Küçük Menderes Nehri kururken, üzerinde kurulu bulunan Beydağ Barajı da susuz kaldı. Baraja su temini için Tesavra (Mutaflar) ve Abıhayat çaylarından su aktarımına başlanırken, bunun çözüm olması olanaksız
İzmir’in ilçesi Beydağ çok önemli tarım merkeziyken bugün susuzluktan kırılmaya başladı. Beydağ Barajı da bölgede tarımsal üretimi desteklemekten uzak kuru bir göle dönüştü. Beydağ Barajı’nı artık besleyemeyen Küçük Menderes Nehri üzerine 17 baraj projesinden 10’u inşa edildi. Bu barajlarla 2050 yılına kadar bölgede su sorununun yüzde 100 oranında çözüldüğü DSİ tarafından iddia edildi.
Ancak hesap etmedikleri şey su varlığında süreklilik için ekolojik dengeye saygı gerekiyordu. AKP politikalarının sermaye çıkarından gayrı bir hedefinin olmaması su sorununun değil 2050’ye kadar, bugün bile çözülemediği ve böyle giderse asla çözülemeyeceği görülebiliyor.
10.5 km boru döşendi
Beydağ Barajı’nın kuruma sürecine girmesi üzerine Tesavra Çayı’nın havzasına Dudunun, Tabaklar ve Mutaflar regülatörleri, Abıhayat Çayı havzasına ise Abıhayat, Uzunoluk ve Kanlı regülatörleri inşa edilerek, 1200 ve 1800’lük borularla 10 bin 333 metre boru döşenerek Beydağ Baraj havzasına Tesavra Çayı havzasından 12 milyon m3, Abıhayat Çayı havzasından ise 2.5 milyon m3 olmak üzere toplam 14.5 milyon m3 su Beydağ Barajı’na taşınırken, bu çayların hayat verdiği bölgeler susuz kalacak. Taşıma suyla kurtarılmaya çalışılan Beydağ Barajı’nda su seviyesi ise yüzde 8 civarında.
Taşıma suyla baraj!
Özellikle AKP iktidarıyla birlikte nerede akan su var ise önüne bentler kurarak yüzlerce baraj inşa edildi. Ancak yüzlerce baraj inşa etmek eğer su varlığı giderek azalıyorsa hiçbir değer taşımaz. İklim değişimi ve doğal yaşamın sermaye yağması altına alınmasıyla birlikte barajlar enerji üretilen yerler olarak planlandı. Sulama barajlarıyla DSİ eliyle çiftçiye yüksek fiyatlarla su satışları yapılırken, tarımsal suyunda yakın zamanda özelleştirilmesi gündemde. Küçük Menderes Nehri üzerine yapılan barajların tamamı Bozdağ’ın zirvelerinden, Kiraz’ın yaylalarından doğarak ulaştığı Beydağ’ın da içinde yer aldığı coğrafyaya hayat verirken bugün ise bu özelliği neredeyse ortadan kalktı.
‘Abıhayat suları tabir olunmaz’
Evliya Çelebi eski adı Balyambolu olan Beydağ ilçesini yazılarında şöyle aktarır: “… Sarp, dereli, tepeli bahçeli, bir dağ eteğinde havası güzel. İrem misal bir şirin beldedir. Üzümü ve kirazı bol ve güzeldir. Her kiraz ağacı beşer onar katır yükü kiraz verir. Her kiraz tanesi keklik yumurtası kadardır. Bey yaylağın eteğinde olduğundan ‘abıhayat suları’ vardır ki tabir olunmaz.” İşte Beydağ Barajı’na taşınacak Abıhayat Çayı’nın sularına kelepçe vurulup taşınırken, ardında büyük bir ekolojik yıkım bırakarak tarımsal üretimin desteklediği iddia edilecek.
İklim değişimi
Yaşanan kuraklığı can yakıcı ve geri dönülmez biçimde karşımıza çıkaracak olan şey ise küresel boyutta süren iklim değişimi olacak. Bugün su havzalarını yok etmenin bir aracı olarak kullanılan iklim değişimi sonucu Küçük Menderes Nehri gibi akarsular kuruyarak, ciddi su krizleri ortaya çıkaracak. Suların havzalar arası taşınması kısa vadeli palyatif çözümlere bile yanıt veremeyecek duruma doğru hızla ilerlenirken, İstanbul’a Istrancalar ve Melen’den, Ankara’ya Kızılırmak’tan ve Kıbrıs’a Mersin’den taşınan sular ardında yıkılmış bir ekosistem bırakırken, gelişen susuzluğa ve kuraklığa çözüm olması mümkün değil.
Çiftçiye dereler yasak
İktidar tarafından Su Kanun Tasarısı Meclis’e geleceği günü bekliyor. Hazırlanan taslağın temel hedefi ise yakın gelecekte ortaya çıkacak su kıtlığı gibi sorunlara karşı suyun kontrol altına alınarak ve tamamen metalaştırılıp ticari değeri yükseltilip, sermayenin en önemli ‘yaşamsal’ kaynağı haline getirilmek amaçlanmaktadır.
Tasarıda su yönetiminde nihai kararı ‘Su Yönetimi Yüksek Kurulu’nun vereceği vurgulanıyor. Havza planlamaları kapsamında yönetim planlarında yer alan kurum ve kuruluşlar (kamu+şirket+STK) su tahsisine karışmayacağı, tahsisin sadece DSİ tarafından yapılacağı, tasarıda ticari amaçla herhangi bir dere, kaynak vb. yerlerde izinsiz su kullanımı halinde cezai müeyyide konmuş. Bu cezai müeyyide, tarlasının yanından geçen dereden, geçimlik tarım amacıyla su kullanımının da yapılamayacağı anlamına gelmektedir.
EKOLOJİ SERVİSİ