Rus Sosyalist Hareketi, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik başlattığı operasyona tepki gösterdi: Ukrayna yurttaşlarının Doğunun ve Batının emperyalistleri olmadan ülkelerinin kaderini belirleme hakkından yanayız
Rus Sosyalist Hareketi, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik 24 Şubat’ta başlattığı harekat ve Rusya Başkanı Vladimir Putin’in Ekim devrimi liderlerine yönelik sözlerine tepki gösterdi: Muhalefete yapılan zulüm, yolsuzluk, artan mal ve hizmet fiyatları, bağımsız mahkemelerin yokluğu; Putin Ukrayna hakkında söylediği her şeyde sanki Rusya’dan bahsediyor gibiydi
Açıklamada Putin için “milliyetçiliğin en kötü ve en iğrenç biçimini, Büyük Rus şovenizmini örtbas ediyor” denildi.
Açıklamada “Kendisine cumhurbaşkanı diyen adam, konuşmasına, Ukrayna’nın yaratıcısının Vladimir İlyiç Lenin olduğunu ve Ukrayna’nın bugünkü haliyle varlığının Bolşeviklerin milliyetler siyasetinin bir sonucu olduğunu söyleyerek anti-komünist bir övgüyle başladı. Putin, Bolşevikleri “milliyetçileri beslemekle” suçlayarak, milliyetçiliğin en kötü ve en iğrenç biçimini, Büyük Rus şovenizmini örtbas ediyor. Bu bağlamda Putin, Ukraynalıları onlara “komünizmden arındırmanın” ne demek olduğunu göstermekle tehdit etti. Konuşmasının bağlamı göz önüne alındığında, bu sözler Ukrayna’ya doğrudan müdahale tehdidinden başka bir şey olarak algılanamaz. Şaşırtıcı olmayan bir şekilde Putin, Leninist milliyetler politikalarını eleştirirken planlı ekonomiye, kamulaştırmalara taş attı ve Stalinizmi övdü.”
‘Rusya’dan bahsediyor gibiydi’
Rusya’daki zulüm, yolsuzluk olduğunu, bağımsız mahkemelerin olmadığını, mal ve hizmet fiyatlarının arttığı kaydedilirken şu ifadelere yer verildi: “Muhalefete yapılan zulüm, yolsuzluk, artan mal ve hizmet fiyatları, bağımsız mahkemelerin yokluğu; Putin Ukrayna hakkında söylediği her şeyde sanki Rusya’dan bahsediyor gibiydi.”
‘Ukrayna’daki işçiler ve tüm ezilenler karar vermeli’
Ukrayna’nın kaderine Rus askeri donanımının değil Ukrayna’daki işçiler ve tüm ezilenler tarafından karar verilmesi gerektiği belirtildi.
Açıklama şöyle devam etti: “Ukrayna’da devam eden reformların korkunç toplumsal eşitsizliklere, yoksullaşmaya, işsizlik ve diğer sorunlara yol açtığını inkâr etmiyoruz. Ancak Ukrayna’nın kaderine Rus askeri donanımı ve Rus yanlısı lobiciler tarafından değil, bu ülkedeki işçiler ve tüm ezilenler tarafından karar verilmesi gerektiğine inanıyoruz. Putin’in bize hatırlattığı Ukrayna’nın Rusya Federasyonu’na olan borçları askeri bir işgal sebebi değildir. Ukrayna halkı Rusya’dan borçlanmadı; Rus hükümetinin bu borçları, Rusya Federasyonu topraklarında güvenli bir şekilde ikamet eden Viktor Yanukoviç de dahil olmak üzere kendilerine verdiği kişilerden talep etmelidir. Minsk anlaşmalarını sadece Kiev değil, aynı zamanda sözde “halk cumhuriyetleri”ndeki emperyalist adacıkları desteklemekten vaz geçmeye niyeti olmayan Moskova da ihlal etmektedir. Rus birliklerinin derhal geri çekilmesinden, Luhansk ve Donetsk illerindeki silahlı oluşumlara yönelik tüm askeri desteğin sona ermesinden, ateşkesten ve Ukrayna yurttaşlarının Doğunun ve Batının emperyalistleri olmadan ülkelerinin kaderini belirleme hakkından yanayız!”
TİP: Rusya’nın saldırısına da NATO’nun genişlemesine de dur diyoruz
Türkiye İşçi Partisi (TİP) de yazılı açıklama yaptı. “Bu savaş, tüm bölge halkları için büyük bir tehdit anlamına gelmektedir” denilen açıklamada “Rusya’nın saldırısına da NATO’nun genişlemesine de DUR diyoruz” başlığı kullanıldı.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Rusya’nın Ukrayna’ya dönük askeri harekatı başladı. Moskova iktidarının, yayılmacı girişimleri için kimi tarihi referansları gerekçe göstermesi kabul edilemez. Dünya halklarının refahı, kanlı sömürgeci ve milliyetçi mirası yüceltmekle değil barış adımlarıyla sağlanacaktır. Rusya ordusunun harekatı derhal sona ermeli, bölgeye istikrar ve barış getirecek kapsamlı müzakere süreci bir an önce başlamalıdır.
Öte yandan, yalnız Rusya-Ukrayna hattını değil, yerkürenin pek çok bölgesini istikrarsızlaştıran başlıca etken NATO’nun kendisi ve genişleme hedefleridir. Başını ABD’nin çektiği ve emperyalizmin savaş aygıtı olarak işlev gören NATO, dünya halkları için en önemli tehdit anlamına gelmektedir. Kapsamlı müzakere sürecinin birincil hedefi NATO’nun genişleme perspektifini ve yayılmacı politikalarını masaya yatırmak olmalıdır.
Silahlanma yarışı, dünya halkları için bir diğer önemli tehdittir. Gerek Türkiye’nin de aralarında olduğu NATO müttefikleri, gerek Rusya, gerekse Çin ve Hindistan gibi ülkeler dünya tarihinde eşine az rastlanır bir silahlanma yarışı içine girmişlerdir. Washington ile Moskova arasında, Sovyetler Birliği’nin var olduğu günlere dayanan kitle imha silahlarını dizginlemeyi amaçlayan anlaşmalardan son yıllarda geri adım atılması, yapıcı ve uzlaşmaya dayalı bir anlayışın terk edildiğini göstermesi bakımından kaygı vericidir. Kapsamlı çözümün bir diğer ayağı da silahlanma yarışını denetim altına alacak bir zemin oluşturmaktır.
Ülkemizi de çok yakından ilgilendiren bu savaş, tüm bölge halkları için büyük bir tehdit anlamına gelmektedir. Askeri gerilim ve çatışmalar, savaş ve işgaller ölüm, yıkım, yoksulluk, kitlesel göç ve istikrarsızlık getirmektedir.
Türkiye İşçi Partisi, askeri çözüm arayışlarına, saldırganlığa, emperyalist ve yayılmacı girişimlere karşıdır. Ülkemizde, ateşe benzin dökmek isteyenler, silahlanma yarışının parçası olmayı hedefleyenler, çatışmadan medet umanlar olduğu açık. Oysa çözüm kapsamlı müzakereler ve barıştadır.
İktidarı uyarıyoruz. Herhangi bir taraftan Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin ihlali anlamına gelecek tüm talepler reddedilmelidir. İstikrarsız ve ateş hattındaki bir bölgede savaşı ve silahlanmayı desteklemek halkımızın çıkarına değildir. Türkiye barışın tarafı olmalı, bunun için gerekli girişimleri başlatmalıdır.”
MOSKOVA