Demokratik Bölgeler Partisi, 6’ncı Olağan Kongresi’ni gerçekleştiriyor. Kongrede konuşan DBP Eş Genel Başkanları Saliha Aydeniz ve Keskin Bayındır, “Biz DBP olarak dört parça Kürdistan’ın birlik ve ulusal mücadelesini savunuyoruz. Biz bu uğurda sorumluluk almaya hazırız ve üzerimize düşen görevleri yapacağız” dedi
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), 6’ncı Olağan Kongresi’ni Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde gerçekleştiriyor. “Örgütlü Toplumla Özgür Yaşama Doğru” şiarıyla gerçekleşen kongreye, Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Özgür Kadın Hareketi (TJA), Halkların Demokratik Partisi (HDP), SODAP, SYKP, TİP, Kürdistani İttifak içerisinde yer alan partilerin temsilcileri ile Asrın Hukuk Bürosu avukatları, çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi katıldı. Tutuklu Kürt siyasetçilerin kongreye gönderdikleri mesajlar okundu.
Leyla Güven, Gültan Kışanak, Sebahat Tuncel, Selahattin Demirtaş ve İdris Baluken’in mesajları şöyle:
Elazığ Cezaevi’nde tutuklu bulunan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven: “Saraların, Mazlum’ların diyarı olan Xerpêt zindanından siyasi kadın tutsaklar olarak sizleri saygıyla, sevgiyle selamlıyoruz. İçinden geçtiğimiz olağan üstü bir süreçte kongremizi gerçekleştiriyorsunuz. Bütün insanların mevcut gidişattan rahatsız olduğu kapitalist modernitenin adeta bir ahtapot gibi bütün toplumu sardığı bu günlerde örgütlenmenin ve halkın siyasi taleplerine cevap olabilmenin önemi her zamankinden daha çok artmıştır. Fedakâr halkımızın yıllardır dişiyle, tırnağıyla yarattığı bu değerler AKP-MHP faşist zihniyetinin hedefi haline gelmiş durumdadır. 2014 MGK toplantısında planlanan ‘çöktürme planı’ kapsamında hedeflenen yüzbinlerde Kürdün göç ettirilmesi, tutuklama, ölüm vb. konsepti hayata geçirilmek istendi. Ancak Kürtler bütün bu uygulamalara rağmen diz çökmediler. Hepinizin bildiği gibi faşist ve dikta rejimler, aydınlıktan ve insan sesinden korkarlar. Bu nedenle bizler fikir ve eylemselliğimizle yaşamın her alanını aydınlatalım ve kadın zılgıtları ile bütün dünyayı sarsalım.
Kürt birliği
‘Yurdum sana sevgimi ve kalbimi, hayatımı ve varlığımı… Sen hayatsın ve sensiz hayat yoktur ey Kürdistan’ diyen Mustafa Kamil hatırına, ‘Hürriyet, adalet, eşitlik ve kardeşlik prensiplerinin sadece kulakları tırmalayan kelimelerini ezberlemiştik. Oysa Hürriyet kelimesi altında insanların hürriyeti elinden alınıyor, adalet kelimesi altında insanlar gelişigüzel asılıyor, eşitlik kelimesi altında da bir zümre korunuyor, bir zümre de hapishanelerde sürünüyor’ diyen Sayın Mele Mustafa Barzani hatırına, ‘Beni öldürerek yok edebilirsiniz ama benim ölümüm binlerce kürdün uyanışı olacaktır’ diyen Leyla Qasım hatırına, ‘Kürtler birleşin’ diyen Cegerxwîn hatırına, bütün yaşamını Kürt ve Kürdistan için feda eden Qazi Muhammed, Celal Talabani hatırına ve 23 yıldır İmralı adasında ağır tecrit koşullarına rağmen sürekli ve daima bütün Kürtler için barış ve çözüm üreten, Demokratik Ulus perspektifi ile Demokratik Ortadoğu, Özgür Kürdistan tezini üreten Sayın Öcalan hatırına artık ulusal birliğimizi ve kalıcı ittifakımızı gerçekleştirelim. Bu birliğin öncülüğünü yapacak olan Kürt kadınlarına bin selam olsun.
