Bugünlerde son yıllarda olduğu gibi siyaset çok hararetli, siyasi kriz öylesine çözümsüzlüğe ulaştı ki siyasiler duruma el koymaya karar verdiler, yaşam ise siyasi müdahalelerin sonuçları altında kavrulmakta.
Ukrayna’da halklar savaşı yaşıyor. Komşu halklardan yardım istiyor. Genelde ilaç, tıbbi yardım setleri talep ediyorlar. Ukrayna halkı savaş ortamında yaşam mücadelesi veriyor.
Savaş sürerken halkların yaşadıklarının savaşı sürdürenler için pek önemi yok. Enerjinin kalbinde duruyor Ukrayna ve buraya egemen olmak enerji açısından uluslararası süreçlerde gücü de beraberinde getirecek, dengeler enerji dağıtımı üzerinden yeniden kurulacak muhtemelen. Savaşın çıktığı bölge enerji koridoru, Çernobil Nükleer Santral’ın dışında dört nükleer santral (15 reaktör) daha var. Rusya’dan Almanya’ya doğal gaz taşımak için inşa edilen 1200 km. uzunluğundaki boru hattı da Baltık Denizi’nin altından geçiyor.
Halklar özgürlük istiyor, barışı içinde yaşamak istiyor, umutla savaşın sona erdirilmesi için masaya oturulmasını bekliyor, devletler ise güç ve iktidarları için savaşı sürdürüyor, ABD Rusya arasındaki gerilim bu güç dengesi için giderek artıyor. Rusya’da Avrupa’da savaşa bağlı olarak enerji fiyatları giderek yükseliyor.
Halklar barış istiyor. Savaş sırasında talepleri sağlık yardımı. Görüldüğü gibi devletlerin bu durum hiç umurunda değil. AB ülkelerinin ABD’nin açıkladığı yaptırımların tamamı çıkarları, güç dengeleri için.
Türkiye’nin siyasi iktidar savaşın sona ermesi için çaba harcamasını bir tarafa bırakın, Türkiye adına tek bir açıklama bile yapmıyor. Bugünlerde siyasi iktidar 2015 genel seçimlerinin hemen sonrasındaki haftalarda, Gezi direnişinin ilk haftalarında olduğu gibi derin sessizlik içinde. İktidar ortalıklarda yok diye düşünüyorsak tamamen yanılıyoruz. Kendileri politikalarını sinsice sürdürüyorlar.
Muhalefetteki 6’lı parti açıklaması bir kez daha gösterdi ki muhalefetin bir kısmının da siyasi iktidarın sinsice sürdürdüğü temel politikalarda bir önerisi ya da planlaması yok. Savaşların yaşanmayacağı, halkların barış içinde yaşaması için siyaset yapılacağı gibi hedefler açıkladıkları ortak deklarasyonda yer almıyor. Anlaşılan o ki AKP-MHP bloğunun yıllardır sürdürdüğü ve kendilerinin de her defasında (Suriye, Afrin, Libya tezkeresi vd.’ni) desteklediği süreçlere aynen devam edecekler. 6’lı Millet İttifakı’nın Bölge barışı için, Kürt halkı başta olmak üzere halkların özlük hakları için, düşünce özgürlüğünün, siyaset yapma özgürlüğünün, halkın iradesinin tanınması için kayyımın kaldırılacağının dışında bir politik planlamaları yok. İki gün önce parlamentoda halkların temsilcisi HDP vekili Semra Güzel’in yasama dokunulmazlığını birlikte kaldırdıkları gibi, halkların iradesini hiç tereddüt etmeden yok sayanların patriyarkanın tüm donanımlığını yaşama geçirenlerin İstanbul Sözleşmesi’ni tanıyorum demesi, düşünce özgürlüğünü koruyacağım demesi, sadece sözde kalacak. Bugün yapılanlar yarını belirliyor.
Ukrayna savaşı ile yanı başımızda enerji kaynaklı sürdürülürken, Türkiye’de Nükleer santralların yapımına, radyoaktif atıkların meşrulaştırılmasına bugün tek adam rejiminde devam ediliyor. Türkiye’de yapılmaya çalışılan Nükleer Santrallardan Sinop Nükleer Santralı Ukrayna’ya en yakın yerde. Mart ayının 28’inde Sinop Nükleer Santral’ın yapılmaması için, Sinop’ta Sinop halkının; ekoloji örgütlerinin, Sinop Nükleer Karşıtı Platformu’nun sürdürdüğü mücadelesinin ilk davası görülecek. Sinop NKP tüm ekoloji ve kent örgütlerini, halkları dayanışmaya çağırıyor. HDP Nükleer Enerji Santralları’nın iptal edilmesi, radyoaktif ve tehlikeli atıkların ticaretinin önlenmesi için bu yatırımların nesillerce sürecek etkilerine, savaşa katkısına, yenilenebilir üretim olamayacağına, iş cinayetlerinin artışına işaret ederek, kapitalizmin stratejisi olan bu üretimlerin yasaklanması için kanun teklifi verdi. Bugünlerde sinsice stratejilerine devam eden siyasi iktidar nükleer santral yapımını ve tehlikeli atık ticaretini meşrulaştırmaya çalışmaya devam ederken, 6’lı ittifak ekoloji politik perspektiften yoksun çevre mücadelesi ile stratejilerini sınırlıyor. Nükleer santrallar, radyoaktif atıkların tüm nesilleri tehdit etmesi siyasi stratejilerinin içinde yer almıyor. Var olan siyasi iktidar bloğu ve 6’lı Millet İttifakı ile sermayenin öncelediği süreçler (kapitalizmin sorunlarına çare bulma, radyoaktif atık ithalatı, bertarafı, bu süreçlerin meşrulaştırılması vb.) sürdürülebilir kılınıyor.
Bizler; Kapitalizmin politikalarının yürütülmesi için yapılan düzenlemeleri her defasında yeniymiş gibi yorumlamaktan, kapitalizmin yatırımlarının “yasal”laştırılması için yapılan yasa değişikliklerini saymaktan vazgeçtik. Maden yasasında, kıyı yasasında, zeytinlikler için, tarım alanları, orman ekosistemleri, sulak alanların sermayeye açılmasında ardı ardına yapılan düzenlemelere, torbaya sıkıştırılmış maddelere, “kamu yararı” gerekçesiyle müdahalenin önü 1 Mart 2022 tarihli 31765 sayılı Resmi Gazete’de (Cumhurbaşkanı 5249 Yürütme ve idare kararı ile) bir kez daha açıldı ve duyuruldu.
Halklar, ekoloji ve kent örgütleri savaşa, kapitalizmin stratejilerine, onları destekleyen siyasilerin kararlarına karşı sözünü alanlarda söylemeye devam ediyor. Kapitalizmin yürütücüleri iktidarda oldukları sürece, bizler onların her hamlesine karşı durmaya devam edeceğiz. Onlarsa yaşamları yok etmek pahasına, politik kararlarını birbirleri ile yarışarak, saldırganlaşarak sürdürecekler.
Karar ve söz Bizlerin, yaşamı özgürleştirmek isteyenlerin. Asıl olan budur, dayanışma özgürlüğün muştusudur.