadelesi ile 8 Mart’da Deniz Poyraz için sesimiz yükselecektir.
8 Mart’ta sokaklarda, ‘Umutsuzluğa kapılırsan bu kalabalığı hatırla’ diyen kız kardeşlerimizle birlikte olacağız. Bir kez daha kalabalığın bir parçası olarak, onu yaratan ve tarihe notunu düşen kadınlar olarak direnişte ve mücadelede yerimizi alacağız. Alışın buradayız; gitmiyoruz, bitmiyoruz. Biz kazanacağız.”
HABER MERKEZİ