‘Örgütlü halk, kötülüğün ve zorbalığın üstesinden gelebilir’
Kandıra F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan Gültan Kışanak: “Örgütlü bir halk her türlü, kötülüğün ve zorbalığın üstesinden gelebilir. Evet halk olarak çok zor zamanlar yaşıyoruz; zalimler tüm yaşam damarlarımızı kesmek istiyor, Kürt halkını özgürlük iddiasından vazgeçirmek istiyor, oysa bizler özgürlük iddiasından vazgeçmenin ölüm ile eş değer olduğunu biliyoruz. Tarihimizde bunu öğrendik dilimizi, kültürümüzü, varlığımızı, onurumuzu ancak direnerek ve özgürlük talebimizi yükselterek koruyabiliriz. Bunun yolu da birbirine kenetlenmek, örgütlenmektir.
‘AKP-MHP-Ergenekon faşist bloku’
Sincan 3 Nolu L Tipi Cezaevi’nde tutulan DBP eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel ile kadın siyasetçiler Zeynep Ölbeci, Zeynep Karaman, Sibel Akdeniz ve Aynur Aşan: “Kongremizin; halklarımızın eşitlik, özgürlük, demokrasi ve barış mücadelesini daha etkili ve güçlü bir şekilde öncülük rolünü, dönemin ihtiyaçlarını karşılayacak bir örgütlenmeye ve yenilenmeye vesile olacağına inanıyoruz. Değerli kongre bileşenleri; 2015 yılında bugüne Kürt halkına, siyasi hareketine, demokratik muhalefete, kadın hareketine yönelik sistematik bir devlet şiddeti ve zulüm politikası ile karşı karşıya kaldık. Türkiye’nin hem iç hem dış politikasını Kürt düşmanlığını, Kürt karşıtlığı üzerinden şekillendiren AKP-MHP-Ergenekon faşist bloku; Türkiye’yi içinden çıkılmaz bir kaos ve krize sürüklemiş, toplumu nefessiz bırakmıştır. Ekonomi ve siyasi alanda yaşanan krizin faturasını halklarımıza ödetmek istemektedir. Bu duruma karşı halkın yoğun bir tepkisinin ve itirazının açığa çıktığı bir gerçek. Kongremizin, halkın, kadınların, gençlerin, emekçilerin itirazını örgütleyecek şekilde halkımıza umut vererek bir kararlaşma ve mücadele iradesini açığa çıkaracağını biliyoruz.
‘Kürt sorununda inkar-imha ve asimilasyon politikası…’
Sevgili arkadaşlar, yaşadığımız sorunların sebebi, Türkiye’nin bu duruma gelmesinin esas nedeni devletin Kürt sorununda inkar-imha ve asimilasyon politikasını sürdürmesidir. Aslında diyalog ve müzakere masasını yıkıp, çökertme planını, tecrit ve izolasyon politikalarını devreye koyanlar kendi sonlarını da getirmiş oldu. Kürt sorunun demokratik, barışçıl ve özgürlükçü çözümü için sayın Abdullah Öcalan üzerindeki mutlak tecrit ve izolasyonun kalkması, sayın Öcalan’ın sesinin halka ulaşması sadece Kürtler için değil, bütün Türkiye halkları için yeni ve güzel bir başlangıç, barışçıl, demokratik, adil bir yaşamın olanaklarını açığa çıkarmasına vesile olacaktır.
‘Çok zorlu, çok onurlu bir mücadelenin yapı taşı partilerinden…’
Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutulan Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş: “Saygıdeğer divan, değerli katılımcılar, partisine güç veren kıymetli halkımız, uzun özgürlük yürüyüşünün yolcuları, çok zorlu, çok onurlu bir mücadelenin yapı taşı partilerinden, mücadele tarihimizin önemli geleneğinin günümüzdeki partisi Demokratik Bölgeler Partisinin 6. Olağan Kongresini saygıyla selamlıyor, hepinize başarılar diliyorum. Her açından çok zor günlerdeyiz. Bu zor günleri başı dik bir şekilde, başarıyla geçebilmemizin yegâne yolu mücadelemizde kararlı olmak, geri adım atmamaktır. Bugüne kadar bunu başarıyla yapan Demokratik Bölgeler Partisinin, bu kongreyle daha başarılı olacağına yürekten inanıyor, salonda bulunan herkesi, hücre arkadaşım Selçuk Mızraklı ile birlikte bir kez daha selamlıyor, özgür günlerde görüşebilmeyi diliyorum.”
