İklim değişimi ve ekolojik krizin müsebbibi olan kapitalizm dünyayı yok olma eşiğine taşıyor. Kutup bölgelerinde ortaya çıkan buzul erimeleri Cilo Dağları’nda da kendisini gösterirken, tek neden iklim değişimi değil
Madenlerle kuşatılmaya devam edilen Hakkari’deki Cilo Dağları’nın eteklerinde büyük vadi buzulunun son 31 yılda yüzde 48 eridiği tespit edilirken en büyük erime ise son 10 yılda yaşandı. 2021 yılında ‘kesin korunacak hassas alan’ kapsamına alınan buzullarla ilgili çalışma yürüten bilim insanları, buzullarda yaşanan felaketi gözler önüne serdi. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Peyzaj Mimarlığı Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Onur Şatır’ın buzullardaki erimeyi uydu verileri üzerinden hazırladığı bir bilimsel makale Hollanda’daki bilimsel bir dergide yayımlandı.
‘Büyük bir çözülme var’
Doçent Şatır, “Çok net bir kayıp var. Bu kayıp buzulun bütünlüğünü de bozmuş. Dolayısıyla ilerleyen zamanda bu erime devam edecek. Son 30 yılda beklenenin üzerinde bir çözülme söz konusu” dedi. Erimedeki en büyük etkenlerden birinin küresel ısınma olduğunu vurgulayan Şatır, fiziki ve coğrafi koşulların da buz tabakalarını etkilediğini aktarırken, buzulların tamamen erimesine yol açan ve açmaya devam edecek olan maden girişimlerine makalede yer vermemesi dikkat çekiciydi.
Erime hızlanacak
Kentteki buzullara yönelik çalışma yapan Hakkari Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Nuri Bodur ise küresel iklim değişikliğine bağlı buzul erimelerinin belirgin şekilde arttığını söyleyerek, “Türkiye’de buzulların yaşının yaklaşık 1-2 milyon yıl olduğunu yapılan incelemelerden biliyoruz. Yaptığımız son gözlemler sonucunda buzullardaki erime sürecinin hızlandığını görüyoruz. Bunun da bölgesel olarak mikro iklim, ekosistem, bitki örtüsü ile tarım ve hayvancılık açısından büyük etkilerinin olduğunu söyleyebiliriz. Dolayısıyla hızla yaşanan erimenin bundan sonra da devam edeceği tahmin ediliyor” diye belirtti.
İkiyüzlülük öne çıkıyor
Kutuplarda buzulların erime sürecinin inanılmaz bir hızla sürdüğü ve yakın gelecekte dünyanın birçok bölgesinde kentlerin sular altında kalacağı ve milyonlarca insanın bu nedenle göç etmek zorunda kalacağı tespitleri yapılıyor. Bununla birlikte milyonlarca hektar tarım arazisinin deniz sularıyla kaplanacağı ve bu durumun dünyada gıda krizini büyüterek milyonlarca insanın açlıktan öleceği gerçeği ile yüz yüzeyiz. Bu süreç hızla gelişirken doğal alanların mutlak korunması gerekirken, Hakkari’de Cilo Sat Gölleri’nin de içinde bulunduğu bölge hem milli park hem de maden sahası olarak işaretlenmiş olması dünyadaki ikiyüzlülüğün önemli bir parçası olarak öne çıkıyor.
72 bin dekar alan maden sahası
Hakkari’de 2020 Ağustos ayında 71 bin 186 hektar (71 bin 186 dekar) doğal alan içinde bulunan 5 bölge için ihale yapılmıştı. İhaleye çıkan 5 bölgenin tamamı ise şirketlerin yaptığı noktasal taleplerdi. Cilo Sat Gölleri ve Korgan köyü, Derecik’teki Govend Dağı ile kent merkezine bağlı Ördekli (Kotranis) köyü vadisi ve Nebirnav Yaylası maden bölgesi olarak belirlenirken, bu bölgelerde madencilik başlaması halinde neler yaşanacağını düşünmemiz gerekiyor. Hakkari için hazırlanan MTA raporlarında; krom, kurşun, çinko, bakır, titanyum vd. madenler bulunduğu belirtilirken, çinko ve kurşun rezervinin 40 milyon ton olduğu belirtilmişti.
Cilo kuşatma altında
Hakkari Valiliği, Türkiye Kurşun ve Çinko Çalışma Grubu, Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlüğü, İl Özel İdaresi, Hakkari Üniversitesi ile Ticaret ve Sanayi Odası’nın (TSO) desteğiyle ‘Kurşun-Çinko Çalıştayı’ düzenlenmişti. Çalıştayın hedefi Hakkari coğrafyasını yerle bir edecek özellik barındırıyor. Çalıştay için Doğu Anadolu Kalkınma Ajansı’nın (DAKA) hazırladığı fizibilite raporunda, “Hakkari-Şırnak bölgesi, Türkiye’nin en büyük çinko-kurşun provensi (aynı türden birden fazla yatak) ve 100 milyon ton düzeyinde kurşun-çinko potansiyeli içermektedir” denilirken, Türkiye Kurşun, Çinko Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Öztürk’ün çalıştayda yaptığı vurgular yağmanın birçok koldan ilerlediğini ortaya koydu. Öztürk, “Burada büyük yataklar var. Potansiyel var” sözleriyle bölgeye dair sermayenin ilgisini uyandırmaya çalışıyordu.
EKOLOJİ SERVİSİ