“ABD NATO çatısı altında Avrupa’yı razı olmadığı bir savaşa sürükledi. Rusya ise ‘En büyük savaş saldırıdır’ siyasetini uyguladı. En kritik konumda olan ülke Türkiye. Türkiye Kürt karşıtlığı üzerinden bir taviz isteyecektir” diyen KNK Yürütme Konseyi Üyesi Nilüfer Koç, Rusya-Ukrayna savaşının arka bahçesinin Suriye olduğunu ve çözümünün de Üçüncü Yol olduğunu söyledi
Rusya-Ukrayna savaşında ‘Pandoranın Kutusu’nun açıldığını kaydeden KNK Yürütme Konseyi Üyesi Nilüfer Koç “Karadeniz’de Rus savaş gemilerinin geçişine izin verecek mi? vermeyecek mi? Verirse NATO ile arası nasıl olacak? Vermezse Rusya ile arası nasıl olacak? Kürtlerin çok hassas olması gerekiyor. Dengelerin aleyhimize dönmemesi için, çok yönlü ve çok başlıklı bir diplomatik tartışma ve diplomatik hamleler başlatmamız gerekiyor” dedi.
Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik 24 Şubat 2022 Perşembe günü başlattığı askeri harekat uluslararası günemin ilk sırasına yerleşti. ABD, Avrupa Birliği ülkeleri, NATO’nun çıkarları ve kamplaşma için Ukrayna’yı öne sürüp savaş başlayınca yalnız bıraktığı yorumları yapıldı.
MA’dan Selman Güzelyüz’e konuşan Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK) Yürütme Konseyi Üyesi Nilüfer Koç, Rusya’nın Ukrayna’ya başlattığı harekatın doğuracağı sonuçları değerlendirdi.
Nilüfer Koç, Haziran 2021’de gerçekleşen NATO Zirvesi ile birlikte ABD’nin kendi çıkarlarına uygun yayılma politikasını ifade ettiğini, Rusya’nın ise zirve sonrası savaş gemilerini Karadeniz’e göndererek Ukrayna’nın etrafını kontrol altına almaya çalıştığını ve sürecin savaş noktasına geldiğini aktardı.
NATO içerisindeki güçlerin savaş konusunda hemfikir olmadığını belirten Nilüfer Koç, “ABD içinde bulunduğu sistemsel krizini aşmak istiyor. Yani mevcut durumda hem Ortadoğu hem Kafkasya siyasetinde ciddi bir kriz hali yaşıyor. Yani çok fazla rakibi var ve hepsi ile baş edemiyor. Bu nedenle biraz kendi başına değil de Avrupa ile hareket ederek aşmaya çalışıyor. Ancak Avrupa bu savaşa yanaşmak istemiyor” dedi.
ABD, NATO ve Rusya çekişmesi
Avrupa ülkelerinden özellikle Almanya ve Fransa’nın savaşa razı olmama sebebinin sadece doğal gaz olarak Rusya’ya bağımlı olmalarından ötürü olmadığını belirten Nilüfer Koç, Rusya’nın kıta olarak Avrupa’ya dâhil olduğunu ve bu kıtada etkin bir güç olduğunu söyledi.
Nilüfer Koç, “ABD NATO çatısı altında Avrupa’yı razı olmadığı bir savaşa sürükledi. Bu çok tehlikeli bir sürece benziyor. Çünkü NATO içerisinde de işte başta Almanya ve Fransa olmak üzere bu savaştan yana olan bir güç yoktur. İngiltere hariç tabii ki. Rusya ise ‘En büyük savaş saldırıdır’ siyasetini uyguladı. Yani Rusya sadece kendi iktidar alanlarını korumak değil, kendi sınırlarını korumak için başka sınırları yani kendi komşu sınırlarına müdahale eden bir savunma politikası yürüttü” şeklinde konuştu.
‘Devam ederse Avrupa savaş merkezi haline geleceği için Avrupa’yı çok etkileyecek’
Ukrayna savaşı ile Avrupa için “Pandoranın Kutusu”nun açıldığını ifade eden Koç, şöyle konuştu: “Biden, ABD’nin içerisine girdiği krizin çözülemediğini ve sistemin daha büyük krize girdiğini görerek, başka güçlerle birlikte hareket etme yoluna girdi. Şimdi Biden, uzun süredir anti Rusya, anti Çin üzerinden Avrupa’yı hem ticaretten hem siyasetten baskılıyor. Dikkat ederseniz, ilk önce Almanya Başbakanı, Biden ile görüşüp, bu savaşın önünü almak istedi. Sonra Fransa rol üstlendi ama sonuç alamadılar. Yani savaş başladı. Devam ederse, Avrupa savaş merkezi haline geleceği için Avrupa’yı çok etkileyecek. Çok büyük konvansiyonel bir savaş değil ama istikrarsızlığı yayacak bir denge dağılımı var şu anda. Pandoranın kutusu derken bunu kasettim.”