‘Özgür yarınlarda buluşmak dileğiyle’
Sincan F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutuklu bulunan İmralı Heyeti üyesi İdris Baluken: “Bölgesel ve küresel düzlemde yakıcı süreçlerin yaşandığı, halkların baskı cenderesinde tutulmaya çalışıldığı bir dönemden geçiyoruz. Savaş politikalarının devreye konulmasından sakınılmadığı bu dönemde, barışın ve demokrasinin sesi olan partimizin kongresini gerçekleştirmesini büyük bir heyecanla ve coşkuyla takip etmekteyiz. Fiziksel olarak kongrede mekânında bulunmamamız, düşünsel, duygusal ve irade olarak ayrı olduğumuz anlamına gelmez. Dört duvar arasındaki özgür zihinlerin ve inançlı yüreklerin kongre bileşenleriyle birlikte olduğunu, tek bir an bile unutmamanızı istiyoruz. Bizler kongre salonunu dolduran, demokrasiye, barışa, özgürlüğe, adalete, halkların kardeşliğine ve yeryüzündeki bütün ezilenlerin mücadele değerlerine bağlı olduğunu bildiğimiz binlerce yüreğin sıcaklığını, ruhumuzun ve bedenimizin en küçük zerresinde bile büyük bir onurla hissediyoruz. Bilinmelidir ki, tarih boyunca son sözü zulüm üzerinde yükselenler değil, zulme direnenler söyler. İçinden geçtiğimiz süreçte de direnenlerin son sözü söyleyeceğinize olan inancımızla kongremizi kutluyoruz. Bugüne kadar görev alan arkadaşlar ve yeni seçilecek arkadaşlarımıza başarılar diliyorum. Özgür yarınlarda buluşmak dileğiyle…”
Sancar: Kongre hayırlı olsun
Kongrede Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar konuştu. DBP’nin Kürt sorununda demokratik çözüm ve barış mücadelesinde özel bir yeri olduğunu vurgulayan Sancar, “Bundan sonraki yürüyüşünü daha da güçlendirileceğine şüphesiz inanıyorum. Kongre hayırlı olsun. DBP aynı zamanda HDP’nin bileşenidir. HDP’nin diğer bileşenleri gibi demokrasi, barış, özgürlük, eşit ve ortak yaşam mücadelesini büyük bir fedakârlık ve kararlılıkla omuzlayan özel bir mücadele geleneğinin taşıyıcısıdır. Bundan dolayı da yaptıkları katkılardan kendilerine teşekkür etmek istiyorum” dedi.
‘Kararlı yürüyüş’
HDP’nin Türkiye’ye demokrasi, barış, özgürlük vadetmesinin boş bir slogan olmadığının altını çizen Sancar, devamında şunları söyledi: “Varlığımız, kuruluşumuz ve yürüyüşümüz çoğulculukla çeşitlilikle, renklilikle bir araya gelmeye dayanıyor. Bu kadar renkleri her kesimden halktan çevreleri kapsama ve bir arada tutma ancak büyük bir inançla ve iradeyle mümkündür. Bu inancın temelinde hedeflerimiz ilkelerimiz ve değerlerimiz etrafında sıkı kenetleme en önemli unsurdur. Bu kenetlenemeye halkımızı verdiği sonsuz güç tek kaynağımızdır. Her türlü baskıya, zulme zorbalığa karşı bizi ayakta tutan hayat suyu sizlerin sonsuz desteği ve kararlı yürüyüşüdür. Buradan tüm halklarımızı bir kez daha şükranlarımızı sunuyoruz. HDP mücadelesi içinde özel sorumluluk taşıdığı alanlar var. Bunlardan biri Kürt ulusal birliğinin sağlanması geliyor. Bunun hep altını çiziyorum DBP’nin katkıları ve çalışmaları sonuç alıyor ve almaya devam edecek. Burada Kürt ulusal birliğini sağlamak önemli bir rol. Burada DBP’nin özel konumu ve çalışmaları taktire şayandır. Onları bir kez bu çalışmaları sürdürürken gösterdikleri inanç ve kararlılıktan dolayı tebrik ediyorum.
