Feleknas Uca
HDP heyeti olarak 8-12 Şubat arası Şengal ve Mexmur’a gittik. Heyetimizde İstanbul Milletvekili Hüda Kaya, İzmir Milletvekili Murat Çepni ve Şırnak Milletvekili Hasan Özgüneş vardı. Süreci HDP olarak başından beri takip ettiğimiz, Türkiye’nin bombalı saldırılarının hedefi olan Şengal’de araştırma ve bunun sonucunda bir rapor hazırlamak amacıyla bu ziyareti gerçekleştirdik. Şengal’in özel bir yer olduğunu biliyoruz, özellikle son yıllarda Şengal’e yönelik büyük saldırılar gerçekleşiyor. Şengal halkı, IŞİD saldırısının haricinde 74 fermana uğramış, bütün yaşamlarını katliamlarla, acılarla ve soykırımlarla geçirmiş.
Daima asimilasyona zorlanan Êzidî toplumu, kendi iradesinin, hakkının, özgür bir yaşam fikriyatının olmadığı bir topluma dönüştürülmek istenmiştir. Her zaman Êzidî toplumunun yerine karar verilmiş, kendi yaşamlarına dair söz sahibi olmaları, kendi kaderlerini tayin etmeleri engellenmiştir. Daima kaderlerini başkaları belirlemek istedi. Şu ana kadar ne Irak hükümeti ne Güney Kürdistan hükümeti Şengal’in kendini yönetmesine olanak sağladı ya da izin verdi. Her zaman dışarıdan Şengal’in korunması, Şengal’e sahip çıkılması üzerinden politika yürütüldü.
Ancak; 3 Ağustos katliamından önce Şengal’in durumunun nasıl olduğunu görüyorduk. Sağlık alanında, eğitimde çok büyük sorunlar vardı. O zaman Şengal, Şengal halkının değil, peşmergenin, yani Güney Kürdistan Hükümeti’nin sorumluluğundaydı.
Ancak 3 Ağustos’ta çok şey değişti. Bütün dünyanın gözü önünde, Şengal halkı tarihin en büyük acılarından birini yaşadı, bir fermana maruz kaldı. IŞİD barbarlarının yaptığı bu büyük kıyımdan sonra binlerce kadın IŞİD tarafından kaçırıldı, binlercesi köle pazarlarında satıldı, binlercesi katledildi, toplu mezarlarda cenazeleri bulundu. Halen binlerce kadının akıbeti belli değil. Ve bu yıkımdan, fermandan sonra Şengal’de çok büyük değişim gerçekleşti, Şengal’in kendi halkının örgütlendiğini gördük, yaralarını sarmaya, Şengal’i yeniden inşa etmeye başladı. Yeni yaşamı kurmaya başlayan Şengal’e yaptığımız ziyaretlerde çok büyük değişimlere şahit olduk. Son ziyaretimizde de değişimin, gelişimin ne denli büyük olduğunu gördük. Bugün Şengal’de kadın öncülüğündeki örgütlü mücadeleyi, inşa edilen yaşamı gördük. Şengal’in direnişinin bir kadın direnişi olduğunu tüm dünya gördü. Kendine inanan, kendi iradesi olan, fermanlara bir daha geçit vermeyen bir toplumun kendini inşa ediyor olması, bu inanç bende çok büyük bir heyecan yarattı. Kadınların, 3 Ağustos travmasından sonra umudu yeşertmesi, fermanlara, saldırılara karşı Şengal’i, Êzîdxan’ı savunuyor olmaları çok önemliydi. Ben 2021’de 3 Ağustos anması için oradaydım. Anmanın da kadın öncülüğünde gerçekleştiğini gördüm. Bütün görüşmelerde de özellikle anneler, “Sessiz kalmamamız gerekiyor, Êzidî toplumuna yapılan saldırıları cevapsız bırakamamalıyız, örgütlü olmadığımız için o kadar fermana, saldırılara maruz kaldık, binlerce insan göç yollarına düştü, onlarca toplu mezar bulduk. İradesiz ve savunmasız bir toplumduk” diyorlardı. Bugün de ve birkaç ay önce gittiğimizde de şunu gördüm ki; genç erkekler, kadınlar, anneler büyük bir inancı ve umudu inşa etmişler. Onların umudu, duruşu, enerjileri, konuşmaları, Êzîdxan’ı savunmaları çok önemliydi.