‘Türkiye karşısında büyük kozları var’
Bir hegemonya savaşı olarak yaşanan Ukrayna krizi ile birlikte Türkiye’nin “hem nalına hem mıhına” siyasetinin ciddi bir çıkmaza girdiğinin altını çizen Nilüfer Koç, “Türkiye her iki tarafla hem Suriye hem Irak hem de Ortadoğu’nun birkaç yerinde böyle çifte standartlı bir politika uyguladı. Şimdi savaş, cepheleri netleştirdi. Haliyle Türkiye’nin netleşme zorunluluğu var. Çünkü Türkiye’nin bir NATO ülkesi zorunluluğu var. Haliyle şu anda NATO savaşa girmiş. Şimdi Türkiye Rusya’ya karşı ne kadar cephe alabilir. Rusya’nın da Türkiye karşısında büyük kozları var. Özellikle Türkiye’nin Suriye politikasında sıkıştırma ihtimali var. Bu anlamı ile en kritik konumda olan ülke. Şimdi AKP-MHP Erdoğan öncülüğündeki saldırgan politika, Karadeniz’de Rus savaş gemilerinin geçişine izin verecek mi? vermeyecek mi? Verirse NATO ile arası nasıl olacak? Vermezse Rusya ile arası nasıl olacak? Diğer taraftan Rusya’nın Ukrayna etrafında da Türkiye’ye karşı etkisini arttırması durumu var. Bu açıdan bu savaşın belli olan yenilgi tarafı, Türk devletinin uyguladığı istikrarsız politikadır diyebiliriz” dedi.
‘Kürt karşıtlığı üzerinden bir taviz isteyecektir’
Olası bir savaşta Rusya’nın ABD’ye karşı vereceği savaş alanlarından birinin Suriye üzerinde olacağını aktaran Nilüfer Koç, olasılıklara dair şunları söyledi: “ABD ve Rusya, Suriye üzerinden bir paylaşım savaşı veriyor. Türkiye de kendisini Ukrayna konusunda pazarlarken, bu güçler Türkiye’yi Suriye üzerinden sıkıştırabilir. Türkiye’de bunu bir fırsat olarak değerlendirilebilir. Türkiye kendi geleceğini anti Kürtlük üzerinde geliştirdi. Bu bir devlet stratejisi olduğu için Türkiye etrafta değişen dengeleri de Kürt karşıtlığı üzerinde geliştirecektir. Yani Türkiye Ukrayna krizinde, hem ABD hem de Rusya ile Ukrayna üzerinde geliştireceği dengede, Kürt karşıtlığı üzerinden bir taviz isteyecektir. Bunu da en fazla her iki hegemonik gücün temasta olduğu Suriye’de isteyecek. Tabi aynı zamanda Güney Kürdistan’da daha fazla bir yayılmayı esas alabilirler. Bu bakımdan durum Kürtler açısından tehlikeli.”
‘Bir saldırı gerçekleştirebilir’
Kürtlerin savunma politikalarına çok dikkat etmeleri gerektiğini işaret eden Nilüfer Koç, şöyle konuştu: “Aksi takdirde Türkiye karambole getirip, siyasal vakumdan faydalanarak bir saldırı gerçekleştirebilir. Çünkü Türkiye son bir yıldır Kürtlere karşı yenilgi üstüne yenilgi yaşıyor. Haliyle Suriye, Ukrayna savaşı ile arka bahçenin pazar alanı olabilir. Türkiye bundan faydalanıp farklı yöntemlerine başvurabilirler. O açıdan Kürtler olarak çok uyanık olmamız gerekiyor. Yani tek Kuzey ve Doğu Suriye Kürtleri için değil. Kürtlerin çok hassas olması gerekiyor. Dengelerin aleyhimize dönmemesi için, çok yönlü ve çok başlıklı bir diplomatik tartışma ve diplomatik hamleler başlatmamız gerekiyor. Hem batı cephesiyle hem de doğu cephesi olarak adlandırılan Rusya ile.”
Kürtlerin her iki egemen güçle diplomatik ilişki geliştirme olanaklarının olduğunu belirten Koç, Kürtlerin fiili olarak görmezden gelinecek bir güç olmadığını ve kendilerini üçüncü bir güç olarak tanıttıklarını kaydetti.
Üçüncü Yol ve Kürtlerin kendi haklarını tayin etme hakları
Kürtlerin dünyaya önerdiği “Üçüncü Yol” siyaseti sonuç alınabileceğini vurgulayan Koç şöyle devam etti: “Kürtlerin özerkliğini kabul eden yeni anayasalar, demokratik karaktere bürünmüş devletlerle ancak sonuç bulabilirler. Aksi takdirde bu kriz ABD’yi daha da sıkıştıracağa benziyor. Bu Ukrayna savaşı da ABD’nin sistemsel krizin biraz zaman kazandırabilir ama bir sonuç alamayacaktır. Çünkü bildiğiniz gibi Çin de bir şekilde bu savaşa dâhil. Hindistan da bu konuda ortada. Yani ABD bu savaşta sadece tek muhatapla değil, yüzlerce muhatapla karşı karşıya. Bunun için kendi gücünü koruması için geçen yüzyılda İngiltere ile Fransa’nın yaptığı hatayı tekrarlamamalı. Yani en başta demokrasiyi inşa eden Kürtlerin kendi haklarını tayin etme haklarını tanımaları gerekir. Aksi takdirde Ortadoğu krizi onların krizini daha da derinleştirecektir.”
Birinci ve ikinci paylaşım savaşlarında Kürtlerin mağdur olduğunu, ancak böyle bir sürecin artık yaşanmayacağını belirten Koç, “Artık bu yüzyılda Önder Abdullah Öcalan’ın Üçüncü Yol alternatifi ekseninde tüm Kürtler bir şekilde temaslı. Türkiye’nin zayıf noktasının Kürtler olduğunu da herkes biliyor. Bu bakımda olaylara büyük devletler açısından bakmamak lazım. Yani bu dünyada örgütlü iseniz, güçlü bir toplumsal dayanağınız varsa ve ciddi güçlerle diyaloğunuz olursa ki var. Bunlar olduğu için, Kürtler açısından sonuç almak mümkün. Son derece uyanık olmak ve diplomatik girişimlere dikkat etmek lazım. Tabi her şeyden önce kendi can güvenliğimizi sağlamak lazım” dedi.
Kaynak: MA