‘Kürt sorununda çözüm olmadan Türkiye’de barış ve demokrasi olmaz’
Kürtlerin varlıkları sadece özgürlükleri değil. Önce varlıkları tehdit altındadır. Her yerde imha, inkar ve tecrit politikalarıyla esir altında alınmaya çalışmakta iradeli yok sayılmaktadır. Bu nedenle ulusal birlik konusunda bahaneler, gerekçeler üretmeye kimsenin hakkı yoktur. Kürt halkının özgürlüğünü kazanmanın en önemli yolarından biri ulusal birlikten geçiyor. DBP bu konuda mücadele diyor. DBP’nin üstlendiği görev, HDP için taşıdığı önemli dinamik Kürt sorununda çözüm ve barıştır. Kürt sorununda demokratik çözüm ve barış olmadan Türkiye’de barış ve demokrasi olmaz. Biz bu geleceğin HDP olarak en geniş kesimleri demokratik ittifakı mücadelesi altında yaymak için elimizden geleni yapıyoruz. Barış dedikçe bizlere dudak bükenler ile, barış kelimesini itibarsızlaştırılan, dünya ateş içine düştüğünde barış kelimesini ağızlarından düşürmez oldular. Barışın ne kadar önemli olduğunu herkes bir daha görmek zorunda kaldı. Ukrayna krizi etrafında yürütülen küresel egemenlik ve iktidarı savaşın geldiği nokta savaşın bütün Avrupa’ya yayılması tehlikesidir. Her türlü askeri mücadeleyi işgali her yerde ve nereden gelirse gelsin reddettik reddettik, sorunların çözümü ister ülkelerin içinde, devletlerin arasında olsun müzakereden diyalogdan ve diplomasiden geçer.
‘Yolunuz açık olsun’
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Berdan Öztürk, Kovid-19 testinin pozitif çıkması katılamadığı kongreye yazılı mesaj gönderdi. Öztürk’ün mesajı şöyle: “Bilindiği gibi yıllardır halkımız, partimiz ve örgütlerimize dönük barbar saldırılar gerçekleştiriliyor. Kayyımlarla belediyelerimiz gasp edildi, siyasetçilerimize dönük düşman politikası yürütülüyor, Sayın Abdullah Öcalan üzerinde tecrit sürüyor. Bunlarla mücadelemizin önünü kesmek istediler. Bize ‘takatı kalmadı’ diyen AKP-MHP iktidarı, mücadelemiz karşısında takatsiz kaldı ve yıkılmak üzere. Bundan kaynaklı ulusal birliğimizi sağlamalıyız, dilimiz ve kültürümüze sahip çıkmalıyız. Sayın Öcalan üzerindeki tecridi kırmalı, cezaevlerindeki tutuklular için sesimizi yükseltmeliyiz. 6’ncı Olağan Kongrenizi saygıyla selamlıyorum. Demokratik ulusun kurulması ve özgür bir yaşam umuduyla yeni yönetime başarılar diliyorum. Yolunuz açık olsun”
‘Savaşın sonuçlarını halklar, emekçiler ödemekte’
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü Esengül Demir, kongreye katılan binleri Kürtçe selamlayarak konuşmasına başladı. Savaş kışkırtıcılığının bugünün en önemli meseleleri arasında olduğunu söyleyen Demir, “HDP bileşenleri, siyaset yapan ve Türkiye’de bütün yapıların üzerinde bir baskı var. Ama bunun Türkiye’nin yürüttüğü 40 yıllık savaş süreci olduğunu biliyoruz. Çalışanlar, emekçiler, o büyük krizin altında ezilemekteler, bunun karşısında sokaklarda, iş alanlarında direniş sergileniyor. Bunun ana neden yürütülen 40 yıllık savaştır. Kürt düşmanlığı, Kürdün bir şey kazanmaması üzerine yürütülmüş olan bu savaşın sonuçlarını Türkiye halklar, emekçiler ödemektedir. Bugün savaş karşıtlığı olan dünyadaki halklar ortak bir dil kurduklarını söyleyenler bırakın savaş karşıtlığı ölüm, zulüm kan ve gözyaşı arttırmak için savaş kışkırtıcılığı bir bizzat o savaşın katılımcıları ile yürütmektedir” dedi
‘Sorumluluk almaya hazırız’
Ardından kongrede, DBP Eş Genel Başkanları Saliha Aydeniz ve Keskin Bayındır, solandaki binlere hitap etti. İlk olarak konuşan Bayındır, “Yüreğine kahramanların adının kazındığı Amed’ten Dersîm’e, Agitlerin varlığıyla kalbini yıkayan Botan’dan dağları yüksek Serhat’a, mücadeleci kadınlar, devrimci gençler ve değerli halkımız burada. Hepiniz hoş geldiniz. Biz biliyoruz ki sesimiz özgür gökyüzünü kanıyla işaretleyen Rojava’ya ulaşacak. Sesimiz dağları özgürlük yuvasına dönüşen Başur’a ulaşacak. Sesimiz Êzidî halkına ulaşacak. Ve elbette sesimiz umut ve beklentilerimizi bir araya getiren İmralı Adası’na ulaşacak. Hepiniz hoş geldiniz” şeklinde konuştu.
