Cizre’deki yasaklarda bodrumlarda katledilen Azadiya Welat gazetesi Yazıişleri Müdürü Rohat Aktaş ve DBP PM Üyesi Mehmet Yavuzel, yarın 13.00’da Urfa’nın Suruç ilçesindeki mezarları başında anılacak
Şırnak’ın Cizre ilçesinde 14 Aralık 2015 tarihinde ilan edilen 79 günlük sokağa çıkma yasağının devam ettiği 7 Şubat 2016 tarihinde, yüzü aşkın kişi mahsur kaldıkları 3 binanın bodrum katında yakılarak öldürüldü. Kamuoyunda büyük tepkiye neden olan bodrumların birincisinde 31, ikincisinde 62, üçüncüsünde ise 44 kişi katledildi. Bodrumlarda katledilenler arasında Cizre Halk Meclisi Eşbaşkanları Mehmet Tunç ve Asya Yüksel, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) PM üyeleri, MKM sanatçıları, KJA üyeleri ve çok sayıda öğrencinin yanı sıra çocuklar da yer aldı. Bodrumlarda katledilenlerden Azadiya Welat gazetesi Yazı İşleri Müdürü Rohat Aktaş ve DBP PM Üyesi Mehmet Yavuzel, Urfa’nın Suruç ilçesinde defnedildi.
Cenaze günü halk hayatı durdurdu
Aktaş ve Yavuzel ile birlikte bodruma sığınan yaralıların tahliye edilmesi ve hastanede tedavi edilmesi için yapılan girişimler, asker ve polislerce engellendi, basın ve meslek örgütlerinin yaptığı çağrılar ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) yapılan acil tedbir başvurusu da sonuçsuz kaldı. Yakıldığı için teşhis edilemeyen cenazelerin belirlenmesi için ailenin verdiği kan örneği üzerinden yapılan DNA eşleşmesi sonucu Aktaş ve Yavuzel’in cenazeleri, Habur Sınır Kapısı’nda geçici olarak kurulan Adli Tıp Kurumu’na götürüldü. Aktaş ve Yavuzel’in cenazeleri, 26 Şubat 2016 tarihinde Urfa’nın Suruç ilçesindeki Aile mezarlığında (Kobanê Şehitliği) yan yana defnedildi. Cenazeler defnedildiği gün ilçe sakinleri kepenkleri kapatarak yaşamı durdurdu ve binlerce kişi mezarlığa akın etti.
Hakikat için dönmedi
Aktaş ve Yavuzel’in de aralarında olduğu yüzü aşkın kişinin yakıldığı olayın üzerinden 6 yıl geçti. 14 Aralık 2015’te sokağa çıkma yasağı ilan edilen ilçeden haber geçen, katledildiğinde 19 yaşında bir gazeteci olan Aktaş, “geri dön” ısrarlarına rağmen “Eğer ben burada ki gerçekleri yansıtamazsan, benim bu mesleği yürütmemin bir anlamı kalmaz” diyerek bölgeyi terk etmedi. Çatışmaların birinci ayında kaldığı evin bombalanması sonucu yaralanan Aktaş, diğer yaralılarla birlikte hastaneye götürülmesine izin verilmedi.
Katledilen Aktaş’a yakalama kararı çıkarıldı
Katliama dair herhangi bir soruşturma başlatılmazken, Aktaş’ın kendisi ve ölümünü haberleştiren Azadiya Welat gazetesi çalışanları hakkında soruşturma açıldı. Aktaş hakkında Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 7 buçuk yıla kadar cezalandırılması istemiyle dava açan ve hakkında yakalama kararı çıkaran savcı, 22 ay sonra “Aktaş’ın ölümüne ikna olup” dosyanın düşürülmesini talep etti ve dosya mahkeme tarafından düşürüldü. Yavuzel’in ise 2011-2013 yılları arasında “Örgüt üyesi olma” iddiasıyla cezaevinde kaldığı süre için açılan soruşturmayı da Nusaybin Cumhuriyet Savcılığı kapattı. Yavuzel katledildikten aylar sonra Urfa’da yaşayan ailesinin adresine gönderilen tebligatta, soruşturma için “Kovuşturmaya yer yok” denildi.
Yakılarak katledildiği yazılmadı
Oğlu yaralandığı sırada Aktaş’ın annesi Meliha Aktaş, Cizre-Nusaybin arasında sivillerin başlattığı nöbet eyleminde yer aldı. Aktaş, annesi ile yaptığı son telefon görüşmesinde, “Anne kendine iyi bak” dedi. Oğlunun yaralandığı haberini alan anne yaşanan vahşetten habersiz, yanına pijama, havlu alarak Cizre’ye doğru yola çıktığında bodrumlarda insanların yakılarak katledildiği haberini aldı. Cenazeler öyle bir hal almıştı ki anne Aktaş, oğlunun cenazesine defalarca bakmasına rağmen onu tanıyamadı, ancak DNA testi sonucu cenaze teşhis edilebildi. Otopsi raporunda ise ölüm nedeni olarak, “Bilinmeyen bir sebep” yazılsa da “vahşet” bütün dünyanın gözü önünde yaşandı.
13.00’da Aktaş ve Yavuzel’e gidilecek
Vahşetin üstünden 6 yıl geçti. Aktaş ve Yavuzel, her yıl olduğu gibi bu yılda 26 Şubat’ta siyasi parti ve gazeteci örgütlerinin temsilcileri tarafından saat 13.00’da mezarları başında anılacak.
Kaynak: Emrullah Acar/MA