Bu gidişimde dikkatimi en çok çeken şeylerden biri de çocukların ışıltılı, umut dolu gülüşleri, Şengal’e sahip çıkmaları oldu. Şengal’e dair büyük umutları var ve gözlerinden bile belli oluyordu. Son gidişimizde Şengal’e inancın çok daha büyüdüğünü gördük. Evet çok fazla üzüntü var, saldırılar var, büyük yaralar var. 1-2 Şubat 2022’de Türk savaş uçakları Şengal’de 20’den fazla alanı bombaladı. Bu saldırılarda Êzidî tarihinde ve inanışında çok önemli bir yeri olan Êzidîliğin sembolü Tavus Kuşu öldürüldü. Tavus kuşumuza dahi tahammül edemeyip, saldırdılar ve şehit düşürdüler. Ancak Tavus Kuşu ölse de onlara boyun eğmedi, başı her zaman dik ve direngendi. İşte bu duruş, Êzidî toplumunun dik duruşudur. Söylemlerinde dedikleri gibi; “ser veririz, sır vermeyiz.” Êzidîler korkmuyor, mücadelelerini büyütüyorlar. Bu da büyük bir inanç ve örgütlü bir mücadelenin sonucudur. Örneğin bir görüşmede bir annenin Türkiye’ye mesajı beni çok etkiledi. Şunu söyledi; “Biz Türkiye hükümetinin bize neden bu kadar saldırdığını anlamıyoruz, ne yaptık onlara? Tavus kuşumuzu öldürecek kadar neden nefret ediyorlar bizden? Biz Türkiye’ye hiçbir zaman tehdit olmadık. Bir taş bile atmadık. Biz Türkiye’deki hiçbir halka düşman değiliz, bizim tüm sorunumuz Erdoğan. Erdoğan neden Şengal’e saldırıyor? Neden bizi öldürüyor? Bu düşmanlık neden?”
Bu saldırılara rağmen, herkesin Şengal’i gelip görmesi, Êzidîlerin tarihini, yaşamını görmesi gerektiği mesajını görebiliyorsunuz. Şengal’in merkezinde, eski çarşısında Şengal’e saldırıların izleri, Şengal’in yaraları, Şengal fermanı gözlerin önüne seriliyor. Serdeşt kampında çadırlarda yaşamlar devam ediyor. Bugün Şengal’in kadınları, çocukları yaşamın öğretmenleri olmuş durumdalar.
Türk ve Müslüman bir kadın olarak Hüda Kaya’nın, “Ben bugün Şengal’deyim, Êzidî kadınların acılarını içimde hissediyorum” söylemi çok değerliydi. Êzidî olmayan birinin Şengal’in acılarını, yaralarını görmesi ve buna sahip çıkması Şengalli kadınlar için büyük bir moral oldu.
Kadın ve gençlerin öncülüğünde Şengal’e saldırılara izin vermeyen örgütlü mücadeleyi görmek son gidişimde beni çok daha fazla umutlandırdı. Annelerin duruşu, gençlere inanç, mücadele azmi aşılıyor. Annelerin öncülüğünde Şengal’e sahip çıkmak insani ve tarihi bir güçtür. Annelerin omuzlarında taşıdığı bu güç IŞİD tarafından katledilen, kaçırılan kadınların intikamıdır. Kültürümüz, inancımız, düşüncemiz ne olursa olsun Şengal’e daha çok sahip çıkmalıyız, acılarını paylaşmalıyız, fermanlara karşı Şengal halkının yanında olmalıyız.
Son olarak şunu söylemek istiyorum; keşke Şengal dağının dili olsaydı, keşke Şengal dağının dili olsaydı 74 fermanın tarihini anlatsaydı. Keşke Şengal dağının dili olsaydı, 3 Ağustos fermanını anlatsaydı, keşke Şengal dağının dili olsaydı, o büyük direniş, mücadele ve iradeyi anlatsaydı, keşke Şengal dağının dili olsaydı, IŞİD’in elinden kurtulan kadınların direnişini, örgütlü mücadelesini anlatsaydı.
*HDP Batman Milletvekili