Bayındır, “Yıllardır bu topraklarda özgürlük mücadelesi yürüten halkımız, ben bir kere daha hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyoruz. DBP temsilciliği bizim için büyük bir onurdur. Partimiz, ağır bedeller üzerinden yüz yıllık kökleri üzerinden bu günlere kadar geldi ve bu yürüyüş özgür günlere kadar devam edecek. Bu kutsal yol arkadaşlığı bizim için eşsiz bir onurdur. Saygıdeğer halkımız. Kürtler dünyanın neresinde olursa olsun, yıllardır temel hakları için ağır bedeller ve mücadele veriyor. Her ne kadar güç ve iktidarlar değişse de temel özellikleri değişmedi ve bu özellikleri Kürtlere karşı düşmanlıklarıdır. Bu güçler sadece Kürtlerin dil ve kültürünü yok etmiyor, toprak, su ve yaşamlarını işgal altına almak ve Kürtlerin varlığını ortadan kaldırmak istiyorlar. Biz DBP olarak dört parça Kürdistan’ın birlik ve ulusal mücadelesini savunuyoruz. Biz bu uğurda sorumluluk almaya hazırız ve üzerimize düşen görevleri yapacağız” ifadelerini kullandı.
Anadil öncelikli talep
AKP-MHP faşizmi, Kürt belediye eşbaşkanları ve vekilleri tutuklayarak Anayasa ve uluslararası sözleşmeleri ayaklar altına aldı. Bununla da Kürtlerin statüsünü 20’nci yüzyıldaki gibi bırakmak istediler. Ortadoğu’nun en kadim dillerinden olan Kürtçe yüzyılı aşkın bir süredir yasaklı. Bu inkar ve yasak zihniyetinin temsilciliğini günümüzde AKP yapıyor. AKP-MHP yönetimi, bir yandan Kürtçeyi televizyon kanallarında Kürt düşmanlığı olarak kullanırken, diğer yandan seçmeli dersleri bir lütuf olarak sunuyor. Anadilde eğitim Kürtlerin en öncelikli talebidir. DBP olarak şartsız bir şekilde Kürtçenin eğitim dili olması ve özgür olmasını savunuyoruz. Bu hakları elde etmek için her dönemden çok mücadelece vereceğiz.
‘Çözümün adresi Meclis’tir’
Değerli halkımız, imha ve inkar siyasetine karşı çıkan binlerce Kürt şu an cezaevinde. Bu Kürt sorununun çözümünün önündeki en büyük engeldir. Kürt sorununun çözümü için ilk olarak demokratik siyasetin önü açılmalı. DBP olarak, İmralı’da tecrit altında tutulan Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan ve diğer tüm siyasi tutukların acilen serbest bırakılmasını istiyoruz. Değerli halkımız ve yoldaşlar, Kürt sorununun çözümü için şeffaf bir demokratik müzakere ortamına ihtiyaç var. Çözüm, demokratik bir Anayasa oluşturmakta. Çözümün asıl muhatabı ise Sayın Öcalan’dır. Dolmabahçe’de okunan mutabakat metni tarihi bir metindi. Ancak AKP iktidarı, savaş isteyenlerle ittifak kurarak, savaşı tercih etti. Türkiye’nin önünde iki seçenek var; Ya Kürtlere karşı savaşı sürdürecek, ki bu durumda bütün Türkiye halkları kaybeder. Ya da çözüm aklını tercih ederek, demokratik çözüm için yeni bir süreç başlatılır. Bir kez daha vurguluyoruz: Çözüm için doğru muhataplar gerekli ve çözümün adresi Meclis’tir.
‘Kararlılığımıza güç vermek için, buradayız’
DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, anadili Kürtçenin Kirmançkî lehçesinde binleri selamlayarak konuşmasına başladı. Aydeniz, şunları söyledi: “Seyid Rıza’nın, Zarife’nin, Şex Said’in, Qazi Muhhamed’in, Leyla Qasım’ın, Kemal Pir’in, Deniz Gezçmiş’in, Sakine Cansız’ın, Hevrin Xelef in Mehmet Tunç’un Asya Yüksel’in ve binlerce kahramanın yoldaşları! Demokratik Bölgeler Partisi kongresine hepiniz hoş geldiniz. Bu kadim topraklarda yıllardır özgürlük mücadelesi gibi onurlu mücadeleyi yürüten halkın evlatları, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum! Bugün dört bir yandan halkımız, coşkumuza, heyecanımıza, kararlılığımıza güç vermek için, buradayız.
Değerli halkımız, Kürtler bulundukları her yerde temel hakları için uzun yıllardır büyük bir mücadele yürütmüş ve büyük bedeller ödemiştir. Mücadele yürüttükleri güçler ve yönetimler değişse de hepsinin temel özellikleri ‘Kürt düşmanı’ olmalarıdır. Bu güçler Kürtlerin yalnızca dilini, kültürünü yok saymamış, toprağına, suyuna ve yaşamına el koymuş ve Kürtlerin varlığını ortadan kaldırmak istemiştir. Bu tehdidin hala sürüyor olmasının en temel nedeni Kürtlerin mücadelesinin parçalı olmasıdır. Demokratik Bölgeler Partisi olarak bizler dört parça Kürdistan da ortak ulusal mücadeleyi savunuyor ve bu konuda sorumluluk almaya hazır olduğumuzu belirtiyoruz. Değerli halkımız, Kürdistan’ın bugün karşı karşıya olduğu tehditleri bertaraf etmenin ve sorunları çözmenin yolu ulusal birliğin sağlanmasıdır. Demokratik ulusun ilk adımı Kürdistan’ın dört parçasını temsil eden ulusal kongrenin toplanmasıdır. Bu nedenle ulusal kongrenin daha fazla ertelenmesi mümkün değildir. Demokratik Bölgeler Partisi olarak Kürdistan Ulusal Kongresi’nin toplanması için üzerimize düşen tüm sorumluluğu üstlenmeye hazır olduğumuzu, Kürdistan’ın bütün siyasi parti ve temsilcilerine ilan ediyoruz.
‘Demokratik Özerliği savunuyoruz’
DBP olarak bizler, Kürdistan’da olduğu gibi Ortadoğu’nun bütününde süregiden otoriter ve baskıcı ulus-devletlerin haklara yıkımdan başka bir şey getirmediğini biliyoruz. Ancak Demokratik Özerk bir yönetim modelli bu coğrafyada hakların rızasını esas alıp demokratik bir katılım üzerine inşa edilebilir. DBP olarak temel siyasi çözüm için Demokratik Özerliği savunuyoruz. AKP iktidarı son yıllarda devreye koyduğu kayyım politikalarıyla Kürtlerin seçme ve seçilme iradesini gasp etmiştir. AKP-MHP faşizmi Kürtlerin seçilmiş milletvekillerini, eş belediye başkanlarını görevden alarak, Anayasayı, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nı Kürtleri temel haklardan mahrum etmek için askıya alarak 20. yüzyıldaki koşulları dayatmaktadır.
‘DBP olarak, demokratik ittifakı en güçlü şekilde savunuyoruz’
Kürtler ve demokrasi güçleri Üçüncü Yol stratejisiyle Türkiye siyaset sahnesinde oyun kurucudur. Ciddi bir siyasi ve toplumsal birikime, deneyime, etkiye ve güce sahibiz. Bizler bu gücümüzü, Kürt sorunun çözümü başta olmak üzer karşı karşıya olduğumuz bütün sorunların çözümü için seferber edeceğiz. Kürt Halkı, özgürlük ve demokrasinin büyük kazanması dışındaki hiçbir yaklaşıma payende olmayacaktır. Çok kıymetli Türkiye halkları, 3.Yolun inşası, demokratik ittifakı en geniş toplumsal zeminini büyütmekten geçmektedir. Demokratik İttifakın inşasında Demokrasi İttifakı da önemli bir yere sahiptir. Daha dönemsel olan ancak halkların yararına olan bütün girişimler Demokrasi İttifakı bünyesine ve etrafında bir mücadele hattı oluşturmalılar. DBP olarak, demokratik ittifakı en güçlü şekilde savunuyoruz.
Öcalan’nın özgürlüğü
Kürtleri topyekûn imhasına ve ülkenin bütün kaynaklarını savaşa peşkeş çekilmesine karşı çıkan binlerce Kürt, yıllardır cezaevlerinde rehin tutulmaktadır. Bu uygulama, Kürt sorunun daha da çözümsüz hale gelmesinin en önemli nedenlerindendir. Kürt sorununu çözmek için atılacak ilk adım Kürdün özgür koşullarda siyaset yapmasına olanak tanımaktır. DBP olarak cezaevinde rehin tutulan başta Sayın Öcalan olmak üzere bütün siyasi tutsakların derhal serbest bırakılması gerekir.
‘Yol; Demokratik Anayasa, çözüm ise İmralı’da Sayın Öcalan’dır’
Değerli halkımız, sevgili yoldaşlarım, Kürt sorununun çözümü ve demokratik müzakere koşulları için tek bir yol ve çözüm vardır. Yol; Demokratik Anayasa, çözüm ise İmralı’da Sayın Öcalan’dır. Dolmabahçe Mutabakatı ve o mutabakatta okunan metin Kürt sorunun çözüme kavuşturulmasında tarihi bir adımdı. Fakat AKP iktidarı savaştan beslenen güçlerle ittifak kurarak binlerce Kürt ve Türk gencinin yaşamı pahasına sözüm ona çözüm sürecini ‘buzdolabına’ kaldırıp mutabakatı reddederek savaşı seçti. Savaş siyasetinin ne ülkemizde ne de Dünyada sorunları çözmediğini canlı bir şekilde bugünlerde saldırıların merkezi olan Ukrayna’da tanıklık ediyoruz.
Jin, Jiyan, Azadi!
Kadınlar olarak yüz yılı aşkındır yürüttüğümüz bir mücadeleyle ilmek ilmek dokuyarak oluşturduğumuz kadın kazanımlarımız, kadın değerlerimiz gece yarısı kararnamelerle el konuldu. Kadın mücadelesinin büyük mücadelesinin sonucu olan İstanbul Sözleşmesi tek adamın imzasıyla bir gece yarısı fes edildi. Bu iktidar bu şekilde kadın-kırımına onay vermiştir. İstanbul Sözleşmesi kadına yönelik şiddetle mücadelede son derece etkin bir yasal düzenlemedir. Tüm kadın kazanımlarını geri almak, korumak, büyütmek için bir an bile kadın mücadelesinden geri adım atmayacağız. Bu vesileyle asırlardır süren görkemli kadın mücadelesinin zafer sembolü olan 8 Mart’ı şimdiden kutluyoruz! Bütün kadınların 8 Mart kadınlar günü kutlu olsun! Sömürüye, şiddete, ayrımcılığa ve erkek egemenliğine karşı mücadelenin sembol günü 8 Marttır! Bu görkemli mücadelenin öncüsü kadınlara selam olsun. Selam olsun sokakta, tarlada, evde, fabrikada; bulundukları her yerde emekleriyle dünyanın dönmesini sağlayan bütün kadınlara. Selam olsun şu an 8 Mart için her yeri mücadele ve direniş alanına dönüştüren kadınlara. Jin, Jiyan, Azadi!
‘Bu yüzyıl Kürtlerin yüzyılı olacaktır’
Bu yüzyıl Kürtlerin yüzyılı olacaktır. Zafere koşan Kürt halkını hiçbir güç durduramayacaktır. Kürtler yaşadıkları coğrafyaları demokratikleştirecek kendi topraklarında özgür bir yaşam sürecektir. Özgürlük mücadelesi veren bir halkı hiçbir güç engelleyemez! Bu vesileyle, Kürtlerin zulme karşı direnişinin, zalime karşı zaferinin ve sömürgeciliğe karşı özgürlüğünün sembol günü olan 21 Mart’ı büyük bir coşkuyla kutlayacağımızı ilan ediyoruz. Hepinizin Newroz’nu şimdiden kutluyorum. Bu Newroz Kürtlerin büyük zaferinin başlangıcı olacaktır! Şimdi Kürdistan’da büyük kazanma zamanı. Şimdi özgürlük zamanı. Şimdi demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü Kürdistan’ı inşa zamanı. Hepinizi saygıyla, barış ve özgürlük umuduyla selamlıyorum.”